HABER

"Annan planı, AB açısından fonksiyoneldir"

LEFKOŞA (İHA) - Avrupa Birliği'nin Güney Kıbrıs Büyükelçisi Adrian Van Der Meer, Annan Planı'nın Avrupa Birliği açısından fonksiyonel olduğunu belirterek, Rum tarafının Annan Planı'nı reddetmesi nedeniyle AB'ın Kıbrıs'la ilgili stratejisini tamamlayamadığını söyledi. Meer ayrıca, AB tarafından Kıbrıslı Türklere yönelik ekonomik yardımın, daha önce olduğu gibi, sınırlı şekilde yapılmasının haksızlık olacağını da vurguladı.

Güney Kıbrıs Rum Kesiminde yayılanan gazeteler, Avrupa Birliği'nin Güney Kıbrıs Büyükelçisi Adrian Van Der Meer'in 9 Mayıs Avrupa Günü nedeniyle yayımladığı yazılı açıklamasında yer verdi. Meer açıklamasında, hayal kırıklığına rağmen, adanın bölünmüş olarak AB'ye girmesi gerçeğine saygılı olduklarını, AB açısından ise Annan Planı'nın fonksiyonel olduğunu ve AB içerisinde 'Kıbrıs'a etkin şekilde katılma olanağı verdiğini söyledi. Kıbrıs Türklerinden "toplum" olarak bahseden Meer, "Kıbrıs Türk toplumuyla ilgili" olarak ise, AB Komisyonu'nun, Kıbrıs Türk toplumunu AB'ne yakınlaştırmak ve ekonomik gelişmesini ileriye götürmek için yöntemler bulacağını söyledi. Rum basını Meer'in, önceki akşam Avrupa Günü vesilesiyle konutunda verdiği resepsiyonda yaptığı konuşmada da benzer görüşleri tekrarladığını duyurdu.
Öte yandan Rum Alithia gazetesi, "Avrupa Günü" vesilesiyle Meer'le yapılan bir söyleşiye yer verdi. Meer, Yeşil Hat'taki yeni statüyle ilgili görüşlerini aktarırken, şöyle konuştu:

"Herhangi bir vatandaş Kuzey'den (KKTC'den) gelirken kontrol edilmesi gereken sadece kimliğiyle ilgili bilgilerdir. Bu kontrol yasadışı mülteciler için yapılan bir kontroldür. Üçüncü ülke vatandaşlarının geçişine hangi şartlarda izin verildiğine de bakmak gerekir. Şunu da eklemek istiyorum. Hükümetin denetimindeki bölgelere geçeceklere yasak konabilir, şayet kamu açısından tehlike arzediyor ve güvenliği etkiliyorsa... Dolayısıyla ister AB ister başka ülke vatandaşı olsun herkes en azından kimlik açısından bir denetimden geçmelidir. Neyin AB'ın kurallarına uyup uymadığını görmek için bu parametreler temelinde Kıbrıs Hükümeti'yle temaslar içerisindeyiz. Bu nedenle Kuzey'e gelen ve otellerde konaklayan turistlerle ilgili hükümetin niyetlerinin açığa çıkmasını bekliyoruz."
"Bu tedbirlerle Yeşil Hat'tın AB için katı bir sınıra dönüştüğü söylenebilir. Durum böyle mi?" sorusuna Meer, şu yanıtı verdi:
"Kararın hukuki metni 'bu hattın AB'ın dış sınırı olmadığını' söylüyor. Ayrıca ürün ve kişilerin dolaşımında özel kurallar uygulanacağı da belirtiliyor. Bu düzenlemeyi mevcut durumun bir teyidi olarak görüyorum. Örneğin bazı dış sınırda olduğu gibi gümrük makamları görmeyeceksiniz. 1 Mayıs'tan itibaren Kuzey'de müktesebatın uygulanamayacak olması nedeniyle bu düzenlemeyi yapmak şarttı. İkinci husus, o andan itibaren Kıbrıs AB üyesidir ve ulusal mevzuata göre değil AB mevzuatına göre düzenlemeler yapılmalıdır. Öncelikle Kıbrıs Cumhuriyeti ve daha sonra tüm AB vatandaşları için AB düzeyinde azami hukuki güvenceyi veren yasal bir metine sahip olmak önemlidir."

