YURTHABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Antalya’da 'kanser Okulu'nda 2. Ders Bitti

Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Prevantif Onkoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İsmail Çelik, güneş ışığının...

Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Prevantif Onkoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İsmail Çelik, güneş ışığının kanserojen etkisi olduğunu vurgulayarak, “Güneş ısıtırken değil, yakarken kanser yapar. Bronzlaşmak kanser için ciddi bir risktir. Ama solaryumu kimse önemsemiyor. Solaryum kadar hiçbir şeye yaramayan ve kanser yapan tescilli bir kuruluş da yoktur. ABD’de çoğu kapatılmıştır” dedi.

Kanser Okulu eğitim projesi kapsamında 2. ders verildi. Antalya Kültür Merkezi Aspendos Salonu’nda düzenlenen eğitimin ikinci dersinin konusu ‘Çevresel faktörler, yaşam tarzı ve kanserle ilişkisi’ oldu. İkinci derse de büyük ilgi gösterildi. Salon tıklım tıklım dolarken, erkek katılımcıların da olması dikkat çekti.

Medstar Antalya Hastanesi Kanser Merkezi Başkanı Prof. Dr. Mustafa Özdoğan, dersin açılış konuşmasını yaptı. Toplumda farkındalık oluşturma adına bu eğitimlere devam edeceklerini kaydeden Özdoğan, “Besinler doğru yönetilirse karşımızda karışık bir durum yoktur. Kırmızı et makul boyutlarda tüketilebilir. Aslında sihir kolay. Biz Türk toplumu olarak illa bir iksir peşindeyizdir. Ama ortada bir sihir yok, hayatın çok basit kuralları var. Bu kurallara uyalım yeter” açıklamasını yaptı.

Prof. Dr. Mustafa Özdoğan’ın moderatörlüğünü yaptığı ikinci derste ilk konuşmayı Hacettepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Toksikoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Esat Karakaya yaptı. Karakaya, gazetelerde su ve ekmeğin kanser yaptığı şeklindeki asılsız haberleri eleştirdi. Endüstriyel kimyasal maddelerin fazla alındığında zararları olabileceğini ifade eden Prof. Dr. Karakaya, “Bazıları kimyasal maddeler kanser yapar mı, yapar. Günümüzde kimyasal madde kullanımı artıyor. Ama hayatımızdaki yerlerini de düşünmemiz gerekiyor. Fayda zarar ilişkisinin iyi tartılması gerekir. Kimyasal madde piyasaya çıktığı zaman insan sağlığına zararlı mıdır, bunun araştırılması gerekiyor. Bizde güvenilir sağlık ve gıda otoritesi yok. Yapılan temelsiz bir açıklamayı, 'o öyle değildir, doğrusu böyledir' diyecek bir kurum yok. Toplumdaki kaosun ana nedeni budur” diye konuştu.

"ALINAN MİKTAR VE SÜRE ÖNEMLİDİR"

Kimyasalların kanser yaptığının 250 yıldır bilindiğini hatırlatan Karakaya, kimyasalların tarihsel süreci ile ilgili bilgiler aktardı. Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansı'nın bugüne kadar çoğu kimyasal 950 etkeni incelediğini belirten Prof. Dr. Karakaya, " Kimyasal madde, alınan miktar ve maruz kalınan süreye bağlı olarak etkili olur. Önemli olan bu maddelerin yönetimidir. Ajansın verilerine göre, insanlara çevresel olarak direkt kanserojen etkisi egzoz gazı (dizel). İnsanlara olası kanserojen etkileri olarak ise gece vardiyası çalışma, kuaförler, insektisit böcek ilaçları. İnsanlara muhtemelen kanserojen etkisi yapanlar ise cep telefonu, egzoz gazı (benzin) ve benzeri. Kanserojen etki, maruz kalınan doza ve süreye bağlıdır. Tarım ilacı uygulayıcılar, kozmetikler için kuaför salonlarında çalışanlar risk grubunda yer alır. Kimyasal maddeye bugün maruz kalırsanız, hemen kanser olmuyorsunuz. Uzun süre maruz kalınılmamalıdır” ifadelerini kullandı.

