Mersin Barosu Başkanı Alpay Antmen, dünya nüfusunun yüzde 50’sini oluşturan kadınların, dünya gelirinin ancak yüzde 10’unu aldıklarını, dünyanın tüm mal varlığının ise yüzde 1’ine sahip olduklarını belirterek, “Yoksulluk, eşitsizlik ve sosyal adaletsizlik dünyada kadınları erkeklerden daha çok etkilemektedir” dedi.Mersin Barosu, 8 Mart Dünya Emekçi kadınlar Günü dolayısıyla bir dizi etkinlik gerçekleştirdi. Mersin Adliyesi içindeki baro hizmet katında düzenlenen etkinlikte, Baro Başkanı Antmen ile Mersin Barosu Kadın Hakları Merkezi Başkanı Burcu Düzen Gürler açıklama yaparken, baro odasında da fotoğraf sanatçısı Canan Yaşar’ın kadın emekçilere yönelik ‘Pancardan Pekmez’ adlı fotoğraf sergisinin de açılışı gerçekleştirildi.Etkinlikte yaptığı açıklamada, kadınların dünya üzerinde maruz kaldıkları adaletsizliklere dikkat çeken Baro Başkanı Antmen, tüm kadınların Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü kutlayarak, ezilen, sömürülen, şiddete ve tacize uğrayan kadınların olmadığı bir dünya diledi. Baroların ve özelde Mersin Barosu’nun, kadına, tüm insanlara ve tüm canlılara karşı her türlü sömürü, şiddet ve tacizin karşısında yılmadan mücadele etmeye çalıştığını dile getiren Antmen, bu mücadelelerinin kesintisiz süreceğinin altını çizdi.“KADINLAR YOKSULLUĞA MAHKUM KILINIYOR”Emekçi Kadınlar Günü’nün, Ney York’ta tekstil fabrikasında çalışan kadınların 8 Mart tarihinde başlattıkları direniş sonunda 129 kadının hayatını yitirmesi üzerine işçi kadınlara ithaf edildiğini anımsatan Antmen, kapitalist üretim biçiminin ortaya çıkışıyla beraber sadece Türkiye’de değil, tüm dünya da kadının ‘en ucuz’ ve ‘uysal’ bir işgücü olarak sömürülmesinin de kolay sayıldığını kaydetti. “Yoksulluk, eşitsizlik ve sosyal adaletsizlik dünyada kadınları erkeklerden daha çok etkilemektedir” diyen Antmen, şöyle devam etti: “Halen tüm toplumlarda kadınlar daha az eğitim almakta, okuma yazma öğrenmeleri engellenmekte, yoksulluğa mahkum kılınmakta, aynı işi yaptıkları halde daha az para kazanmaya devam etmektedirler. Görünmeyen ev içi emekleri karşılıksız ve sosyal güvencesiz kalmaktadır. Dünyada özel mülkiyetin sadece yüzde 1’i kadınlara aittir. Pek çok erkek, ailenin finansal kaynaklarını kontrol altında tutmakta, kadının ne kadar para harcayacağına karar vermektedir. Dünya üzerinde çok az kadın kendi kişisel ihtiyaçlarının tamamını karşılayacak kadar para kazanabilmektedir. Kadınlar, dünya nüfusunun yüzde 50’sini, yeryüzündeki toplam işgücünün üçte ikisini oluşturur. Ancak kadınlar, dünya gelirinin yüzde 10’unu almakta ve dünyanın tüm mal varlığının yüzde 1’ine sahip bulunmaktadır. Yeryüzündeki mutlak yoksulluk sınırındaki 1,5 milyar kişinin yüzde 70’ini kadınlar oluşturuyor.”Kadınların, yaşamın bütün alanlarında, çalışma alanında, istihdamda, karar alma mekanizmalarında, politikada nüfus oranında temsil edilmediklerine de işaret eden Antmen, “Öldürülen, yakılan, şiddete maruz kalan kadınlara içimiz yanarken, demokratik haklarını talep eden ve bunun için mücadelelerini sürdüren birçok emekçi kadının da yüreklerimizi kabarttığını, bizlere güven kazandırdığını söylemek isterim. Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi ‘Bir toplum, bir millet erkek ve kadın denilen iki cins insandan meydana gelir. Mümkün müdür ki, bir toplumun yarısı topraklara zincirlerle bağlı kaldıkça, diğer kısmı göklere yükselebilsin’” diye konuştu.“ÖNLEMLER KAĞIT ÜZERİNDE KALMAMALI”Kadın Hakları Merkezi Başkanı Burcu Düzen Gürler de Türkiye Barolar Birliği Kadın Hukuku Komisyonu (TÜBAKKOM) tarafından Türkiye genelinde yapılan ortak basın açıklamasını okudu. 8 Mart’ın eşitsizliğe, ayrımcılığa, sömürüye karşı durmak, emeğine, bedenine, kimliğine sahip çıkmak, tepkisizliği, boyun eğmişliği aşmak, örgütlenmek isteklerini dile getirmek için el ele verdikleri gün olarak anıldığını belirten Gürler, “Bizler ki, Anadolu’da kurtuluş mücadelesi vermiş, ulu önder Atatürk tarafından bir çok dünya kadınından çok daha önce siyasal ve sosyal haklarla taçlandırılmış bir ulusun kadınlarıyız. Ancak, bugün geldiğimiz noktada tüm insanların en doğal hakkı olan yaşam hakkımız için mücadele etmek zorunda bırakılıyoruz. Kadına yönelik her türlü ayrımcılığın önlenmesi için ivedi ve radikal bir takım önlemlerin alınması gerekliliğini yineliyoruz. Ancak, bu önlemlerden kastımız sadece kağıt üzerinde kalan mevzuat değişiklikleri gibi sığ bir beklenti olmayıp, yasalara işlerlik kazandıracak olan toplum eğitimi ve bunun sonucunda da oluşacak toplum bilincidir. Biz, kızlı-erkekli okumayı tahrik sayan, kadın erkek eşitliğini reddeden, kadınların sokağa çıkmasını edepsizlik sayan, dini yanlış yorumlayıp bir de bunu siyasete alet eden, kadını eve kapatan, eğitim ve gelişimini engelleyen zihniyetlerin değişmediği sürece kadına yönelik her türlü ayrımcılığın önüne geçileceğine inanmıyoruz” ifadelerini kullandı.Kadın üzerinden yapılan tartışmalardan ve siyasi rant arayışından artık vazgeçilmesi gerektiğini vurgulayan Gürler, “Artık şiddetin sonuçlarının yanında şiddetin önlenmesi için de yasal tedbirler arttırılmalıdır. Toplumda kadın ve erkek eşitliği temelinde eğitim seferberliği başlatılmalıdır. Karar alma mekanizmalarında kadın temsilci kotası uygulanmak sureti ile kadınlarımızın siyasette ve bürokraside erkeklerle eşit şekilde temsili sağlanmalıdır” şeklinde konuştu.Konuşmaların ardından fotoğraf sanatçısı Canan Yaşar’ın kadın emekçilere yönelik ‘Pancardan Pekmez’ adlı fotoğraf sergisinin açılışı yapılarak, sanatçıya teşekkür plaketi verildi.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz