Sevgi, kızgınlık, neşe, moral bozukluğu, heyecan, korku gibi yaşadığı birçok duyguyu sadece ''la bebe'' sözcüğüne ekledikleri farklı mimiklerle ifade edebilenler gerçek Ankaralılardır.
Her Ankaralının ya annesi ya da babası memurdur. Onlar olmasa bile birinci derece bir akrabası kesin memurdur.
Orta yaşı geçkin her Ankaralı Gençlik Parkı'nda tanımadığı birilerinin düğününde şeker aldıktan sonra havuzda kayığa binip akşam da çarpışan otoda yer kapma faaliyeti yapmıştır.
Devlet okulunda okuyan hemen hemen her Ankaralı, kolejin önünden geçerken "siz paralı biz beleş .... kolej" diye bağırmıştır.
Gerçek Ankaralılar, Ankara simiti dışındaki simitleri simitten saymazlar. Onu kaşarla falan değil, sadece ayranla yerler.
Gerçek bir Ankaralı, kapkaça fazla tanık olmadığı için para saymaktan korkmazken, çantasını korumak için de ayrıca çaba sarf etmez.
Gerçek Ankaralı, Sakarya Caddesi'nde yediği dönerden, Atatürk Orman Parkı'nda yediği dondurmadan daha iyisi olduğuna inanmaz.
Gerçek Ankaralı, EGO'nun alternatif açılımının "erken gelen oturur" olduğunu bilir.
Bir Ankaralı, Ankara isminin yazıldığı gibi okunmadığını bilir. İsmin ortasındaki ''k'' harfinin yerine gırtlaktan g ile h harfini karıştırarak ürettiği sesi kullanır.
Bir Ankaralı için tatilin tek karşılığı, denize girmektir. Onun dışındaki her şeyin Ankara'da zaten var olduğuna inanır.
Ankaralılar, Romalılardan kalma kalıntıları ya da Julyanus sütununu pek bilmezler; zira onlar için en eski tarihi eser, eski meclis binasıdır. Gerçek bir Ankaralı için Ankara tarihi, meclis binasının açılışıyla başlar.
Bir Ankaralının en popüler buluşma yeri Ulus'taki Atatürk heykeli olmasına rağmen, büyük çoğunluğu atın hangi ayağı havada ya da hiç havada ayağı var mı, bilmez.
Anıtkabir'e gitmemiş gerçek bir Ankaralı bulunmaz.
Gerçek bir Ankaralı için en sağlıklı buluşma yeri, Kızılay'daki gökdelenin önüdür.
Her Ankaralı genç için Karanfil, Tunalı, Sakarya ve Bahçeli kutsal yerlerdir.
Ankara'dan uzakta yaşayan gerçek bir Ankaralı için tek amaç, bir gün tekrar Ankara'ya dönmektir.
Gerçek bir Ankaralı, Hacı Bayram Türbesine ya da Koca Tepe'ye gitmeden sünnet olmaz.
Gerçek bir Ankaralı için, güneşin görünmediği günler huzursuzluk demektir.
Gerçek bir Ankaralı, coşmak için de eylem için de Güven Park'a gider.
Bentderesi denildiğinde aklına tek bir olay geliyorsa; Çinçin ya da Yenidoğan denilince "aman uzak dur" diyorsa, o bir Ankaralıdır.
Gerçek Ankaralı, ülkenin yapılan ilk metrosuna binendir.
Gerçek bir Ankaralı, deniz kıyısında otururken kahvesini sırtı denize doğru dönük içer ve bundan rahatsızlık duymaz; çünkü onun için deniz bakılacak değil, girilecek bir şeydir.
Ankara'ya "gri şehir", "deniz yok ki", "beton yığını" deyip, dalga geçenlere kızıp, içten içe "anlayamazsınız" diyorsanız gerçekten Ankaralısınız demektir.
Gerçek bir Ankaralı, sadece Ankaralı olduğu için kendisiyle gurur duymayı bilir.