HABER

Anayasa Mahkemesi'nin HMK kararı

Anayasa Mahkemesi'nin Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunu'nun 3.maddesinin birinci cümlesinin iptali istemiyle açılan davada aldığı iptal kararı, Resmi Gazete'de yayımlandı.

ANKARA(ANKA) - Kararda, ölüm veya vücut bütünlüğünün yitirilmesinden doğan zararların tazmini davalarında Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğunu belirten düzenlemenin iptaliyle ilgili olarak, "Aynı idari eylem ve işlemler ile idarenin sorumlu olduğu diğer sebeplerden kaynaklanan zararlar kapsama alınmadığından, sorumluluk sebebi aynı olsa da bu zararların tazmini davaları idari yargıda görülmeye devam edecek, bu durumda, idarenin aynı yapı içinde aldığı kararın bir bölümünün idari yargıda bir bölümünün adli yargıda görülmesi yargılamanın bütünlüğünü bozacaktır" denildi. Kararda ayrıca, Anayasa'nın 157. maddesi gereğince asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin olan eylemlerden ve işlemlerden kaynaklanan uyuşmazlıkların Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'nin görev alanına girdiği vurgulandı.

CHP, Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunu'nun 3. maddesinin birinci cümlesinde yer alan ve "her türlü idari eylem ve işlemler ile idarenin sorumlu olduğu diğer sebeplerin yol açtığı vücut bütünlüğünün kısmen veya tamamen yitirilmesine veya kişinin ölümüne bağlı maddi ve manevi zararların tazminine ilişkin davalara asliye hukuk mahkemelerince bakılmasını öngören" düzenlemeyi iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi'ne götürmüştü. 16 Şubat 2012 tarihli oturumda aldığı kararla düzenlemeyi iptal eden Anayasa Mahkemesi'nin kararı ve gerekçeleri bugünkü Resmi Gazete'de yayımlandı.

Kararda, Anayasa'da adlî ve idarî yargı ayrımı bulunduğu, idarî uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay'ın yetkili kılındığı hatırlatıldı. "İdarî yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adlî yargının görevlendirilmesi konusunda yasakoyucunun mutlak bir takdir hakkının bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idarî yargının denetimine bağlı olması gereken idarî bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde yasakoyucu tarafından adlî yargıya bırakılabilir" denilen kararda, yapılan düzenlemenin yargılamada bütünlüğ bozacağı ifade edildi. Bu durumda iki ayrı yargı kolunda görülen davalarda, idarenin sorumluluğu, bu sorumluluğun kapsamı, idarenin tazmin yükümlülüğü konularında farklı sonuçlara ulaşılabileceğini hatırlatıldığı kararda, "Aynı idari eylem, işlem veya sorumluluk sebebinden kaynaklanan zararların tazminine ilişkin davaların farklı yargı yerlerinde görülmesinde kamu yararı ve haklı neden olduğu söylenemez" ifadelerine yer verildi.

Kararda, düzenlemenin, vücut bütünlüğünün kısmen ya da tamamen yitirilmesine yol açan eylem veya işlemin "bir askeri hizmete ilişkin olsa ve bir asker kişiyi ilgilendirse bile" bundan kaynaklanan uyuşmazlıkları asliye hukuk mahkemesinin görev alanı kapsamına aldığına da dikkat çekildi. Mahkeme, asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin olan eylemlerden ve işlemlerden kaynaklanan uyuşmazlıkların kanunla adli yargının görev alanına sokulmasının Anayasa'nın 157. maddesine de aykırılık teşkil ettiğini tespit etti. Dosyayı görüşen mahkeme, yapılan düzenlemenin Anayasa'nın 125., 155. ve 157. maddelerine aykırı olduğuna, bu nedenle de oy birliğine iptaline karar verdi. Kararla, maddenin birinci cümlesinin iptali nedeniyle uygulanma olanağı kalmayan ikinci ve üçüncü cümleleri de iptal edildi.

Anayasa Mahkemesi'nin bazı üyelerinin sunduğu ek gerekçeler de kararda yer aldı. Üye Mehmet Erten, düzenlemede asker-sivil ayrımı yapılmamasının "Askerî Yüksek İdare Mahkemesi'nin askerî olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile, asker kişileri ilgilendiren ve askerî hizmete ilişkin idarî işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların yargı denetimini yapan ilk ve son derece mahkemesi olduğuna ilişkin Anayasa kuralına aykırılık oluşturduğundan" iptal gerekçesinin sadece bu maddeye dayandırılması gerektiğini belirtti. Üyeler Serdar Özgüldür, Nuri Necipoğlu ve Celal Mümtaz Akıncı ise "idari faaliyetler neticesinde veya idare ajanlarının görev kusurları kaynaklı idari eylemler dolayısıyla, vücut bütünlüğünün ihlâli veya ölüm meydana gelmesi durumunda, ilgililerin açacakları davanın bir tam yargı davası olacağı ve bu konuda idari yargının görevli bulunduğu açık ve kesin biçimde ifade edilmiş olduğundan; bu görevin idari yargıdan alınarak adli yargıya devredilebilmesi mümkün değildir" tezini savundu. AYM üyesi Recep Kömürcü, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümünün, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde yasakoyucu tarafından adli yargıya bırakılabileceğini hatırlatarak, "Anayasa'nın 157. maddesi gereğince asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin olan işlem ve eylemlerden kaynaklanan uyuşmazlıklar adli yargının değil askeri idari yargının görev alanına girmektedir. İptal konusu kural ile vücut bütünlüğünün kısmen veya tamamen yitirilmesine yol açan eylem veya işlem bir askeri hizmete ilişkin olsa ve bir asker kişiyi ilgilendirse bile bundan kaynaklanan uyuşmazlıklar asliye hukuk mahkemesinin görev alanı kapsamına alınmaktadır. Asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların kanunla adli yargının görev alanına sokulması Anayasa'nın 157. maddesine aykırılık teşkil eder. Kuralın yalnız 157. madde yönünden iptali gerekir" dedi. Üyelerden Hicabi Dursun da düzenlemenin sadece Anayasa'nın 157. maddesi yönünden iptalinin gerektiğini savundu. Üyelerden Erdal Tercan da düzenlemenin usul ekonomisine aykırı olduğuna dikkat çekerek mahkemenin belirttiği gerekçelerin yanında, Anayasa'nın 141. maddesinin dördüncü fıkrasına da aykırı olduğu görüşünü sundu. (ANKA)

En Çok Aranan Haberler