Akıllı telefon pazarının en güçlü isimlerinden biri olan Apple, kurulduğu ilk günden bu yana katı bir fiyat politikası güdüyor. Elma logosu taşıyan tüm ürünlerin, aynı segmentteki ürünlerden daha pahalı olmasına artık tüm dünya alışmış durumda.
Bugün elektronik ürünler satan bir mağazaya girdiğinizde, basit bir kısasla bile Apple ürünlerinin, diğer üreticilerin ürünlerine oranla çok daha pahalı olduğunu görebilirsiniz. Az önce de belirttiğimiz üzere, bu yeni olan birşey değil. Geçmişe baktığımızda da durumun aynı olduğunu görebiliriz.
Fakat son zamanlarda Apple bu fiyat olayını iyiden iyiye abartmış durumda. Bunu sadece Türkiye için söylemiyoruz. Cupertino merkezli şirketin anavatanına yani ABD’de baktığımızda da Apple’a büyük bir tepkinin olduğu rahatlıkla görülebilir.
Anlamsız zamlar tüketiciyi çileden çıkarttı
Genel itibariyle ABD’li üreticiler, ürün zamlarını enflasyon oranına göre gerçekleştirirler. Doğal olarak halkın gelirleri de en az bu düzeyde iyileştirildiği için, enflasyon oranına göre yapılan zamlar öyle büyük tepkilere neden olmuyor.
Fakat Apple son 1 – 2 senedir, enflasyon oranlarının çok üzerinde, anlamsız zamlar yapmaya başladı. Bunu görmek için çok gerilere gitmeye gerek yok. Kısa süre önce duyurulan yeni MacBook Air, ABD’de bir önceki nesle oranla yüzde 25 daha yüksek etiketle satışa sunuldu. Bu durum ister istemez tüketicilerin tepkisine neden oldu.
Çünkü MacBook Air, Apple’ın en uygun fiyatlı taşınabilir bilgisayarıydı. Bu durum ülkemiz için de aynı. Apple Store’dan bir MacBook ya da MacBook Pro almak için ufak bir servet harcamanız gerekiyor. Bu modellere bakarak MacBook Air’in daha uygun bir etikete sahip olduğu söylenebilirdi. Fakat artık MacBook Air de üst perdeden bir etiketle satışa sunuldu.
Kar marjı fazla abartılıyor
Cupertino merkezli şirket kısa süre önce 1 trilyon dolar değere ulaşan ilk şirket olmayı başarmıştı. Fakat bu anlamsız katı fiyat politikası, Apple’ın kısa süre içerisinde 200 milyar dolar değer kaybetmesine neden oldu.
Malum Apple küresel bir şirket olmak istiyor. Fakat uyguladığı fiyat politikası buna pek uygun değil. Türkiye gibi bir ülkede yeni bir iPhone modeli için kalkıp da 14.000 TL istersen, öyle büyük bir pazar payına ulaşmayı beklemeyeceksin.
Bu durum sadece Türkiye için geçerli değil. Genel olarak bakıldığı zaman yeni iPhone modelleri dünyanın pek çok bölgesinde öyle muazzam satışlara ulaşmış değil. Muhtemelen ulaşamazda. Satış bazlı yaşanan bu durgunluk, Apple’ın hisselerini de etkiledi.
Cupertino merkezli şirket geçtiğimiz ay Microsoft’un gerisine düşerek en değerli şirket unvanını yitirmiş oldu.
Apple için sonun başlangıcı mı?
Tim Cook ve ekibinin önünde 2 farklı yol bulunuyor. Ya aynı şekilde devam edip, günden güne eriyecek, ya da kendisine çeki düzen verip bu saçma, anlamsız katı fiyat politikasından vazgeçecek.
Eğer Cupertino merkezli şirket katı fiyat politikasında ısrarcı olmaya devam ederse, muhtemelen Türkiye ve benzeri ülkelerde dibe vuracaktır. Bunun sonucunda Apple’ın pek çok ülkeden çekilme kararı alması da sürpriz olmaz.
Peki bunun bir çaresi yok mu? Elbette var. Ülkelere özel bölge kilitli cihazlar satmak. Yani Türkiye’de satılan bir iPhone, ülkemizdeki GSM operatörleri dışında hiç bir operatörü desteklemeyecek. Böylece dışarıdan gelen insanlar Türkiye’den ucuz iPhone alıp başka pazarlarda satamayacaklar. Tabi Tim Cook ve ekibi böyle bir şeye yanaşır mı işte orası önemli bir soru işareti.