YEŞİM SERT KARAASLAN - Vücudun enfeksiyona verdiği savaşın kontrolsüz hale gelmesi sonucu ölümle sonuçlanabilen sepsiste, gereksiz antibiyotik kullanımı sonucu gelişen antibiyotik direncinin tedaviyi şansını ortadan kaldırdığı belirtildi. Hijyen, akılcı antibiyotik kullanımı, aşılama ve hastane enfeksiyonlarına yönelik stratejilerle ölümlerin büyük oranda azaltılabileceği vurgulandı.
Türk Dahili ve Cerrahi Bilimler Yoğun Bakım Derneği Başkanı Doç. Dr. Melda Türkoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, halk arasında kan zehirlenmesi olarak bilinen sepsisin herhangi ağır bir enfeksiyon varlığında vücudun enfeksiyona verdiği savaşın kontrolsüz hale gelerek, kişinin kendi organlarına hasar vermesi ile gerçekleştiğini söyledi.
Sepsisin, tanı konulmadığında ve acil müdahale edilmediğinde organ yetmezliği ile ölüme neden olabildiğini vurgulayan Türkoğlu, "Günümüzde kalın bağırsak ve meme kanserine bağlı ölümlerin toplamından daha fazla hasta sepsis nedeni ile ölmektedir. Kurtulan hastalarda da engellilik, sakatlık gelişebilmektedir. Sepsis tüm dünyada giderek artan bir tehdittir ve özellikle gelişmekte olan ülkelerde sıklığı giderek artmaktadır." bilgisini verdi.
Sepsisin yaş, cinsiyet, sosyo-ekonomik durumdan bağımsız herkeste görülebildiğine dikkati çeken Türkoğlu, özellikle bebek ve ileri yaşlılar, gebeler, ilaç veya hastalıklar nedeniyle bağışıklık sistemi baskılanmış kişilerde görülme riskinin daha fazla olduğuna işaret etti.
Türkoğlu, "Beş yaş altı ölümlerin yüzde 60'ı sepsise bağlıdır ve sepsis anne ölümlerinin de önemli bir nedenidir. Her enfeksiyon hiç şüphesiz sepsise neden olmaz, çoğu birey enfeksiyonu savunma mekanizmaları ile atlatır. Ancak enfeksiyona bağlı ölümler, enfeksiyonun kendisi değil sepsise bağlı gerçekleşir. Zatürree, idrar yolu, menenjit, grip gibi ve her türlü enfeksiyon sepsise neden olabilir." diye konuştu.
Prof. Dr. Türkoğlu, ateş, titreme gibi enfeksiyon bulguları olan hastada gelişen bilinç değişikliği, kendini çok kötü hissetme veya genel durumun bozulması, nefes darlığı, solunum sayısı ve nabız sayısında artma, tansiyon düşüklüğü gibi belirtilerin varlığında en yakın acil servise başvurulması gerektiğini vurguladı.
- Antibiyotik kullanımına dikkat
Hastayı ilk gören hekimlerin ise hastayı değerlendirip en kısa zamanda yoğun bakım ünitesine yatırmasının önem taşıdığını ifade eden Türkoğlu, şunları kaydetti:
"Sepsis acil olarak tedavi edilmesi gereken zamana karşı yarışılan bir durumdur. Tedavisinin saatler ve hatta dakikalar içerisinde gerçekleşmesi gerekir. Sepsis, yoğun bakım uzmanları tarafından izlenip, yönetilmeli.
Tedavide ilk etapta, sepsise yol açan mevcut enfeksiyonun antibiyotik tedavisi ve abse varsa absenin boşaltılması yoluyla hızla kontrol altına alınması önemli. Ancak antibiyotiklerin mutlaka konunun uzmanı hekimler tarafından başlanması gereklidir. Zira gelişi güzel antibiyotik kullanımı antibiyotik direnci gelişimine ve enfeksiyon tedavisinin zorlaşmasına neden olmaktadır. Toplumda antibiyotiklerin yaygın kullanımı, basit enfeksiyonlarda mikroorganizmaların antibiyotik ile tanışıp direnç kazanmasına yol açmaktadır. Bu durumda hekimler sepsise yol açan ciddi enfeksiyonlarda ilgili mikroorganizmaya etkin antibiyotiği bulmakta zorlanmaktadır. Kişide antibiyotik direnci gelişmişse sepsis durumunda tedavi başarısı düşmekte hatta kimi zaman tedavi şansı ortadan kalkmaktadır.
Dünya genelinde yeni antibiyotik moleküllerinin üretimi artık mümkün olmadığı için mevcut antibiyotiklerin akılcı kullanımı şart. Sepsiste enfeksiyon tedavisi ile birlikte organ yetmezliklerinin tedavisi de yoğun bakım ünitelerinde yoğun bakım uzmanları tarafından yönetilmeli."
- "Sepsis ile savaşla her yıl 800 bin ölümün önlenebilmesi mümkün"
Sepsisin alınacak tedbirler ve uygulamalarla büyük oranda önlenebileceğinin altını çizen Türkoğlu, "Enfeksiyonların önlenmesi ve sepsis ile savaşla her yıl 800 bin ölümün önlenebilmesi mümkün." dedi.
Türkoğlu, bunun için genel hijyen kurallarına uyulması, el hijyeni sağlanması, çocukluk ve erişkin aşılama programlarına uyulması gerektiğini belirterek, "Sepsise bağlı ölümlerin en az yüzde 10-15'i aşılama, hijyenik önlemler, erken tanıma ve hızlı tedavi yöntemleri ile önlenebilir. Hastane kaynaklı enfeksiyonları azaltmak için de seferber olunmalı." değerlendirmesinde bulundu.