AKIN ÖZÇER- Fransa’nın Suriye politikasını “Fransa Suriye’de çıplak” [1] başlıklı analizimizde etraflıca ortaya koymuştuk. Bu bağlamda, Trump’ın Suriye’den çekilme kararından sonra, DEAŞ’la mücadele eden “müttefiki” SDG’ye destek gerekçesiyle bölgede özel kuvvet bulunduran Fransa’nın da bölgeden askerlerini çekmesi gerektiğine işaret etmiştik. Ama Cumhurbaşkanı Macron sürekli Fransa’nın Suriye’deki askeri varlığını sürdüreceğine ilişkin açıklamalarda bulunuyordu. Macron bu açıklamalarından sonuncusunu 17 Ocak günü kara kuvvetlerinin Toulouse dolaylarında bulunan Francazal karargahında bin 600 asker ve sivil davetliye hitaben yapmış, “Amerikalı müttefikimizin açıklanan çekilme kararı, bizi DEAŞ’ın kökünün kazanması ve yeniden güçlenmesinin engellenmesi olan stratejik hedefimizden saptırmamalı” demişti.
Fransa Cumhurbaşkanı konuşmasında ayrıca ABD Başkanı Trump’ın “DEAŞ tamamen yenildi; kalıntılarıyla Suriye’nin komşuları mücadele etsin” yaklaşımına katılmadığını, bunun bir hata olduğunu da belirtmiş ve “Hayır, muharebe henüz sonuçlanmadı” diye eklemişti. Öyleydi; çünkü aksi takdirde Fransa’nın da askerlerini çekmesi gerekirdi. Macron bölgeden çekilmek istemiyordu. ABD çekildikten sonra Fransa’nın da askerlerini bölgeden çekeceğine ilişkin spekülasyonların doğru olmadığını dile getirmiş ve “Bölgede istikrarın korunmasına katkı sağlama konusunda kararlı olmalıyız” demişti.
Fransa’nın Ortadoğu’da toplam bin 100 askeri var ve Macron’un ifadesiyle “200 Fransız askeri Suriye’nin kuzeyinde Kürtlerle ortaklık” ilişkisi içinde. Macron’un “Kürtler” dediği elbette PKK/YPG. Fransa ABD gibi PKK/YPG’ye açık destek veriyor. Nitekim sadece Macron değil, eski Cumhurbaşkanı François Hollande da Zeytin Dalı harekatı sırasında PKK/YPG’ye “öz müttefiklerimiz” (nos propres alliés) demekle kalmamış, bir de Türkiye’ye çatmıştı. Belli ki Fransa, ABD’nin askeri şemsiyesi altında, bir zamanlar kolonisi olmuş bu bölgede bir şeylerin peşindeydi ve o şeyler de Türkiye’nin ulusal çıkarlarıyla hiç ama hiç bağdaşmıyordu.
Fransa bölgede DEAŞ terörüyle mücadele ediyordu ama bunu nasıl, ne kadar askerle yaptığını Fransız kamuoyu bile bilmiyordu. Dijital gazete Wikistrike’ın “Macron Suriye’de kalmaya kararlı” başlıklı haberine göre, Fransa’nın bölgedeki askeri varlığı konusunda medyaya “çok gizli” gerekçesiyle uyguladığı “karartma” ilk kez Cumhurbaşkanı Macron tarafından Francazal’daki konuşmayla kaldırılmıştı. Fransız kamuoyu nihayet, askerlerinin binlerce kilometre uzaktaki bir ülkede savaştığını öğrenmişti. Ayrıca Fransız hükümetinin kendisine hiç danışmadan yürüttüğü bu savaşta, kendisinden yıllarca gizlenen, 300 Fransız askerinin rejim güçleri tarafında esir alınmış olduğu gerçeğini de. Çünkü Fransa Suriye’de rejim tarafından bir “işgal gücü” olarak görülüyordu.
- Çekilme Fransa’nın da gündeminde
Le Monde’da 25 Ocak Cuma günü yayımlanan, “Fransız ordusunun Irak-Suriye bölgesinden çekilmesi öngörülenden daha karmaşık görünüyor” başlığını ve Nathalie Gibert’in imzasını taşıyan özel haberden, Macron’un aksi yöndeki açıklamalarına karşın, Fransa’nın da Suriye’den asker çekmesinin gündemde olduğu anlaşılıyor. Trump’ın çekilme kararının askeri makamların planlarını alt üst ettiğine değinen haber, “Nasıl gitmek ya da nasıl kalmak? ABD güdümlü Suriye’ye müdahale koalisyonunda yer alan Fransız askeri varlığı sonuna yaklaşıyor. Bu iki olasılık genelkurmay başkanlıkları düzeyinde halen Washington ile Paris arasında tartışılıyor” cümleleriyle başlıyor. Son cümleden, “bir formül bulunursa orada kalırız” anlamı da çıkıyor elbette.
