Avrupa Parlamentosu Genel Kurulu, Hollandalı parlamenter Ria Oomen-Ruijten tarafından kaleme alınan Türkiye raporunu kabul etti. Oylamadan 528 "Evet", 52 "Hayır" oyu çıktı.
Avrupa Parlamentosu genel kurulu, Hollandalı parlamenter Ria Oomen-Ruijten tarafından kaleme alınan Türkiye raporunu tartıştı, Türkiye'ye "reformları hızlandırın" çağrısı yaptı. Rapor, bugün genel kurulda onaylandı.
Raporda, en çok öne çıkan noktanın reformların yavaşlamasından duyulan endişe olduğu belirtildi.
Anayasa uzlaşması için siyasi parti liderlerine çağrı yapılan raporda, Ergenekon davasının başlamasından da memnuniyet duyulduğu ifade edildi ve yetkililerin soruşturması gerektiğine dikkat çekildi.
Raporda, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Ermenistan ziyaretinin de memnunlukla karşılandığı ifade edildi, Ermeni tezlerine ise yer verilmedi.
Rapor da vurgulanan bir diğer nokta da Türk askerinin Kıbrıs'tan çekilmesi gerektiği oldu.
Deniz Feneri davasına da yer verilen raporda ayrıca, "DTP- PPK ile arasına mesafe koymalı" denildi.
Tartışmalar...
Raporun tartışılması sırasında söz alan parlamenterlerin önemli bir kısmı, tam üyelik müzakerelerini hızlanması için Türkiye'ye reformların hızlandırılması çağrısı yaptı.
İfade özgürlüğü, basın özgürlüğünün geliştirilmesi ve kötü muamelenin tamamen giderilmesi konusunda adımlar atılmasını isteyen parlamenter, Kürtçe televizyon kanalının açılması, Ermenistan ile ilişkilerin geliştirilmesinden övgüyle bahsettiler.
Türkiye'nin stratejik önemi ve enerji hatları üzerinde transit ülke konumunda olduğunu belirten parlamenterler, Türkiye'den geçecek Nabucco projesinin AB için de hayati önem taşıdığını vurguladılar.
Tartışma sırasında söz alan Türkiye aleyhtarı küçük azınlıkta bir grup parlamenter ise coğrafi açıdan Avrupalı olmadığı, Müslüman olduğu ve AB ekonomisine büyük yük getireceği gerekçesiyle Türkiye'nin AB üyesi olamayacağına dair konuşmalar yaptılar.
Raporun içeriği
Genel kurulda oylanacak raporda, Türkiye'nin AB reformlarında son 3 yıldır devam eden yavaşlamadan endişe duyulduğu belirtilerek, Türk hükümetinden "2005 yılında taahhüt ettiği reform sürecine devam konusunda siyasi iradesini ispatlaması" isteniyor.
Türk toplumunda ve önde gelen siyasi partiler arasında süren kutuplaşmanın 2008 yılında daha da derinleştiği savunulan raporda, bunun siyasi kurumların işleyişini ve reform sürecinde ilerlemeyi olumsuz etkilediği kaydediliyor.
Siyasi parti liderlerine "ciddi şekilde diyalog aramaları ve uzlaşma ruhu içinde Türkiye'nin modernleşmesi gündemi üzerinde uzlaşmaları" çağrısı yapılan taslak raporda, reformların "hukukun üstünlüğüne dayalı, insan haklarına ve temel özgürlüklere bağlı, istikrarlı, demokratik, çoğulcu ve müreffeh bir toplum" hedefine yönelik olması gereği vurgulanıyor.
Taslak raporda, "Daha önceki kapsamlı Anayasa reformu çabalarının başörtüsü tartışmasıyla son bulmasından ve toplumun daha fazla kutuplaşmasına yol açmasından üzüntü duyuyoruz. Temel özgürlükler ve insan haklarının korunmasını merkeze alacak yeni ve sivil anayasa çalışmalarına yeniden başlaması için hükümete çağrı yapıyoruz" deniliyor.