İçme suyunun yaklaşık 150 kimyasal madde ve kimyasal grup ile regüle edildiğini ifade eden Prof. Dr. Karakaya, bu maddelerin belli limitlerin altında olması nedeniyle suyun kanser yapmayacağını kaydetti.

"ŞEHİR EFSANELERİNE İNANMAYIN"

Kanserde çevresel faktörlerin yüzde 80 ile 90, yaşın ise yüzde 10-20 arasında rol oynadığına dikkat çeken Prof. Dr. Karakaya, “Avusturalya’da fazla güneş nedeniyle deri kanseri, ABD’de kırmızı et tüketimine bağlı olarak kolon kanseri, Japonya’da meme kanseri, Çin'de de Hepatit B ve C enfeksiyonlarının fazla olması nedeniyle akciğer kanseri görülmektedir. Önemli olan, bilimsel ve akılcı yaklaşmaktır. Şehir efsaneleri ile olaya yaklaşmamak gerekir. Gelişmiş ülkelerde bu yapılıyor ama bizde maalesef bir kavram kargaşası var” dedi.

"72 SAAT GİTMEZ"

Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Prevantif Onkoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İsmail Çelik ise, sigaranın sonunun korku filmi gibi olduğunu hatırlatarak, normal içiciler kadar pasif içicilerin de tehlike altında olduğunu dile getirdi. Sigara içilen ortamda, içmeyen kişinin içen kişiden daha fazla etkilendiğini ifade eden Prof. Dr. İsmail Çelik, “Sigara içen bir kişi en az 72 saat sonra bu etkiden kurtulabilir. Balkonda sigara içip, ardından içeri geçip hemen çocuğu öpmek ona yapılabilecek en büyük yanlıştır. Sigara içip çocuğu öpmeye hakkınız yok. 72 saat bir sigaranın etkisi orada kalır. Taksiciler, arabada sigara içemez. Minibüsçüler, otobüs şoförleri içemez. Koku gider ama maddeler araçta kalır. O nedenle öğrencilerin okul servislerinde sigara içirtmeyelim. Bunları bilelim ve yayalım. Sigara içenler akciğer kanserinden ölmez. Ama kalp krizinden ölebilir. Sigara içmenin bahanesi yok. Tıbbi destek alın. Bugün bir karar alın, en özel günlerinden birinizde karar verin ve sigarayı bırakın” diye konuştu.

"SOLARYUMA DİKKAT"

Güneş ışığının kanserojen etkisi olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Çelik, ”Güneş ısıtırken değil, yakarken kanser yapar. Bronzlaşmak kanser için ciddi bir risktir. Hele öğle arasında güneşlenmek büyük tehlikedir. Kullanılan kremlerin bile zaman zaman faydası olmaz. Solaryumu kimse önemsemiyor. Solaryum kadar hiçbir şeye yaramayan, kanser yapan tescilli bir kuruluş da yoktur. ABD’de çoğu kapatıldı. Solaryum tehlikeli iken, güneşi azımsamayalım. D vitamini için güneş ışığı bile yeterlidir. Kanser şarlatanlarına dikkat edin. Bunların içinde medyatik olanlar var, mistik olanlar var. Eğer birinin isminde değişik şekilli ön adlar varsa bu işte bir sıkıntıdır. Bu kişilerin söylediklerine itibar etmeyin” dedi.

