VİYANA ( İHA) - Fransa'nın AB Anayasası'nı reddetmesi Avusturya medyasında geniş yankı uyandırdı. Türk medyalarında çıkan haberlere de yer veren Avusturya basını, Türk siyasetçilerinin açıklamalarına da değindi.
86 bin tirajlı sol eğilimli Der Standard gazetesinin bugünkü sayısında çıkan "Ankara'da yapay soğukkanlılık" başlıklı haberinde, "Türkiye'de çevreler, Fransa'nın hayır cevabından etkilenmiş görünmüyor. Önde gelen Türk politikacıları dün Fransa'nın AB Anayasası'nı reddetmesi karşısında, meydan okurcasına soğukkanlı bir tutum sergilediler" yazdı.
Tirajı günde 155 bin olan liberal sağ eğilimli Die Presse gazetesi de "Türkiye'ye açıkça hayır" manşetli haberinde "Almanya'da CDU/CSU giriş müzakereleri konusunda frene basıyor. Almanya Başbakanı Gerhard Schröder ile Almanya Dışişleri Bakanı Joschka Fischer'in sanki ülke içinde yeteri kadar sorunu yokmuş gibi, birlik partileri şimdi de koalisyonu Anayasa referandumunun Fransa'da başarısızlığa uğramasından sorumlu tutuyor. Halbuki Alman Başbakan ile yardımcısı kendi ülkelerindeki tüm çalkantılara rağmen, komşudaki seçim savaşında da candan çaba göstermişlerdi" yazdı.
Haberde, CSU Parlamento Grubu Başkanı Michael Glos, AB'nin alelacele Türkiye ile giriş müzakerelerine başlamaya karar vermesinin Schröder ve Fischer'in çabaları sonucu gerçekleştiğini ve bunun ret cevabını etkilediğini öne sürdü ve "Chirac ile tüm AB'yi daha bu Ekim'de 'hem de Almanya'nın birleştiği günde' Türkiye ile müzakerelere başlamaya zorlayan onlardı" dedi.
Tirajı günde 28 bin olan ve devlet tarafından çıkarılan Wiener Zeitung gazetesi ise, "Genişlemeden önce tereddüt" başlıklı haberinde "AB Anayasası'nın Fransa tarafından kabul edilmemesi Avrupa'nın karşılaştığı ilk yenilgi değil, ama çok önemli sonuçlar doğurabilir, çünkü net bir gelecek perspektifi olmadan önemli kararlar almak daha da güçleşecektir. Böylece 2007-2013 yılları arasındaki AB bütçesi, ya da Türkiye ile giriş müzakereleri konularında görüş birliğine varma ümidi yeniden uzaklaşacaktır. Yeni Türkiye tartışması birçok ülkenin AB'ye katılım ümidi uzaklaşıyor. Bu Bulgaristan ya da Romanya'dan çok, kendilerine giriş perspektifi vaade dilen Türkiye ve Batı Balkan ülkeleri için geçerli. Ancak sonraki genişlemeler için anlaşmaların değiştirilmesi gerekiyor. Türk Dışişleri Bakanı Gül, Fransa'daki referandumun sonuçlarının Türkiye'yi 'hiç endişelendirmediğini' açıkladı" yazdı.
Tirajı günde 254 bin olan liberal eğilimli Kurier gazetesi haberinde, "Türkiye soğukkanlı görünüyor. Dışişleri Bakanı Gül, AB'nin 3 Ekim'de müzakerelere başlamaya karar verdiğini vurguladı. Avrupa Parlamentosu'ndaki ÖVP'li parlamenterlerin Delegasyon Başkanı Ursula Stenzel, müzakerelere başlama sürecinin durdurulmasını istiyor. 'Türkiye'yi uyarmak gerekir' diyor" şeklinde yazdı.
Tirajı günde 98 bin olan liberal eğilimli Salzburger Nachrichten gazetesi de "Türkiye Bir Şok Dalgası Hissediyor" başlıklı haberinde "Başbakan Erdoğan güçlü kulaçlarla kurtarıcı adaya doğru yüzüyor. Ancak adı Avrupa Birliği olan bu küçük palmiyeli ada, gözleri önünde batmaya başlıyor. AB referandumunun Fransa'da başarısızlığa uğramasını çizgiye döken sabah gazetesinin karikatüristi, 'Tam biz AB'ne girecekken...' diyor. Ama Türkiye'de herkes referandumdan sonraki günü bu kadar kötümser görmüyor. Çoğunluk 'Fransa'daki olumsuz gelişmeler ve Almanya'da yapılacak olan erken seçimler Ankara ile giriş müzakerelerinin 3 Ekim'de başlamasını engelleyemez' görüşünde. Nitekim Dışişleri Bakanı Gül de arada hiç bir bağlantı kurmak istemiyor ve 'Fransa'daki referandumun sonucu bizi etkilemez' diyor. Aralık 2004'teki AB zirvesinde start sinyali verilmesinden sonra herkes Ankara tarafından amaçlanan tam üyelik konusundaki müzakerelerin uzun süreceği ve zorlu olacağı konusunda hemfikirdi. Ancak Almanya ve Fransa'da rüzgarın yönünün bu kadar çabuk değişmesi ve Türkiye'nin güçlü destekçileri Gerhard Schröder ve Jaques Chirac'ı kaybetmesi, Türkiye için çifte darbe oldu" diye yazdı.