ANKARA (ANKA) - Eğitim-Sen Genel Başkanı Zübeyde Kılıç, YÖK'ün öğretim elemanlarının atanmasına ilişkin çıkardığı yeni yönetmeliğin, üniversitede doktoralarını tamamlayan binlerce araştırma görevlisinin, kadroya geçmek yerine işsiz kalma tehdidiyle karşı karşıya bıraktığını söyledi. Kılıç, konuyla ilgili hukuksal mücadelelerini sürdüreceklerini açıkladı.
Eğitim-Sen Genel Başkanı Zübeyde Kılıç, YÖK'ün 31 Temmuz 2008'de çıkardığı "Öğretim Üyesi Dışındaki Öğretim Elemanı Kadrolarına Naklen veya Açıktan Yapılacak Atamalarda Uygulanacak Merkezi Sınav ile Giriş Sınavlarına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik" ile öğretim elemanı kadrolarına naklen ve açıktan yapılan tüm atamalar için Akademik Personel ve Lisansütü Eğitime Giriş Sınavı (ALES), Kamu Personeli Dil Sınavı (KPDS) veya Üniversitelerarası Kurul Yabancı Dil Sınavı (ÜDS) şartının getirildiğini belirtti. Ayrıca YÖK Yürütme Kurulu'nun 26 Kasım 2008 tarihli kararıyla da 50/d'ye göre istihdam edilenlerin, 33. maddeye göre kadroya geçirilmemesinin istendiğini bildiren Kılıç, "YÖK'ün öğretim elemanlarının atanmasına yönelik yeni yönetmeliği ve kurul kararına göre, üniversitede doktoralarını tamamlayan binlerce araştırma görevlisi, kadroya geçmek yerine işsiz kalma tehdidiyle karşı karşıya bırakılmıştır. Yönetmeliğe göre doktoralarını tamamlayan araştırma görevlilerinin üniversiteyle ilişiği kesilecektir. Yıllarca her türlü zorluğa göğüs gererek çalışmalarını sürdüren araştırma görevlileri işsizlik tehdidiyle karşı karşıya bırakılmıştır" dedi.
-"HUKUK MÜCADELEMİZ SÜRECEK"-
Yükseköğretim Kanunu'na göre üniversitelerde araştırma görevlilerinin 33/a maddesine göre rektör tarafından bu kadrolara üç yıllığına atanması ve, burslu öğrenci statüsüne indirgenerek bir yıllığına atanması şeklinde istihdam edilebildiklerini anımsatan Kılıç, "Bugüne kadar pek çok üniversite 50/d kadrosundaki araştırma görevlilerini doktoraları bittiğinde daha güvenli kadro imkânı sağlanan 33. maddeye geçirerek istihdam ediyorken, yapılan değişiklikle bu tür geçişlerin önü kesilmiştir" dedi. Bu durumun bugüne kadar gerçekleştirilen uygulamalara ve hukuka aykırı olduğu için Eğitim-Sen tarafından dava açıldığını bildiren Kılıç sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bilim özgürlüğünü gerçekleştirecek bir üniversite içirt genç akademisyenlerin iş güvenceli olarak zorunludur. Bu da ancak demokratik ve özerk, bilim özgürlüğünün olduğu, parasız, emekçi sınıflardan gençlere açık bir üniversite mücadelesiyle birleştirildiği ölçüde başarılabilir. Bugün bin bir zorlukla karşı karşıya olan araştırma görevlilerinin, genç akademisyenlerin haklarım savunmanın yolu, öğrencilerle, bilim özgürlüğü için mücadele veren öğretim üyeleriyle birleşerek mücadelenin ortaklaştırılmasından geçmektedir. Mevcut sistem, genç akademisyen kıyımı ve onların karın tokluğuna bile olmayan koşullarda, güvencesi olarak çalıştırılması üzerine kurulmuştur. Eğitim Sen olarak bu çarpık sonuçlara karşı örgütsel ve hukuksal mücadelemiz kararlılıkla sürecektir.