"MİDE VE KOLON KANSERİ ARTIYOR"

Ankara Üniversitesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Demirkazık, yapılan uygun egzersizlerin kanserden koruduğunu belirterek, doğru beslenmenin çocukları gelecekte kanserden koruduğunun altını çizdi. Şekerin kanserle doğrudan bir bağlantısı olmadığını aktaran Prof. Dr. Demirkazık, " Obezite ile kanserin ilişkisi ise kesindir. Akciğer kanserinin nedenlerinden birisi sigara, diğeri obezitedir. Yalnız ülkemizde mide ve kolon kanseri riski her yıl artmaktadır " ifadelerine yer verdi.

SAĞLIK DİYETİ

Prof. Dr. Demirkazık, sağlıklı beslenmek için ise, tahıl, sebze meyve, zeytin yağı, balık ve Akdeniz diyetinin yanı sıra aşırı kilodan kaçınılması önerisinde bulundu. Demirkazık, bunun dışındaki şeylerle insanların kendisini yormasına gerek olmadığını söyledi.

"GDO'LU ÜRÜNLER KANSER YAPMAZ"

Konuşmaların ardından sorulara geçildi. "GDO’lu ürünler kanser yapar mı" sorusuna Prof. Dr. Ali Esat Karakaya, “GDO'lu ürünler, gıda ve sağlık konusunda son yıllarda üzerinde en çok tartışılan konudur. Dünyada 29 ülke GDO’lu ürün ekiyor. Eğer bir hata olsaydı, bu ülkeler GDO'lu ürün ekmezdi. Dünyadaki pamuğun yüzde 82'si, soyanın yüzde 75' i, mısırın yüzde 32'si GDO'ludur. Biz ülkemizde soyayı yem olarak kullanıyoruz. Hayvan beslemek için soyaya ihtiyacımız var. Soyasız bir beslenme olmaz. Türkiye’de GDO’lu ürün ekimi yasak. Ama bazı ürünlerin etiketlemek şartıyla kullanımı serbest. Toplum bunların zararına inandığı için kullanmıyor. Genetiği değiştirilmiş organizmalar konusunda basında yer alan haberlerin hepsi olumsuzdur. Yapılan araştırmada ülkemizde nüfusun yüzde 81.5 GDO’nun tehlikeli olduğunu düşünüyor. Ama GDO'lu ürünler kanser yapmaz. Kanser yapmış olsa ABD, Kanada bu ürünlerin ekimine izin vermezdi” diye cevap verdi.

"BİTKİSEL DETERJAN TİCARİ OYUNDUR"

Bitkisel deterjanın inandırıcı olmadığını söyleyen Prof. Dr. Ali Esat Karakaya, “Bitkisel deterjan yoktur. Bu ticari bir oyundur. Olsa olsa sabundur. Köpürür ama deterjan değildir” dedi. Paketlenmiş sütlerin kanserojen etkisi olmadığını savunan Prof. Dr. Karakaya, “Önemli olan raf ömrüdür. Paketlenmiş sütün kanser yaptığına dair bilimsel bir beri yok” açıklamasını yaptı.

"İKİSİNİ DE SAVUNAMAYIZ"

"Baz istasyonu kanser yapar mı" sorusu üzerine Prof. Dr. Çelik, “ Baz istasyonu yere yapılmaz, yükseğe yapılır. Apartmanın çatısında, hemen altında kalan aileye zararı yoktur. Yandaki ve aynı hizada bulunan aile psikolojik olarak etkilenebilir. Eğer zararlı diyorsanız, hemen gidip o binanın yöneticisinden ölçüm raporlarını istemelisiniz. Bu en doğal hakkınızdır. Baz istasyonu bir tane ama herkeste cep telefonu var. Baz ile uğraşacağınıza cep telefonuna bakın. Kulaklıkla konuşun, uzun süre konuşmayın, gece yarısı kapatın. Ben ikisini de savunmuyorum. Mikrodalga fırın ise zaten oldukça korunaklı bir istemin içinde çalışıyor. Kanserojen etkisi yoktur” dedi.

Konuşmaların ardından katılımcılara çiçek takdim edildi.

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

En Çok Aranan Haberler