Sağlıkla, mutlulukla nice yaşlara canım oğlum! İyi ki oldun, iyi ki geldin dünyaya. Allah yokluğunu hissettirmesin.
Bu arada müteşekkirim sana oğlum. Bana bu güzel duyguyu - anne olmayı- yaşattığın için. Bundan daha öte bir şey var mı bilmiyorum hayatta… Bir annenin çocuğuna olan sevgisi hatta aşkı diyeceğim. Nasıl güçlü bir sevgi. Nasıl koparılamaz bir bağ bu! Sen olmasaydın, dünyaya gelmeye karar vermeseydin; ben nasıl hissederdim bunları?
Aslında düşününce; senin her doğum günün benim de anne oluşumu kutlama zamanım. Gerçekten kayda değer bir kutlama değil mi?
Güzelliği kadar her şeyiyle mucizevi ve insanı büyüten, geliştiren bir şey annelik. En başta; içinde birşey büyüdüğünü hissetmenin kıyaslanabileceği ne var hayatta? Her şeyini hissettiğin bir şey: dönmesini, tepmesini …O kucağa aldığım ilk andaki sıcaklığın benzeri var mı acaba başka bir yerde? Nefesinin sıcaklığı. Gıdışının tatlılığı. Yanağının yumuşaklığı.
Senin doğumgünün, benim de annelik yıl dönümüm oğlum!
İçimdeki çocukla tekrar buluşmanın yıldönümü. Yetişkin kalıplarından çıkabilip, basit şeylerle, eğlenebilmemin, mutlu olabilmemin…
Başkasını mutlu etmenin güzelliğini keşfetmemin yıldönümü. Birine sürpriz yapmanın heyecanını…
Göz yaşları üzerinde kontrolümü kaybetmemin yıldönümü. Mutluluktan, üzüntüden; seninle ilgili –hatta ilgisiz ama seni etkileyebileceğini düşündüğüm- herhangi bir şeyden etkilenip anında ağlayabilmemin…
Yıllar sonra yine öğrenci olmanın. Bayrak töreninde durmanın ve İstiklal Marşı söylemenin.
Endişe katsayımın artışının…En iyisi olsun diye her şeyin nasıl gözünü çıkarabileceğimi görmenin.
Yemek yapmayı geliştirmemin.
Yiyeceklerin karın doyurmaktan öte; besleyicilik düzeylerini keşfetmemin. Buna göre haftalık yemek planları yapmamın.
Sahip olduğum sabrın üzerine, doğumda nereye yerleştirdiklerini hala bilemediğim sabır çipinin.
Çok maharetli ve yetenekli bir insan olduğumu anlamanın. Aynı anda 10 işi birden yapabileceğimi görmenin.
Sevdiğim, sevmediğim davranışlarımın ve huylarımın yansımasını görmenin bende bıraktığı etkinin.
Hayattaki en önemli takım çalışmasının anne babalık olduğunu anlamamın. Biriyle bu kadar uyumlu ve verimli çalışabileceğimi görmemin.
Kendi anamın kıymetini daha iyi anlamamın.
İnsanın birisinin yerine hasta olmayı isteyebileceğini öğrenmemin. Aynı öksürüğü ciğerlerimde, mide bulantısını midemde nasıl hissedebileceğimin.
Ayrı kalınca “burnunda tütmek” kavramıyla tam da ne anlatılmak istenildiğini kavramamın.
Zaman zaman vicdan azabı ve pişmanlık duygularını hissedip, altında ezilmeden devam edebilmenin.
İğrenme duygusunu yitirmemin. Kusmuk…kaka…doğal şeyler diyebilmemin.
Birisi için o kadar çok eşya taşıyabilmenin.
Sonsuz soru sorabilme ve cevap üretebilme gücümün.
Ne kadar dayanıklı ve aynı anda ne kadar hassas olabileceğimi görmenin.
Çok sevdiğim şeylerden vazgeçebileceğimin…
İlgim olmayan konulara ilgili hale gelişimin: Futbolun f’sinden anlamazken maç seyreder olmamın…futbolcuları ezberlememin…bilgisayarda oyun konusunda uzmanlaşmamın; oyun konsollarında ciddi rakip haline gelebilmemin.
Bu ve daha aklıma gelmeyen birçok şeyin de yıl dönümü bugün. İyi ki anneyim! İyi ki varsın oğlum ve de tabii sensiz olmazdı; iyi ki varsın sevgili eşim!
Bu yazıyı yazarken bir daha farkettim ki o günlük koşturmaca ve sıkıntılar içinde çok da düşünmüyoruz ne güzel bir duygu olduğunu anneliğin. Her anının keyfini çıkarmak ve şükretmek için biraz zorlamak lazım kendimizi.
Her günümüz yeni bir yıl dönümü bizim için…Kıymetini iyi bilelim sevgili anneler babalar…
Figen Küçükkoner Kırca
figen.kirca@lifefocus-tr.com