Bal arısının ürünleri olan arı sütü, polen, bal, arı ekmeği, arı zehrinin değişik oran ve bileşimlerle hazırlanarak hastalıkların tedavisinde ilaç olarak kullanılmasına tıp dilinde "apiterapi" adı verildiğini açıklayan Yrd. Doç. Dr. Yücel, "Çin ve bazı Doğu Avrupa ülkelerinde, hastalıkları sadece arı ürünleriyle tedavi eden apiterapi merkezleri bulunmaktadır. Ülkemizde ise henüz arı ürünleri ile tedavi merkezleri bulunmamaktadır" diye konuştu.
Balın, kan şekeri düzeyini yükseltmek için en uygun besin maddesi olduğunu dile getiren Yrd. Doç. Dr. Yücel, şöyle devam etti:
"İçerdiği glukoz ve fruktoz basit şekerler olup, sindirim sırasında parçalanmadan kana karışmakta, dolayısıyla kan şekerini çabuk yükseltmektedir. Bu da balın çok iyi bir enerji kaynağı olarak kullanılabileceğini göstermektedir. Koyu renk ballar, açık renk ballara göre daha fazla mineral madde içermektedir. Dolayısıyla kansızlık sorunu olan kişilerin bu tip balları tüketmesi önerilmektedir. Yapılan araştırmalar, düzenli olarak bu balların tüketilmesinin kandaki hemoglobin düzeyini yükselttiğini ortaya koymaktadır. Balın yapısındaki enzimler nedeniyle mikropları öldürücü özellik taşıdığı saptanmış ve ağız, boğaz ve bronş enfeksiyonları ile mide ülseri tedavisinde iyileştirici etkisi olduğu ortaya çıkmıştır. Bunun yanı sıra balın, yorgunluk giderici özellik taşıdığı, sinirleri teskin edici nitelikte olduğu da belirtilmektedir. Bütün bunlara ek olarak bağışıklık sistemini güçlendirdiği ve nekahat dönemindeki hastaların çabuk toparlanmasına yardımcı olduğu da belirlenmiştir."
ARI SÜTÜ ŞİFA KAYNAĞI
Suda eriyebilme özelliğinde olan arı sütünün yapısında protein, lipid, karbonhidrat, kül, fosfor, sodyum, kalsiyum, magnezyum, polen ve birçok vitaminin bulunduğunu açıklayan Yrd. Doç. Dr. Yücel, şöyle konuştu:
"Arı sütü, birçok ülkede onarıcı ve tedavi edici özelliklerinden dolayı diyet ve kozmetik amaçlar için, ticari bir madde olarak üretilmekte ve kullanılmaktadır. Yapılan araştırmalar arı sütünün, atar damarların iltihabı, karaciğer yağlanması, iltihaplı eklem hastalıkları, yorgunluk, zayıflık ve kuvvetsizlik hallerinde tedavi edici özelliği bulunduğu belirtilmektedir. Arı sütü biyolojik dayanıklılığı arttırıcı, iştah arttırıcı, zindelik kazandırıcı özelliklere sahiptir. Araştırmacılar arı sütünün kandaki kolesterol düzeyini düşürücü ve damar genişletici etkileri olduğunu bildirmektedirler. Arı sütü düzenli kullanıldığında, kanda total yağ ve kolesterol düzeylerini düşürmektedir. Yapılan araştırmalarda, arı sütünün şeker hastalarında kan şekerini düşürdüğü saptanmıştır. Ayrıca arı sütü görme bozukluklarında son derece olumlu sonuçlar vermekte ve görme yeteneğini arttırmaktadır."
Polenin tıpta yaygın kullanım alanı bulduğuna dikkat çeken Yrd. Doç. Dr. Yücel, "Polen, kronik prostat hastalığı tedavisinde olumlu sonuçlar vermektedir. Prostat hücrelerinin büyümesini engellemektedir. Polen ekstreleri ile tedavide hastaların yüzde 92'sinin tedaviye olumlu cevap verdiği saptanmıştır" dedi.
Arı zehrinin ise tıpta romatizma, bel ve adale ağrısı, eklem ve sinir iltihaplarının tedavisinde kullanıldığını açıklayan Yrd. Doç. Dr. Yücel, "Kuvvetli bir antibiyotik olan arı zehrinden apitoksin adı verilen tabletler yapılmaktadır. Arı zehri, atardamarlardaki kan akışının hızını değiştirmekte, kanı sulandırmakta ve pıhtılaşmayı önlemektedir. Bu da kalp hastalığı ve yüksek tansiyon riskini azaltmaktadır" diye konuştu.
Dünyada arı ürünlerine yönelik pek çok tıbbi araştırma olmasına karşın, ülkemizde bu konu ile ilgili tıbbi çalışmaların son derece sınırlı kaldığını kaydeden Yrd. Doç. Dr. Yücel, "Günümüzde giderek doğal ürünlerle beslenme ve yaşamın her alanında doğal ürünlerden daha fazla yararlanma düşüncesi artarken, ülkemizde de arı ürünlerinin üretimi, tüketimi ve tıpta kullanımı konularına daha fazla önem verilmesi gerekmektedir" şeklinde konuştu. İHA