Meer, "Referandumlardan sonra Kıbrıs Rum tarafındaki sonuç için epey tepkiler geldi. AB yetkililerince yoğun tepkiler gösterildi. AB, bu olgularla yeni üye olarak Kıbrıs'a nasıl bakıyor?" sorusunu yanıtlarken, Rum tarafının Annan Planı'nı reddetmesi nedeniyle AB'ın Kıbrıs'la ilgili stratejisini tamamlayamadığını söyledi ve şöyle devam etti:
"Daha önce de belirttiğim üzere bölünmüş bir ada sözkonusuydu. Kıbrıs'ın AB üyelik sürecinin ise Kıbrıs sorununun çözümünde katalizör rol oynayacağı kabul edilmişti. Türkiye'nin AB üyelik arzuları dahil taraflar bu katalitik rol için masaya oturdu. 1 Mayıs'tan önce Kıbrıs sorununu çözmek için bu hedefimiz vardı. Bu gerçekleşmedi. Kıbrıs Rum toplumunun istemine yeni referandumun sonucuna tam olarak saygılıyız. Ancak aynı zamanda hayal kırıklığı içerisindeyiz de, çünkü stratejimiz tamamlanamadı. Bizler işbirliğini ve adadaki birlikte yaşamı ileriye götürmeye devam edeceğiz. Çünkü görüşümüze göre birlikte yaşam, Kıbrıs için ileriye gitmenin tek yoludur. Kuzey için ilgili paketi bu çerçevede hazırladık."

AB tarafından Kıbrıslı Türklere yönelik ekonomik yardımın, daha önce olduğu gibi, sınırlı şekilde yapılmasının haksızlık olacağını da vurgulayan Meer, bu konuda da şöyle dedi:

"Şimdiye kadar Kıbrıs Türkleri AB'tan sınırlı ekonomik yardım alıyordu ve referandumun da sonucunu dikkate aldığımızda ayni durumun (ekonomik yardımı sadece sınırlı biçimde almasının) devam etmesinin haksızlık olduğuna inanıyoruz. AB Komisyonu, iki toplumu yakınlaştırmak için çalışıyor. Şöyle ki iki tarafın da kazançlı çıkacağı bir durum (win win situation) meydana gelsin."

Rumlar'ın Nisan ayı içerisinde ortaya attığı konulardan birinin de güvenlik duygusu olduğuyla ilgili bir soruya ise Meer, "AB'nin bir parçası olmakla güvenlik duygusu

artmış demektir. Eylül 2002'de adaya geldiğimde 4 kişiden 3'ü Kıbrıs'ın AB'a girmek istemesinin nedeninin güvenlik olduğunu söylüyordu. Üyelik gerçekleşti, Kıbrıs bu büyük ailenin üyesidir. Ortak dış politikanın bir parçasıdır. Bütün bunlar adadaki güvenliği artıran şeylerdir" yanıtını verdi.
Meer, KKTC'den Güney'e ürün sevkiyatıyla ilgili olarak AB'ın izleyeceği uygulamaya ilişkin ise şunları söyledi:
"Mevcut safhada ürün verme belgesini Kıbrıs Türk Ticaret Odası vermelidir. Bu belgeler gıda dışı ürünleri ilgilendiriyor. Gıda dahilindeki ürünler AB muktesebatına uymalı, AB'ta geçerli tüm kurallara göre denetlenmelidir. Bu, Kuzey'de Komisyon adına çalışacak uzmanlar tarafından yapılabilir. Denetim sonuçlarıyla ilgili ise Kıbrıs Cumhuriyeti bilgilendirilecektir."

En Çok Aranan Haberler