Anayasa Uzlaşma Komisyonu Toplandı

Anayasa Uzlaşma Komisyonu, danışmaların yaptığı çalışmanın ardından TBMM Başkanı Cemil Çiçek başkanlığında toplandı. Komisyon Üyesi AK Parti Ankara Milletvekili Ahmet İyimaya, “Ben 56 maddenin de ötesine geçilebileceğini düşünüyorum. Önümüzde bayağı zaman var. Diğer bölümlerde de mutabık kalınabilecek maddeler var.” diye konuştu. Anayasa Uzlaşma Komisyonu, TBMM Başkanı Cemil Çiçek Başkanlığı'nda toplandı. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, dün yaptığı açıklamada danışmanların çalışmaları neticesinde 48 maddenin ardından 8 madde de daha anlaşma sağlandığını, bu maddelerin bugünkü toplantıda ele alınacağını belirtmişti. Komisyon Üyesi ve Ankara Milletvekili Ahmet İyimaya, toplantı öncesinde basın mensuplarının sorularını yanıtladı. İyimaya, komisyonun temel hak ve özgürlükler ile yargı erkine ilişkin anayasa taslak hükümlerini görüşeceğini belirterek, “Ben 56 maddenin ötesine geçilebileceğini düşünüyorum. Önümüzde bayağı zaman var. Diğer bölümlerde de mutabık kalınabilecek maddeler var. Hatta hocaların mutabık kalmayıp bu bölümde de mutabık kalacağımız, siyasiler olarak, maddeler var.” dedi. Anlaşılan 8 maddenin içeriği ile ilgili bir soru üzerine İyimaya, “Uzlaşılan maddelerden birisi barış içinde şiddetsiz silahsız bir toplumda yaşama hakkı. Muhalefetteki arkadaşların geliştirdiği bir öneri. Demokrasinin genişlemesi bakamından önemli… Mevcut anayasada olup da yapılacak anayasada olmaması gereken hükümler var. O konuda da mutabakat sağlandı. Mesela askeri yüksek idare mahkemesi. Tüm partiler böyle bir yargı kolunun bulunmaması lazım diyorlar. Bunu da eklediğinizde hayli artar.” cevabını verdi. AK Parti’nin başkanlık sistemi konusundaki tavrının ne olacağının sorulması üzerine İyimaya, “Başkanlık sistemi teklifimiz anayasanın yeniden yapılmasına bir engel değil. Yüksek komisyon başkanlık sistemi dışında kalan hükümlerin tamamında mutabakat ortaya koyarsa, o şartla başkanlık sistemini öne sürmemiz mümkün değil. Bu konuda öne aldığımız temel sorun, biz cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesini bir sistem sorunu değil bir rejim sorunu olarak görüyoruz. Türkiye koşullarında, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yaşanan toplum mühendisliği teknikleri incelendiğinde, toplum mühendisliğinin işlemez olduğu tek alanın sandık olması kaşısında, sandığı bir rejim şartı olarak görüyoruz.” şeklinde konuştu.