ANKARA (ANKA) – Ankara Barosu Başkanı Ahsen Coşar, hükümetin Yargıtay ve Danıştay Başkanlar Kurulu'nun bildirileri karşısındaki tutumunu eleştirerek, "Siyasi iktidarın bu konudaki kaygı ve endişeleri gidermek ve gerekli güvenceleri vererek toplumu rahatlatmak yerine, özelde Yargıtay'ın ve Danıştay'ın, genelde yargının saygınlığını, güvenilirliğini toplum nezdinde aşındıracak ifadeler kullanarak tepki vermesi, her şeyden önce iktidar sorumluluğuyla bağdaşmaz" dedi.
Ankara Barosu Başkanı Coşar yaptığı yazılı açıklamada, yargının, kendi sorunlarıyla ilgili konularda açıklama yapmasının, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı konusunda endişe ve kaygılarını ifade etmesinin, hukuk devletine ve hukukun üstünlüğüne sahip çıkmasının, iktidar tarafından ifade edilenin aksine siyasi bir tutum değil, bir görev ve bir savunma refleksi olup kaynağını Anayasa'dan aldığını kaydetti. Coşar, "Yargıtay ve Danıştay Başkanlar Kurulu'nun ayrı ayrı yayınladıkları bildirilerle, siyasi iktidarın, yargının bağımsızlığına ve tarafsızlığına yönelik kimi uygulamalarından endişe ve kaygı duyduklarını açıklamış olmaları karşısında, siyasi iktidarın bu konudaki kaygı ve endişeleri gidermek ve gerekli güvenceleri vererek toplumu rahatlatmak yerine, özelde Yargıtay'ın ve Danıştay'ın, genelde yargının saygınlığını, güvenilirliğini toplum nezdinde aşındıracak ifadeler kullanarak tepki vermesi, her şeyden önce iktidar sorumluluğuyla bağdaşmaz" dedi.
Hükümetin "Yargı Reformu Taslağı"nı, başta Türk Yargısı ve Baroları olmak üzere ülke içinde tartışmaya açmak yerine Avrupa Birliği temsilcileriyle paylaşmasını eleştiren Coşar, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
"Siyasi iktidarın kendi denetiminde tuttuğu yazılı ve görsel basın aracılığıyla yargıyı ve yargı mensuplarını hedef gösterdiği, Avrupa Birliği'nin üçüncü dördüncü sınıf adamlarının Türk yargısıyla ilgili olarak ileri geri yaptıkları konuşmalara, Türk yargısını yönlendirme yönündeki girişimlerine tepkisiz kaldığı dikkate alındığında, Yargıtay ve Danıştay Başkanlar Kurulu'nun yaptığı açıklamalarla bu hususlara tepki göstermesini, kendi kurumsal kişiliğini ve onurunu koruma olarak kabul etmek ve buna saygı duymak gerekir. Dileğimiz günümüz siyasi iktidarının, kuvvetler arasında doğan bu krizin rejim bunalımına dönüşmesini engellemesi, bunun için de önce bir özeleştiri yapması ve tıpkı kendisi gibi Anayasal kurum olan ve yetkisini Anayasadan alan; yargıyla, silahlı kuvvetlerle, muhalefetle, üniversitelerle, sendikalarla, bir kısım basın organlarıyla, sivil toplum kuruluşlarıyla, iş dünyasıyla, kendisini eleştiren diğer kişi, kurum ve kuruluşlarla arasında mevcut gerginliğe son vermesi, dahası bütün bu kuruluşların eleştirilerini, uyarılarını dikkate alması, endişe ve kaygılarını gidermesi ve kendi işini yapmasıdır."