Anayasa çalışmaları
Yeni anayasa çalışmalarına "etnik ve dini azınlıklar dahil sivil toplumun ve siyasi partilerin de katkı yapması" talep edilen taslak belgede, AK Parti ve DTP hakkında açılan kapatma davalarıyla ilgili şu ifadeye yer veriliyor:
"2008 yılında TBMM'deki iki partinin kapatılması istemiyle açılan davalardan endişe ediyoruz. Siyasi partiler kanununun öncelikli olarak değiştirilerek Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararları ve Avrupa Konseyi'nin Venedik Komisyonu önerilerine bütünüyle uyumlu hale getirilmesi gerektiğini vurguluyoruz."
Ordu
Belgede, "Ordu üzerinde tam sistematik sivil gözetim sağlanması konusunda ilerleme kaydedilememesinden" ve "TBMM'nin ordu ve savunma politikasını denetlemesinin güçlendirilememesinden" kaygı duyulduğu ifade ediliyor.
Yargı
"Yargı mensuplarının siyasi tartışmalara müdahil olmamasını güvence altına alarak, yargının tarafsızlığını ve mesleki yetkinliğini güçlendirecek sistematik çabalara acil ihtiyaç duyulduğu" vurgulanan belgede, hükümetin yargıda reform çabalarını sürdürmesinin önemine işaret ediliyor.
Ergenekon davası
Taslak raporda, "Ergenekon suç örgütü sanıklarının yargılanmaya başlamasından memnuniyet duyuyoruz. Örgütün devlet kurumlarına sızan uzantılarının bütünüyle ortaya çıkarılması için, yetkilileri soruşturmayı sürdürmeye teşvik ediyoruz. Sanıklara muameleyle ilgili (olumsuz) haberlerden endişe duyuyor, Türk makamlarından sanıklara adil yargılanma hakkı sunmalarını ve hukukun üstünlüğü ilkelerine sıkıca bağlı kalmalarını istiyoruz" deniliyor.
Komisyonda kabul edilen bir değişiklik önergesiyle bu bölümün sonuna, "Hrant Dink'in öldürülmesi gibi çözümlenemeyen davalar değerlendirilirken, Ergenekon'un bu tür olaylarda rolü olduğu tezi daha çok ciddiye alınmalıdır" cümlesi eklendi.
PKK terörü - DTP
Türkiye raporu taslağında DTP'ye ve tüm seçilmiş parti üyelerine, "PKK ve terör eylemleriyle aralarına açıkça mesafe koymaları" çağrısı da yapılıyor.
AP Dış İlişkiler Komitesi üyelerine sunulan taslak belgede, terör örgütü PKK ve diğer terör örgütlerinin Türkiye topraklarındaki terör eylemleri kınanarak, "terörle mücadelesinde Türkiye ile dayanışma içinde olunduğu" tekrarlanıyor.
Terör örgütü PKK'nın "derhal ve ön koşulsuz" silah bırakması istenen raporda, Irak'ın kuzeyindeki bölgesel yönetim dahil Türkiye ile Irak makamları arasında geliştirilen diyalog ve işbirliğinin memnuniyetle karşılandığı belirtiliyor.
Irak makamlarının, Türkiye ile işbirliğini yoğunlaştırarak, topraklarından komşu ülkelere terör saldırısı yapılmamasını güvence altına almaları talep edilen belgede, Türkiye'nin de sınır ötesi askeri operasyonlarında "Irak'ın toprak bütünlüğüne, insan haklarına ve hukukun üstünlüğüne saygı göstermesi ve sivillerin zarar görmemesini garanti altına alması" isteniyor.
Taslak raporda, "DTP ve tüm seçilmiş üyeleri, PKK ve terör eylemleriyle aralarına açıkça mesafe koymalıdır. Tüm siyasi partiler, Türk devletinin istikrarı, refahı ve bütünlüğünü güçlendirecek çözüme katkı yapmalıdır" deniliyor.
Kürt meselesi
Belgede hükümete, "Kürt meselesinin nihai çözümü için öncelikli olarak siyasi inisiyatif göstermesi" çağrısı yapılarak, bu yöndeki girişimin "Kürt kökenli vatandaşlar için ekonomik ve sosyal fırsatlar sunarak devlet ve özel okullarında Kürtçe öğrenmeyi gerçekten mümkün kılacak ve Kürtçe yayına izin verecek şekilde kültürel hakları somut şekilde iyileştirmesinin" beklendiği ifade ediliyor.
