Aslına bakılırsa günümüz akıllı telefonlarının pek çoğunda aydınlık sensörü bulunuyor. Bu sensör, ekran ışığını ortamdaki ışığa göre ayarlayarak, insan gözünü rahatsız edici yan etkilerden korumuş oluyor. Fakat bu sistem insan gözünü korumak için tam anlamıyla yeterli bir teknolojiye sahip değil.
Şöyle ki karanlık bir odada telefonu açtığınızda, ilk etapta yüksek bir ışık yoğunluğuyla karşılaşıyorsunuz. Dolayısıyla bu yüksek yoğunluk, kullanıcıların geçici körlük yaşamaları için yeterli. Bir süre sonra ise telefon kendisini ortam ışığına göre ayarlıyor ve dengeyi sağlıyor. Fakat insan gözü ilk anda aldığı yoğun ışık ile şok etkisine girmiş oluyor.
İşte Apple tarafından alınan yeni patent bu tarz olumsuzlukların önüne geçiyor. Kendisini ortama göre ayarlayan sensor, karanlık bir odada telefon açıldığında da düşük ışık düzeyinde işlem görüyor. Yani göz üzerinde parlaklık kökenli herhangi bir şok etkisinin de önüne geçilmiş oluyor.
Bu teknolojinin, pil tasarrufu açısından da önemli bir çalışma olduğu belirtilmekte. Zira gece uyurken gelen bildirim, mesaj ve aramalarda da telefonun ışığı düşük şiddette olacağı için pil süresi de hatırı sayılır seviyede artacaktır.