“Batılıların SDG ve Kürtlerin Fırat vadisinde DEAŞ kalıntılarını temizlemek amacıyla başlattığı saldırıyı destekledikleri” hatırlatılan haberde, Fransız Savunma Bakanlığı kaynaklarına dayanılarak, terör örgütünün yok edilmesine dair planın, önce 2018 sonu itibariyle uygulanmasının düşünüldüğü, gecikme olduğu, ama kış sonu itibariyle hedefe varılacağı belirtiliyor. Devamla, Ürdün’de üstlenmiş Fransız hava kuvvetlerinin DEAŞ’la mücadele eden kara güçlerine verdiği hava desteği hakkında bilgiler aktarılıyor.
Haberin “İşi bitirmek” alt başlıklı bölümünde, Trump’ın geçen yılın Mart ayında çekilmeden ilk kez söz ettiğinde, generallerinin işlerini bitirmek üzere Suriye’de bir süre daha kalınması konusunda kendisini ikna ettikleri, Paris’in de bundan, ABD’nin Savunma Bakanı Mattis’in belirlediği plana sadık kalacağı sonucunu çıkardığı vurgulanıyor. Fransa’nın bu plana yine de sadık kalma arzusunu taşıdığının, ama Başkan Trump’ın Mattis’i ve bazı generallerini görevden alarak bütün müttefiklerine kötü bir sürpriz yapmış olduğunun altı çiziliyor.
- Fransa’nın çekilme koşulları
Yazıda Fransa’nın Suriye’den çekilmek için üç hususu gözettiği aktarılıyor. Bunlardan ilkinin, “Kürt güçlerine” önce DEAŞ’a karşı işlerini bitirme imkanı vermek; ikincisinin de “Onları sınırı geçip saldırmakla tehdit eden Türk ordusuna karşı korumak” olduğu belirtiliyor. Başka bir deyişle, Paris’in görüşü, NATO müttefiki Türkiye’ye karşı PKK/YPG’yi korumak yönünde. Bu kadar açık ve net. Gerekçe olarak “Böyle bir müttefiki terk etmenin Batılılar için bölgede her şeyi kaybetmek anlamına geleceğinin, Ankara’nın bölgeye yığınak yaptığının ve her an bir operasyon yapabileceğinin” altı çiziliyor.
Paris’in öncelikli gördüğü üçüncü husus, özel haberin “Uzun soluklu” alt başlığını taşıyan son bölümünde yer alıyor. Fransız ve Amerikan askerlerine göre, Suriye’nin kuzeyinde terörle uzun soluklu mücadele için, bir kara gücünün bırakılması gerektiği dile getiriliyor. Açıkça yazılmasa da bu gücün PKK/YPG olduğu anlaşılıyor. Habere göre, Paris ayrıca Washington’dan Suriye’nin kuzeyinde uçuşa yasak bölge ilan etmesini bekliyor. Eğer ABD burada uçuşa yasak bölge ilan ederse, Fransa’nın da bölgedeki askeri varlığını sürdürebileceği, aksi takdirde bölgede tek başına kalmasının söz konusu olmadığı vurgulanıyor.
Görüldüğü üzere, Fransa’nın Suriye planları Türkiye’nin ulusal çıkarlarıyla taban tabana zıt. Türkiye ABD ile Suriye’nin kuzeyinde 20 millik bir alanı PKK/YPG’den temizleyerek güvenli bir bölge oluşturmaya çalışırken, bölgenin eski kolonyal gücü Fransa Washington’la uçuşa yasak bölge oluşturularak PKK/YPG’nin Türkiye sınırı boyunca korunmasını konuşuyor. Bunu tek başına yapacak güce sahip olmadığı için, ABD üzerinde baskı oluşturmaya çalışıyor. Bu çabasında başarılı olup olmadığı, Türkiye ile ABD arasında devam eden Münbiç ve güvenli bölgeyle ilgili siyasi/askeri görüşmelerin akıbetinden anlaşılacak.
Washington’un -gerçekleşirse- ulusal güvenliğimizi dikkate alan bir tutum benimsemesinin, sonuçta Ankara’nın bölgedeki ağırlığından kaynaklanacağı ve Türk-Amerikan ilişkilerinin eskisi gibi olmasa da en azından normalleşmesini sağlayacağı açık. Buna karşılık, ABD’nin arkasına gizlenerek Türkiye’nin aleyhindeki faaliyetlerini son ana kadar sürdüreceği görülen Fransa’nın bu hasmane tutumunun ise çoktan kayda geçtiğine kuşku yok.
Yukarıdaki özel haberin son bölümünde, Suriye’deki siyasi çözümde Fransa’nın devre dışı kaldığı, Macron’un şimdi askerlerini de çekerek oyunun tümden dışında kalmak istemediği belirtiliyor. Ama Macron Suriye’deki 26 yıllık mandasının 73 yıl önce sona erdiğini ve Türkiye’yi karşısına alan politikalarıyla bölgede varlık göstermesinin pek de kolay olmadığını unutuyor olsa gerek.
[“Agur, ETA artık yok” (Aralık 2018), “Çoğul İspanya: Anayasal Sistemi ve Terörle Mücadele Modeli” (2006) ve “Euskal Herria: İspanya Siyasi Tarihinde Bask Milliyetçiliği” (1999) kitaplarının yazarı olan Akın Özçer emekli bir Dışişleri mensubudur]
[1] https://www.aa.com.tr/tr/analiz-haber/fransa-suriye-de-ciplak/1349905