HABER

"Ankara Manzarası" belgesel oldu

Başkenti tanıtmak ve turizmine katkı sağlamak amacıyla tarihi "Ankara Manzarası" tablosu ekseninde hazırlanan ve aynı ismi taşıyan belgesel, 1 Ekim'de izleyiciyle buluşacak - Belgeselin gösterimi, Hollanda Rijks Müzesi'nde bulunan ve 2 yıl süreyle Ankara Rahmi M. Koç Müzesine getirilen tablonun yer aldığı özel odada yapılacak - Yapımcı ve yönetmen Muhammed Murat Aslan: - "Belgesel çalışmaları esnasında Ankara'nın anıt mimarisi diyebileceğimiz ve tabloda geçen bütün mekanları tek tek gezdik. Bunun yanında arşivlere girdik, eski fotoğrafları inceledik yani eski Ankara'ya dair büyük bir belleği büyük oranda taramış olduk"

AYBÜKE İNAL - Başkenti tanıtmak ve turizmine katkı sağlamak amacıyla tarihi "Ankara Manzarası" tablosu ekseninde çekilen ve aynı ismi taşıyan belgesel, 1 Ekim'de izleyicilerle buluşacak.

"Tarihi Dokumak: Bir Kentin Gizemi, Sof" sergisi dolayısıyla geçen yıl Hollanda Rijks Müzesi'nden Ankara'ya getirilen ve sergi sonrasında iki yıl Rahmi M. Koç Müzesi'nde kalmasına karar verilen "Ankara Manzarası" tablosu, belgesele konu oldu.

Tablonun hikayesinin yanı sıra 17. ve 18. yüzyıl Ankarasının kültürel değerlerinin de yansıtıldığı belgeselin gösterimi, müzede tablonun bulunduğu özel odada yapılacak.

Belgeselin yapımcı ve yönetmeni Muhammed Murat Aslan, tablo ekseninde belgesel çekme fikrinin nasıl oluştuğunu ve çalışmaları yaparken hangi aşamalardan geçtiklerini AA muhabirine anlattı.

Aslan, geçen yıl sergide tabloyu yakından görme imkanı bulduğunu ve böyle bir belgesel hazırlayarak eski Ankara'yı anlatmaya karar verdiğini söyledi.

Bu fikri, Vehbi Koç Ankara Araştırmaları Merkezi (VEKAM) Direktörü Prof. Dr. Filiz Yenişehirlioğlu ile paylaştığını belirten Aslan, Yenişehirlioğlu'nun kendilerini çok olumlu karşıladığını ve teknik imkan konusunda destek vermeyi kabul ettiğini söyledi.

VEKAM araştırmacısı Dr. Feyza Akder, Ankara Araştırmacısı Erman Tamur, Ankara Rahmi Koç Müzesi yetkilileri ve Hollanda Rijks Müzesi küratörü Eveline Sint Nicolaas ile de irtibata geçtiklerini belirten Aslan, birçok paydaşın çabasıyla güzel bir ürün ortaya çıkardıklarını ifade etti.

- "Tabloda geçen bütün mekanları tek tek gezdik"

Aslan, görüşmeler sonucunda çalışmalara başladıklarını anlatarak, "Belgesel çalışmaları esnasında Ankara'nın anıt mimarisi diyebileceğimiz, tabloda geçen bütün mekanları tek tek gezdik. Tabloda özellikle vurgulanan Ankara keçilerini yerinde görme imkanımız oldu. Bunun yanında arşivlere girdik, eski fotoğrafları inceledik yani eski Ankara'ya dair büyük bir belleği büyük oranda taramış olduk." dedi.

Çalışmalar neticesinde 17. ve 18. yüzyılda Ankara'nın oldukça hareketli olduğunu fark ettiklerini vurgulayan Aslan, "Özellikle sof etrafında bir ticari hayat döndüğünü gördük. Ankara keçisi o dönem dünya çapında ünlü bir keçi ve keçinin tiftiğinden üretilen sof da Avrupa'daki saraylardan, seçkinlerden Osmanlı saraylarına kadar çok geniş bir kitle tarafından kullanılan bir malzeme. Resmin hikayesi de buradan geliyor. Hollandalı bir firma tarafından tablonun sipariş üzerinde yaptırıldığı düşünülüyor ama resmi kimin çizdiğini bilmiyoruz." diye konuştu.

- "1970'e kadar tablonun Halep'i anlattığı zannediliyordu"

Aslan, "Ankara Manzarası" tablosunun tarihsel önemine ilişkin de açıklamalarda bulundu. Tablonun yıllarca Halep manzarası olarak bilindiğini dile getiren Aslan, 1970'de Prof. Dr. Semavi Eyice'nin bir katalogda resme denk gelmesiyle resmin hikayenin farklı bir boyut kazandığını ifade etti.

Aslan, resmin genel görünümünden yola çıkan Prof. Dr. Eyice'nin söz konusu yerin Halep'ten ziyade Ankara'ya benzediğini fark ettiğini belirterek, şöyle konuştu:

"O dönemde tiftik, kırkım işlemi sadece Orta Anadolu'da var. Bu düşünceden hareketle Semavi Hoca, 'Bu, Ankara keçisidir' diyor. Zaten resimde de aşama aşama Ankara keçisinin kırkımından, tiftik yünlerinin boyanmasından, dokunmasına, ip eğrilmesine bütün sahneler adeta bir film şeridi gibi işlenmiş. Burasının Ankara olabileceğini düşünüyor. Üzerinde derin tetkikler yapıyor. 1970'de Türk Tarih Kurumunda 'Ankara'nın Eski Bir Resmi' isimli bir konferans veriyor ve orada resimle ilgili birçok ayrıntı vererek, resmin neden Ankara'ya ait olduğunu kanıtlamış oluyor. Buradaki anıt mimarileri tespit ediyor. Hacı Bayram Camisi, Julianus Sütunu, Ankara Kalesi, Ankara'nın bugün var olmayan üçüncü suru, Mahmut Paşa Bedesteni, Kurşunlu Han gibi mekanların tespitlerini yapıyor. 1970'ten sonra resmin Halep'e değil Ankara'ya ait olduğu kesinleşiyor ve envanterde de resim artık 'Ankara Manzarası' olarak kabul görüyor."

- Belgeselin uzun versiyonu için sponsor arıyor

Belgeselin uzun versiyonunu da çekmeyi düşündüklerini, bu yolla eski Ankara'nın günlük yaşamı, ticari ve sosyal hayatı ile mimari eserleriyle genel bir Ankara anlatısı ortaya çıkarmak istediklerini vurgulayan Aslan, "Eski Ankara'yı anlatırken ihtiyacımız olan hemen hemen bütün veriler, tablonun içinde yer alıyor." dedi.

Belgesel için sponsor aradıklarını ifade eden Aslan, "Ankara'yla ilgili ne kadar kurum varsa tamamını dolaşarak destek arayışındayız, destek talebimiz söz konusu." dedi.

Aslan, tablonun ve çekilen belgeselin Ankara turizmine katkı sağlayacağını düşündüklerine de dikkati çekerek, "Tablo şehrin markası haline gelebilecek özellikler taşıyor. Çünkü içinde birçok ayrıntı, tarihi ve kültürel hafızaya dokunan unsurlar var. Dolayısıyla bu, şehrin tanıtılması ve turizm potansiyelinin artırılmasında, şehrin markalaşmasında önemli." ifadelerini kullandı.

En Çok Aranan Haberler