Ermenistan ile ilişkiler
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Ermenistan ziyaretinin memnuniyetle karşılandığı kaydedilen raporda, bu girişimin iki ülkenin ilişkilerini normalleştirmesine gerçek katkı sunacağı umudu dile getiriliyor.
1915 olaylarına ilişkin Ermeni tezlerine yer verilmeyen belgede, Türkiye'nin "sınırı yeniden açarak Ermenistan ile ekonomik ve siyasi ilişkileri bütünüyle tesis etmesi" talep ediliyor.
Raporda bu kapsamda Türk ve Ermeni hükümetlerine yapılan çağrıda, "bugüne ve geçmişe saygı göstererek, geçmiş olayların açıklıkla ve samimi olarak tartışılmasına izin vererek, uzlaşma sürecinin başlatılması ve AB Komisyonu'nun bu sürece katkı yapması" isteniyor.
Kıbrıs sorunu
Türkiye'nin Kıbrıs'taki "müzakere atmosferini kolaylaştırmak için askerlerini çekmesi ve her iki lidere kendi ülkelerinin geleceklerini özgürce müzakere izni vermesi" gerektiği görüşü de raporda yer alıyor.
Kabul edilen değişiklik önergeleri
Türkiye taslak raporuna dahil edilen uzlaşma önerisiyle, Türkiye'nin üyelik müzakerelerinde teknik olarak hazır fasılların müzakerelere açılması için üye ülkelere çağrı yapıldı.
Türk hükümetinden "Mart 2009 yerel seçimlerine katılan tüm partilerin seçim komisyonlarında temsil edilmesine izin vermesi" isteminde bulunulan değişiklik önergesi de komitedeki oylamada belgeye girdi.
Kabul edilen bir başka önergeyle, "demokratik, çoğulcu bir toplumda ifade özgürlüğünün, ne sık sık internet sitesi yasaklamakla, ne de eleştirel basına baskı yapmakla ve dava açmakla sağlanabileceği" belirtildi.
TRT-6'nın Kürtçe yayına başlamasından duyulan memnuniyet de uzlaşma önergesiyle taslak rapora dahil edildi.
Türk iş dünyasında sıkça yakınma konusu yapılan AB'nin üçüncü ülkelerle imzaladığı serbest ticaret anlaşmalarına Gümrük Birliği üyesi olmasına karşın Türkiye'nin dahil edilmemesi, verilen uzlaşma önergesiyle rapora girerken, serbest ticaret anlaşmalarıyla ilgili hazırlanan etki raporlarının Türkiye'yi de kapsaması gereği vurgulandı.
Taslak rapora eklenen bir başka değişiklik önergesinde, Türkiye'den öğrenciler, akademisyenler ve iş adamları gibi gruplara AB'nin vize kolaylığı getirmesi çağrısı yapıldı.
Deniz Feneri davası
Bu arada kabul edilen değişiklik önergeleriyle "Türk hükümetinden ve yargı makamlarından, 'yeşil sermaye' olarak adlandırılan şirketlerce ya da 'Deniz Feneri' davasında olduğu gibi yardım kuruluşlarınca dolandırılan AB vatandaşı ya da AB'de oturumu bulunan mağdurları ilgilendiren davalarda, AB üyesi ülkelerle daha fazla işbirliği yapmaları" istendi.
Türkiye raportörü, komisyondaki oylamadan sonra yaptığı açıklamada, "Türkiye'ye karşı adil ve dürüst olduğunu" savunarak, taslak belgenin AP genel kurulunda da kabul edilmesiyle birlikte ilişkilere yeni bir ivme kazandırılacağını umduğunu söylemişti.
"Bu rapor Türkiye'nin aynası olmalıdır" diyen Oomen-Ruijten, "Yargı reformu stratejisi geliştirilmesine karşın, yeni sistematik reformlara ihtiyaç var. Kopenhag kriterleri müzakerelerin merkezidir. (Müzakerelerin hedefi) yeni fasıllar açmak değil, Türkiye'yi çağdaş, demokratik ve refah içinde bir topluma dönüştürmektir" ifadesini kullanmıştı.
Ne dediler?
Avrupa Birliği Komisyonu Başkanı Olli Rehn, Türkiye'de 2008 yılında reformların yavaşladığını, ancak 2009'un başından bu yana hızlanması konusunda Türkiye'den olumlu sinyaller geldiğini söyledi.
