Adana Organize Sanayi Bölgesi (AOSB)’nde sanayici ve çalışanlarına eğitim desteği sağlamak amacıyla kurulan AOSB Akademi 2018 yılı eğitimlerine "İş Hukuku Uyuşmazlıklarında Zorunlu Arabulucuk” konusuyla devam etti.
AOSB Başkanlığı Seyhan Toplantı Salonu’nda gerçekleştirilen eğitimde Adana Barosu avukatlarından uzman arabulucu Yusuf Özer, İş Mahkemeleri Kanunu’nda yapılan düzenlemeyle 1 Ocak 2018 tarihi itibariyle iş davalarında mahkemeye gitmeden arabulucuya başvurma zorunluluğu getirildiğini hatırlattı.
Çok sayıda sanayici ve çalışanın katıldığı eğitimde Özer, arabuluculuğu “Taraflar arasındaki hukuki uyuşmazlığın mahkemeye başvurmadan veya mahkeme sırasında, tarafsız, bağımsız ve eğitimli bir üçüncü kişi desteğiyle çözülmesidir” diye tanımladı.
Arabuluculuğun ‘zorunlu ve ihtiyari’ diye ikiye ayrıldığını anlatan Özer, yeni yasal düzenlemeyle bir işçi veya işverenin İş Hukuku’ndan kaynaklanan uyuşmazlıklarda dava açmadan önce mutlaka ‘Arabuluculuk Bürosuna’ müracaat etmesi gerektiğini vurguladı.
Özer, bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talebiyle açılan davalarda, arabulucuya başvurmanın “dava şartı” haline getirildiğini kaydetti.
“Arabulucunun davetine mutlaka gidin”
Adana Arabuluculuk Bürosu’nun 5 Ocak Fatih Terim Stadı civarındaki ek adliye binası bünyesinde faaliyet gösterdiğini aktaran Özer, şöyle devam etti:
“Doğrudan dava açıldığında mahkeme tarafların ‘arabulucuya’ gidilmesi için 1 haftalık süre veriyor. İlk toplantıda taraflar anlaşıp anlaşmadıklarına göre bir tutanak düzenleniyor. Taraflardan biri ilk toplantıya gelmediğinde -ilerde dava açıldığında haklı çıksa bile- tüm mahkeme masrafları ve avukatlık ücreti o kişiye yüklenir. Bundan dolayı arabulucudan bir davet geldiğinde mutlaka gidin. İşveren temsilcileri olarak arabulucu ile çözeceğiniz konular ilerde mahkeme yoluyla sonuçlanmasından çok daha ekonomik ve lehinize olacaktır.”
“Arabulucudaki görüşmeler mahkemede delil sayılmıyor”
İşveren açısından arabuluculuğun en büyük faydasının “görüşmelerin gizliliği ve mahremiyeti” hususu olduğunun altını çizen Özer, gizliği ihlal eden taraf için 6 ay hapis cezası öngörüldüğünü söyledi.
Arabulucuya sunulan belgelerin ve yapılan görüşmelerin ilerde açılacak davada “delil” olarak kullanılamadığını açıklayan Özer, “Arabuluculuk süresince konuştuğunuz özel konular açılacak davada delil olamaz. Özellikle çok fazla işçi çalıştıran firmalar açısından arabuluculuk yöntemiyle alınan bir karar diğer kişiler bakımından ‘emsal’ oluşturmuyor. Arabulucuyla çözüm en pratik ve en ekonomik yöntemdir. Mahkemeye herkes hasım olarak gidiyor. Mahkemenin mantığı hak temellidir. Arabuluculuk hak temelli değil; menfaat temelli bir süreçtir. Arabuluculukta tarafların rızası olduğu için tarafların düşmanlığı ortadan kalkıyor; asgari insani ilişkiler devam ediyor. Arabuluculuk ile uyuşmazlıkların çözümü daha hızlı, düşük masraflı, esnek ve stresi azaltıcıdır” diye konuştu.
Arabulucuya gelen bir uyuşmazlığın üç haftada -zorunlu hallerde bu dört haftaya çıkabiliyor- sonuçlandırılması gerektiğini bildiren Özer, şunları söyledi:
“Arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varıldığında artık o konuda taraflar mahkemeye dava açamıyor. İlk toplantıda taraflar anlaşmadığında arabulucuya ücretini devlet karşılıyor. Anlaştıklarında yüzde 6’lık ücreti taraflar ödüyor. Anlaşmaya varılamaması halinde son tutanağın düzenlendiği tarihten itibaren iki hafta içinde iş mahkemesinde dava açılabilir.”
Toplantının sonunda katılımcıların sorularını cevaplayan Özer, Arabuluculuk Daire Başkanlığı’nın verilerine göre bu sistem ile uyuşmazlıklarda yüzde 70 oranında anlaşma sağlandığını sözlerine ekledi.