İSTANBUL (İHA) - Türk ve Rum tarafları, İsviçre'nin Luzern Kasabası'nda Türkiye ve Yunanistan'ın da katılımıyla yarın başlayacak dörtlü görüşmelerde tekrar masaya oturacak. Ada'da yıllardır süregelen bölünmüşlüğe son vermek amacıyla görüşme masasına oturacak taraflar, Annan Planı temelinde çözüme ulaşmaya çalışacak. Ancak, Annan Planı'ndaki devlet yapısının esinlendiği model, İsviçre konfederasyonuna dayanıyor.
Kıbrıs devletinin statüsü, "Ortak Devlet" Hükümeti ve "Parça Devletler" arasındaki ilişkiler, İsviçre modelindeki federal hükümet ve kantonları arasındaki statü ve ilişkiler esas alınarak oluşturuldu. Annan Planı'nda, Türk ve Rum parça devletlerinin sınırları için yeni toprak düzenlemeleri takvime bağlanıyor. Rum "Parça Devletine" bırakılacak topraklar, en fazla üç yıllık geçiş süresince Türk "Parça Devleti'nin" denetiminde kalacak. Rum "Parça Devleti'ne" bitişik olup da yerleşimin bulunmadığı bölgelerde yönetim, anlaşmanın yürürlüğe girmesinden sonraki 90 gün içinde ve aşamalı olarak Rum parça devletine devredilecek. 1960 garanti anlaşmalarının korunduğu Annan Planı'nda, Ada'nın silah ve askerden arındırılması da hedefleniyor. Rum ve Türk kuvvetlerinin, yedekler de dahil olmak üzere dağıtılması, silah sistemlerinin eş zamanlı olarak Ada'dan uzaklaştırılması, Türk ve Yunan kuvvetleri ile silah sistemlerinin, uzlaşmayla belirlenecek yerlerde yeniden konuşlandırılması ve yine anlaşmayla belirlenecek bir seviyeye indirilmesi, bu seviyenin üstündeki kuvvetlerin geri çekilmesi öngörülüyor.
İHA muhabirinin derlediği bilgilere göre, BM Genel Sekreteri Kofi Annan tarafından hazırlanan planda, Kıbrıs'ın, ayrılmaz bir ortaklık şeklinde kurulmuş ortak devlet hükümeti ve iki eşit parça devletten meydana gelmiş bağımsız bir devlet olduğu belirtilerek, "Parça devletlerden birini Kıbrıslı Türkler, diğerini Kıbrıslı Rumlar oluşturur. Ortak devlet, tek uluslararası ve yasal kişiliktir, egemendir ve Birleşmiş Milletler üyesidir" deniliyor.
PARÇA DEVLETLERE 'EŞİT STATÜ' Parça devletlerin eşit statüye sahip olduğu vurgulanan planda, "Her ikisi de, Anayasa ile belirlenmiş sınırlar dahilinde, "Ortak Devlet"e bırakılmayan tüm yetkileri egemenlik içinde kullanırlar. Her bir "parça" devlet kendi sınırları içinde söz hakkına sahiptir; anayasaya uyumlu olmak kaydıyla, dış dünya ile ticari ve kültürel ilişkiler kurarlar. "Parça Devletler" gerek kendi aralarında gerek "Ortak Devlet"le işbirliği ve eşgüdüm sağlarlar. Ortak devlet ve parça devletlerden biri diğerinin yetki ve fonksiyonlarına saygılı davranır ve ihlal etmez. Anayasa'yı ihlal eden herhangi bir uygulama geçersiz ve yok sayılır" ifadesi yer alıyor.
Planda, dışişleri konuları ve Avrupa Birliği'yle ilişkilerde geliştirilecek olan politikaların oluşturulmasında "Parça Devletler"in, kendilerini ilgilendiren alanlarda görev üstlendikleri, bu aşamada, Belçika Modeli üzerine kurulmuş olan İşbirliği Antlaşmaları ilkelerinin esas alındığı bildiriliyor.
Adanın tümünü ilgilendiren konularda ise söz hakkının federal yönetime ait olduğu kaydedilerek, "Ortak Devlet" Hükümeti, anayasada belirtilen ve Kıbrıs'ın uluslararası alanda ve Avrupa Birliği bünyesinde tek sesle konuşup hareket etmesini, siyasal bütünlüğünü ve sınırlarını garanti altına alacak yetkileri egemen olarak kullanır. Kıbrıs Anayasası üzerinde, her "Parça Devletin" kendi içinde yapacağı ayrı ayrı oylamalarda kabul edilmek kaydıyla, değişiklik yapılabilir. "Ortak devlet"in yasama yetkisini, Temsilciler Meclisi ve Senatodan oluşan iki kanatlı parlamento üstlenir. Yürütme yetkisi ise altı üyeli başkanlık konseyinden oluşan Ortak Devlet Başkanlığı'na aittir. Anlaşmanın yürürlüğe girişi için Ada genelinde yapılacak törenlerde, sadece Kıbrıs ve kurucu parça devletlerin bayrakları dalgalanıp, marşları çalınır" deniliyor.
