Aosb’den ‘marka’ Paneli

Adana Hacı Ömer Sabancı Organize Sanayi Bölgesi’nde (AOSB) marka ve markalaşma süreci masaya yatırıldı. ‘Anadolu markaları, marka bilinirliğini nasıl artırır?' sorusuna yanıt aranırken, ‘güçlü bir marka değeri' üzerinde duruldu.

AOSB tarafından düzenlenen; ‘Marka ve Markalaşma Süreci’ konulu söyleşide; ‘Anadolu markaları, marka bilinirliğini nasıl artırır?' sorusuna yanıt arandı. AOSB Seyhan Toplantı Salonu’ndaki etkinliğe yoğun ilgi gösterildi. Oturumda; 2012 yılında Tüm Tüketicileri Koruma Derneği tarafından, ‘Yılın Altın Adamı' olarak seçilen Doret Habib, ‘Anadolu Ligi'nden Devler Ligi'ne Geçiş ve Bir Anadolu Markasının Doğuş Öyküsü' konu başlığında katılımcılara bilgi verirken, Dr. Obengül Ejder de ‘Marka Yaratmak' konusunda sunum yaptı.

“MARKANIN ÖNEMİ GÜN GEÇTİKÇE ARTIYOR”

Oturumun açış konuşmasını yapan AOSB Yönetim Kurulu Başkanı Bekir Sütcü, sanayicilere en iyi hizmeti sunabilmenin çaba ve gayreti içinde olduklarını ifade ederek, “AOSB çatısı altındaki işletmelerimizin güçlü bir markaya sahip olmaları noktasında böylesi bir paneli gerçekleştirmek istedik. Çünkü globalleşen dünyada firmalar açısından markanın önemi gün geçtikçe artıyor. Bu nedenle uzun vadede güçlü bir markaya sahip olmak bir firmanın en önemli yatırımların başında geliyor” dedi.

“ÜRÜNLER FABRİKADA MARKA ZİHİNLERDE OLUŞUR”

Tüketicilerin bilinçlendiği, beklentilerinin arttığı ve önüne sunulan her şeyi beğenmediği bir sürecin yaşandığı yorumunda bulunan Dr. Obengül Ejder ise, “Bu çağda ilerleyebilmek için; rakiplerinizden bir adım önde olmak yani markalaşmak gerekiyor. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki, alışveriş yaparken insanların yüzde 45’i aldığı ürünün önce markasına dikkat ediyor. Güçlü bir marka; yüksek pazar payı, yüksek satış ve kar, rekabet üstünlüğü demek. Ürünler fabrikada markalar ise zihinlerde oluşur” ifadesini kullandı.

“HEDEF VE VİZYON NET BİR ŞEKİLDE ORTAYA KONULMALI”

Pazarlama ve İletişim Danışmanı Doret Habib de, kendine has değerleri olan, yerelde bilinen, kendi lokalinde güçlü olan markaların, kendilerini ifade etmedikleri sürece ilerlemelerinin de söz konusu olamayacağının altını çizdi. Bu şirketlerin aşama kaydetmek için kendi hedef ve vizyonunu net bir şekilde ortaya koyup, bu alanda kendini geliştirmesi gerektiğini belirten Habib, aksi takdirde bir ilerleme kaydedilmesinin mümkün olamayacağının altını çizdi.

“HER ŞİRKETİN BİR YÜZÜ OLMASI GEREK”

Danışmanlığını yapmış olduğu Sunar Grup’un son 5 yıllık süreçteki gelişimini de anlatan Habib, her şirketin bir yüzü olması gerektiğini ifade ederek, bunun da marka değerinin pekiştirilmesinde önemli bir misyon üstlendiğini dile getirdi. Bir şirketi şirket yapan unsurların da; insan kaynakları, ihracatı ve sosyal sorumlulukları olduğuna işaret eden Habip, şirketlerin sosyal sorumluluk projeleri geliştirip, bu alanda aktif bir rol almasının önemli olduğunu kaydetti.

“FARKLI OLMAK VE FARKLI DÜŞÜNMEK GEREK”

Doret Habip, konuşmasını da şöyle sürdürdü;

“Farklı olmak, farklı düşünmek gerekiyor. Yani standart düşünce ve standart satış teknikleri ile bir şirket farklılaşamaz. Onun kendi özgünlüklerini bulmak lazım. Burada üzerinde durulması gereken konu; şirketin yüzü ve özgünlüğüdür. Kendi özgünlüğünü yok etmeden hareket etmek çok önemli. Firmaların kendi geleceğini oluşturmak için özünü bulması gerekiyor. Hiç kimseye benzemek değil, kendinize benzemelisiniz. Farklılıklarını bulup, bunu işlemelisiniz.”

“DOĞRU İLETİŞİM KURUP KENDİNİZİ DOĞRU ANLATMALISINIZ”

Sunar Grup Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Müdürü Hüseyin Çomu da, ‘iletişim’ konusuna dikkat çekti. Çomu, “Doğru iletişim kurup, kendinizi doğru anlatıp, doğru kanalları kullanmak zorundasınız. Bir malı üretip, onu satmakla iş bitmiyor. Ürettiğiniz malı satarken onu pazarlayabilmek önemli. Bu nedenle de satış ile pazarlamayı birbirinden ayırmak gerekiyor. Marka yatırım yapılması bir şirketin olmazsa olmazıdır. Belirlenen hedefe ulaşmak ve ileriye doğru adım atabilmek için markalaşmak şart” diye konuştu.