Doktor Mustafa Öner Küçük, "Arı zehrini iki şekilde uygulayabiliyoruz. Birincisi, aldığımız canlı arıya akupunktur bölgesini sokturuyoruz. İkicisi ise daha az tehlikeli bir yöntem olan standardize edilmiş arı zehrini alıp, sulandırarak istediğimiz miktarda cilt altına enjekte ediyoruz" dedi.
Kayseri Şehir Hastanesi'nde bulunan Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Merkezi'nde, sülük, hacamat, hipnoz, akupunktur, ozon ve homeopati tedavileri uygulanıyor. Çok sayıda vatandaşın başvurduğu merkezde, ayrıca arı zehri ile kullanılarak yapılan 'apiterapi' adlı geleneksel tıp tedavi yöntemi de MS ve iltihaplı romatizma hastalarına uygulanıyor. Bu hastaların vücutlarında bulunan akupunktur noktalarına arı iğnesi sokularak veya standardize edilmiş arı zehri sulandırılarak belirlenen miktarda cilt altına enjekte edilerek, bu yöntem gerçekleştiriliyor. Son bir yılda 1 MS ve 14 iltihaplı romatizma hastasının bu tedavi yöntemi ile şifa bulduğu belirtildi.
Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Merkezi Bölüm doktoru Mustafa Öner Küçük, 'Apiterapi' adı verilen arıyla yapılan geleneksel tıp yöntemi tedavisinin insanlık tarihi kadar eski olduğunu söyledi. Küçük "Apiterapide halkımızın çok sık kullandığı bal, polen, propolis ve bizim tedavi merkezimizde kullandığımız arı zehri var. Bunların hepsi apiterapi oluyor. İnsanların ilk evcilleştirdiği hayvanlardan bir tanesi arıdır. Bal arısının bütün ürünlerinden insanlar tarih boyunca faydalanmışlardır. Geçmişte halkımız arı kovanının önünde kollarını, bacaklarını açıp kendilerini arıya sokturarak bunu uyguluyor ve romatizmalarının geçtiğinden bahsediyorlardı. O yıl çok hastalanmadıklarından, daha sağlıklı olduklarından bahsediyorlardı. Eğer arıcılarla konuşursanız, 'biz hastalanmayız' derler. Gerçekten hastalanmazlar. Bir uygulamada günde 10-15 arası arı sokmasına maruz kalırlar. Bu da bağışıklığı güçlendirir" dedi.
Doktor Küçük, 'Apiterapi' yönteminin 2016 yılından bu yana kentte uygulandığını belirterek, şöyle konuştu:
"Arı zehrini iki şekilde uygulayabiliyoruz. Birincisi, aldığımız canlı arıya akupunktur bölgesini sokturuyoruz. İkicisi ise daha az tehlikeli bir yöntem olan standardize edilmiş arı zehrini alıp sulandırarak, istediğimiz miktarda cilt altına enjekte ediyoruz. Bu tedaviyi iltihaplı romatizma ve MS hastalığında uyguluyoruz. Dünyada 10 binin üzerinde başarılı tedavisi olmuş MS hastası var. Bunların belirli noktalarına belirli periyotlarda arı zehri uygulanması ya da canlı arı sokturulmasıyla bağışıklık sistemi güçlendirilerek MS'e karşı bir tedavi yöntemi olarak kullanılmaktadır. Bizim yaklaşık 15 hastamız oldu. Takip ettiğimiz hastalarımızdan birisi MS diğerleri ise iltihaplı romatizma hastalarıdır. Çok hızlı ve iyi sonuçlar elde ettik."
Doktor Küçük, yöntemin hastaya haftada bir uygulandığını ve 10-15 seans arasında değişim gösterdiğini kaydederek, "Bizim ve halkımızın en çok korktuğu konu alerji konusudur. Arıya alerjisi olan bir kişiyi arı soktuktan sonra 3-5 dakika arasında kaybedebiliriz. Bu nedenle büyük bir risk taşıyor. Biz kişiyi arıya sokturmadan önce arı zehrini uygulamadan önce çok az dozda uygulayarak kişinin arıya alerjisini test ediyoruz. Merkezimizde acil müdahale imkânları bulunuyor. Hastaya müdahale etmek için bir dakika gibi bir zamanız var. Tam ekip hazır olduktan sonra tedavi yapıyoruz. Ekibimizi arıya alerjisi olmayan kişilerden kuruyoruz."