BAĞDAT (İHA) - ABD Başkanı George W. Bush'un Irak lideri Saddam Hüseyin'i devirmek için Irak'a müdahale planları daha yüksek sesle dile getirilirken; sadece Avrupa'da değil, Washington'da da bu plana direnişler artıyor. Arap ülkeleri Irak'ın işgal planlarına karşı bir direnç duvarı oluşturdu.
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Suud el Faysal'ın İran'a yaptığı kısa ziyarette İran Dışişleri Bakanı Kemal Harazi ile vardığı karar; "Irak dahil herhangi bir Müslüman ülkeye saldırı kabul edilemez" oldu. İlişkilerini ancak son yıllarda düzeltebilen iki ülke, İran ve Suudi Arabistan, Bush'un Irak'a saldırı planlarına karşı birleşti. 'Müslüman kardeşlik' duygularının ön plana çıkmasında, Amerika'nın İsrail - Filistin anlaşmazlığında uyguladığı başarısız politikalar da önemli rol oynadı. Amerika'nın Irak konusunda da başarılı olamayacağı tezi daha çok kabul görür oldu.
Ancak yıllardır birbirlerine karşı soğuk davranan bu iki ülkenin yakınlaşmasında farklı duygu ve yaklaşımlar da sözkonusu. Ortadoğu sorununa çözüm bulma konusunda ilerleme kaydedilememesine kızan Suudiler, yine de Amerika'nın yakın müttefiki konumunda.
İran'da ise Amerika'yla ilişkiler konusu, reform yanlıları ile muhafazakarlar arasındaki kavgada yine önemli bir rol oynuyor. Reformcular Washington ile tansiyonu kademeli olarak düşürmek isterken, muhafazakarlar 'düşman
Amerika' anlayışından vazgeçmiyor.
REFORM YANLILARI GÖRÜŞ AYRILIĞINDAN KAÇINIYOR Bush'un Şubat ayında İran'ı 'şer ekseni'ne dahil etmesiyle, muhafazakarlar hemen her gün olası bir Amerikan saldırısına karşı ülkeyi savunmaya hazır oldukları söylemiyle puan kazanmaya çalışıyor. İşleri zorlaşan reform yanlıları ise böyle hassas bir durumda muhafazakarlarla büyük görüş ayrılığından kaçınıyor.
Bu noktada aslında İran'ı Irak'la ittifaka bağlayan fazla birşey yok. İki ülke arasında yıllar süren savaş unutulmadı. İki taraftan şehit düşenlerin cesetlerinin, savaş esirlerinin değiş-tokuşu hala sürüyor. İran'ın sürgündeki muhalefeti Mücahitler, Irak topraklarından İran hedeflerine saldırılar düzenliyor. İran da sürgündeki Iraklı muhalif grupları topraklarında barındırıyor. İran'ı, Irak'a yönelik saldırı planlarında asıl endişelendiren, Saddam Hüseyin'e karşı bir harekatın başarılı olması durumunda sıranın kendisine gelmesi olasılığı.
Amerika'nın Afganistan'daki nüfuzunu arttırmasının, Pakistan ve Orta Asya cumhuriyetlerinin Amerika'nın teröre karşı savaşına müttefik olarak katılmalarının ardından Amerika'nın nüfuzunun Irak'a da yayılması İran'ın dört bir yandan çevrelenmesi anlamına gelecektir.
'DÜŞMAN AMERİKA' KİTLELERİ
Suudiler ve diğer Arap devletleri daha yakın geçmişte bizzat Irak'ın saldırısına maruz kalmış Kuveyt'ten daha ılımlı Umman, Ürdün ve Mısır'a, hatta Fas'a kadar hepsinin Amerika'nın saldırı planlarına karşı çıkmak için kendilerine göre geçerli nedenleri var. Düşünce özgürlüğünün, muhalefetin fazla gelişmiş olmadığı bu ülkelerde 'düşman Amerika' kitleleri, Amerika'nın baş düşmanı ve Müslüman olan Irak'la dayanışmaya yöneltiyor.
Irak'a yönelik bir Amerikan saldırısının Arap ve İslam dünyasında kitleleri harekete geçireceği ve arada radikal muhalif guruplara güç katacağına kesin gözüyle bakılıyor. Bu durum da hiçbir Arap liderin işine gelmeyecektir. Irak'a yönelik bir saldırı sadece Amerika'nın Arap dünyasındaki çıkarlarına zarar vermekle kalmayacak, aynı zamanda bölgedeki ılımlı rejimleri de tehdit edecektir. Afganistan'dan farklı olarak, bölgesel sınırlı bir çatışma, hızla yayılan bir yangın felaketine dönüşebilecektir.