Ankara Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Güleç: "Tuzla tansiyon ilişkisi çok açık. Tuz, tansiyonu yükseltmese bile, 'Tuz damarlar için zehirli bir şey' demek yanlış olmaz"

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Sadi Güleç, "Tuzla tansiyon ilişkisi çok açık. Tuz, tansiyonu yükseltmese bile, 'Tuz damarlar için zehirli bir şey' demek yanlış olmaz" dedi.

Prof. Dr. Güleç, Novartis'in "Şehirlerin Kalbinden Notlar" Projesi kapsamında Konya'da bir otelde düzenlenen toplantıda, hipertansiyon ve risk faktörlerini anlattı.

Yüksek tansiyonun tek bir sebebinin olmadığına değinen Güleç, kişinin doğumdan itibaren getirdiği bir takım genetik özelliklerin yanı sıra yaşam biçiminin de hipertansiyona yol açtığını belirtti.

Konyalıların da yemek kültürüne dayalı yaşam tarzının hipertansiyondan nasibini aldığını aktaran Güleç, insanların hipertansiyondan korunmanın yollarını çok iyi bildiğini ancak uygulamaların yetersiz olduğunu vurguladı.

Dünya üzerindeki ölümlerde, 100 ölümün 80'inin tansiyon, sigara ve kolesterolün bileşiminden oluştuğunu dile getiren Güleç, "Bunların hepsi önleyebileceğimiz şeyler. Hala dünyada bir numaralı ölüm sebebi kalp damar hastalıkları... Bu kadar önlenebilir şeylerin hala önlenememiş olması çok ağrıma gidiyor. Demek ki sadece konuşmak değil eylem planları da yapmak lazım" diye konuştu.

İç Anadolu genelinde diğer bölgelere göre daha fazla tuz tüketimi olduğunun altını çizen Güleç, "Tuzla tansiyon ilişkisi çok açık. Tuz tansiyonu yükseltmese bile, 'Tuz damarlar için zehirli bir şey' demek yanlış olmaz. Belki en dikkat çekici şey bu. Hamur işi ve tuz Konya'nın en büyük problemi" ifadelerini kullandı.

-"Etliekmeğin etkisini bisiklet sürerek giderebilirler"-

Sosyal antropolog, gazeteci-yazar Erk Acarer ise farklı kültürlere ev sahipliği yapan Konya'nın yemek kültürünün oldukça geniş olduğunu belirtti.

TÜİK 2010 verilerine göre Konyalıların Türkiye ortalamasının en kilolu insanları olduğunun bildirildiğini anımsatan Acarer, şunları kaydetti:

"Burası düz bir şehir. Bisiklet sayısı oldukça fazla ve bu şehre bisiklet diğer şehirlerden çok daha önce gelmiş. Dolayısıyla insanlar bunu bir avantaja dönüştürebilirler. Etliekemeğin etkisini bisiklet sürerek giderebilirler. Şehirlerin ve doğal çevrenin olanaklarını kullanarak insanlar özenli yaşamalı."