Rehn, Kürtçe televizyon kanalının açılması, TBMM'de kadın ve erkek eşitliği konusunda komisyon kurulması ve Eğemem Bağış'ın başmüzakereci olarak atanmasının olumlu adımlar olarak gördüklerini söyledi, basın özgürlüğü ve ifade özgürlüğüyle ilgili gelişmeleri yakından izlediklerini belirtti.
Kıbrıs adasının tekrar birleşmesi için 2009 yılında önemli bir şans yakalandığını belirten Rehn, Türkiye'nin bu sürece vereceği güçlü desteğin önemli olduğunu söyledi.
Türkiye raportörü Hollandalı parlamenter Ria Oomen-Ruijten ise, kaleme aldığı raporun en önemli mesajının, "Türkiye'ye, 'reformları hızlandırın' çağrısı yapmak olduğunu" söyledi.
Raporda Türkiye'yi eleştirirken, adil ve dürüst değerlendirmeler yapmayı hedeflediğini ifade eden Oomen-Ruijten, hukuk devleti ilkesinin tesisi, yargı bağımsızlığı, temel hak ve özgürlüklerin geliştirilmesinin öncelikli konular arasında yer aldığını ifade etti ve Kopenhag siyasi kriterlerinin yerine getirilmesinin Türkiye'nin modernleşmesine büyük katkı sağlayacağını ifade etti.
Türkiye'de reformların yavaşlamasını eleştirmekle birlikte olumlu gelişmelere de raporda yer verildiğini kaydeden raportör, "10 yıl önce bir Kürtçe televizyon kanalının kurulması Türkiye için hayaldi" ifadesini kullandı.
Türkiye raportörü, Ermenistan ile ilişkilerin geliştirilmesini önemli bir gelişme olarak gördüklerini belirterek, sınırın açılarak Ermenistan'ın izolasyonuna son verilmesi gerektiğini söyledi, ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü konusunda da, daha fazla adımlar atılmasını beklediklerini belirtti.
Avrupa Parlamentosu'ndaki Sosyalist Grup Başkanı Martin Schulz, AB'nin Türkiye ile sürdürdüğü tam üyelik müzakerelerini hızlandırmasını istedi. Schulz yaptığı yazılı açıklamada, özellikle enerji faslı olmak üzere daha fazla bölüm başlığının açılması çağrısını yaptı.
"İkili ilişkilerin Türkiye'nin AB üyelik müzakereleri için engel teşkil etmemesi gerektiğini" savunan Schulz, "Türkiye'nin reform sürecine bağlı kalacağına inanıyoruz. Türkiye, Ortadoğu barış sürecinde ve Kafkasya bölgesinde arabulucu olarak çok önemli rol oynuyor. Biz daha fazla bölüm başlığının açılmasını istiyoruz" dedi.
Schulz, bununla birlikte reform sürecinin yavaşlamasının, tam üyelik müzakerelerini de olumsuz etkileyeceği uyarısında bulundu.
Avrupa Birliği dönem başkanı Çek Cumhuriyeti Başbakan Yardımcısı Alexandr Vondra, Türkiye ile sürdürülen tam üyelik müzakerelerinde, enerji başlığını açılmasına öncelik vermek istediklerini söyledi.
Vondra, dönem başkanlığı sırasında, sosyal politika, istihdam ve vergilendirme ile ilgili iki başlığın açılmasının planlandığını belirtti. Konuşmasında Türkiye'nin stratejik önemine değinen Vondra, Nabucco projesinin AB için önemli olduğu vurguladı ve "enerji başlığının açılması bizim önceliklerimiz arasında yer alıyor" dedi.
2008 yılında reformlar konusunda Türkiye'den beklentilerin gerçekleşmediğini ifade eden Vondra, "önemli reformlara ihtiyaç var, taahhütlerin eyleme dönüşmesi bekliyoruz" dedi.
Vondra, "ifade özgürlüğünün sağlanması ve kötü muamelenin tamamen engellenmesi gerektiğini belirtti ve dini azınlıkların sorunları konusunda Türkiye'nin daha fazla çaba göstermesini beklediklerini" ifade etti.
Güneydoğu Anadolu'daki gelişmelere de değinen Vondra, "bu bölgenin sosyal, ekonomik ve kültürel kalkınmasına önem verilmesi gerektiğini" söyledi.