ANNAN PLANI'NIN TOPRAK BOYUTU Kıbrıs müzakerelerinde sıkı pazarlık konularından biri de toprak ve mal-mülk konuları... Kıbrıs haritasını değiştirecek Annan Planı, Türk ve Rum parça devletleri arasında kesin bir sınır çizilmesini hedefliyor. Sınırın geçeceği güzergahla toprak ve mal-mülkten kimin ne kadar taviz vereceğini, tarafların pazarlık gücü gösterecek.
Planda, parça devletlerin sınırları için, "sınırlar, anlaşmanın bir parçasını oluşturan haritada gösterildiği gibidir" ifadesi kullanılıyor ve yeni toprak düzenlemeleri takvime bağlanıyor. Rum "Parça Devletine" bırakva hedefleniyor. Rum ve Türk kuvvılacak topraklar, en fazla üç yıllık geçiş süresince Türk "Parça Devleti'nin" denetiminde kalacak.
Rum "Parça Devleti'ne" bitişik olup da yerleşimin bulunmadığı bölgelerde yönetim, anlaşmanın yürürlüğe girmesinden sonraki 90 gün içinde ve aşamalı olarak Rum parça devletine devredilecek. Devir süreci, Birleşmiş Milletler denetimi altında gerçekleşecek.
Toprak ayarlaması kapsamına giren, ancak yerleşimin olduğu bölgelerde ise süreç daha zor. Annan Planı, bu bölgelerde yaşayanların hak ve çıkarlarının korunmasını öngörüyor. Buna göre, yer değiştirecek kişiler yeniden yerleştirilirken, uygun barınakların ve geçimlerini sağlayabilecekleri şartların bulunduğu yerler seçilecek.
Anlaşmanın yürürlüğe girmesinden önce meydana gelen olaylar sebebiyle mallarından olanların talepleri, bu kişilerle o malları şu anda kullananların haklarına uygun şekilde karşılanacak. Bunu yaparken, uluslararası hukuk kuralları ile adadaki iki kesimlilik ilkesi göz önünde bulundurulacak. Toprak ayarlamasına konu bölgelerdeki mallar eski sahiplerine iade edilecek. Toprak ayarlaması dışındaki bölgelerde ise, mal edinme hakkının uygulanması, gerek iade, gerekse tazminat yöntemi ile ve şu esaslar çerçevesinde gerçekleştirilecek: Doğrudan tazminat yolunu seçen mal sahipleri, malın terk edildiği tarihteki fiyatı artı enflasyon oranı tutarında bir tazminata hak kazanacak.
FERAGAT KARŞILIĞINDA TAPU Plana göre, sahibi tarafından terk edilen bir malın şu andaki kullanıcısı, şayet, öteki "Parça Devlette" kalan malından feragat etmeyi kabul ederse, şu anda kullanmakta olduğu mala tapu belgesi alabilecek. Terkedilmiş mülkün şimdiki kullanıcıları, eğer tadilat yapmışlarsa, bunun için, evin asıl değerini ödemek şartıyla mülkiyet belgesi alabilecek. Mal sahibinin öteki "Parça Devlette" kalan taşınmazını satması ya da kiralaması gibi yöntemleri teşvik için düzenlemeler yapılacak. Bu sayılan durumlar dışında kalan taşınmazların kimlere nasıl tahsis edileceği, anlaşmanın yürürlüğe girmesinden beş yıl sonra yeniden belirlenecek.
Bir gayrımenkulü tahliye etmesi istenen Kıbrıs yurttaşlarından tahliye işlemini hemen yapması beklenmeyecek, bu kişilere kendilerine uygun bir yer bulabilmeleri için zaman tanınacak. Mal-mülk iddiaları, tarafsız ve bağımsız bir kurulca incelenecek. Bu kurul her iki "Parça Devletten" ve yabancı uyruklu kişilerden eşit sayıda üyeden oluşacak. Kişiler arasında doğrudan pazarlık ve temas mecburi olmayacak.
Kıbrıs müzakerelerinde en hassas ve zor olan konu, güvenlik. 1960 garanti anlaşmalarının korunduğu Annan Planı'nda, Ada'nın silah ve askerden arındırılması hedefleniyor. Konu, planda ana hatlarıyla şöyle yer alıyor:
"Rum ve Türk kuvvetleri, yedekler de dahil olmak üzere dağıtılacak, silah sistemleri eş zamanlı olarak Ada'dan uzaklaştırılacak. Türk ve Yunan kuvvetleri ile silah sistemleri, uzlaşmayla belirlenecek yerlerde yeniden konuşlandırılacak ve yine anlaşmayla belirlenecek bir seviyeye indirilecek. Bu seviyenin üstündeki kuvvetler geri çekilecek. Kıbrıs yurttaşları gerek paramiliter, gerek askeri eğitime tabi tutulmayacak. Sportif amaçlı ruhsatlı silahlar hariç, tüm silahlar yasaklanacak. Silah ihracatı ve ithalatı yasaklanacak. Parça Devletlerden hiçbiri diğer parça devlete, Ortak Devlete, ya da garantör devletlere karşı kışkırtıcı ve şiddete yönelik davranışlara göz yummayacak. Yunanistan ve Türkiye'nin onayını olmadan, Kıbrıs toprakları uluslararası askeri operasyonlara açılmayacak. Anlaşmanın uygulaması, Birleşmiş Milletler Barış Gücü özel misyonu tarafından izlenecek."