Başbakan Yardımcısı Arınç: "Üçüncü dünya ülkelerinden, dördüncü dünya ülkelerinden başkanlık sistemini alıp da bir şekilde monte edecek halimiz yok. Montaj usulü başkanlık sistemi olmaz."
Arınç, Gökçek'le kavgasına ilişkin, "layık olduğu cevabı" verdiğini söyledi.
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, başkanlık sistemi hakkında, "'Meksika'da var, Arjantin'de var, Paraguay'da var, Bolivya'da var, orada var, burada var. Biz bunların hepsinden kendimize göre bir şeyler alalım. Ona göre bir başkanlık sistemi getirelim.' Bu, çok doğru olmaz. Saat gibi çalışacak bir sistem kurmamız lazım. Bunu ne zaman yapabiliriz? Gücümüz olduğu zaman. Gücümüz ne zaman olacak? En azından 367'yi bulduğumuz zaman" dedi. Arınç, en az 330 milletvekili olmadan başkanlık sisteminin tartışılamayacağını vurguladı.
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, BBC Türkçe'nin sorularını yanıtladı.
Çözüm sürecine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Arınç, "Sonuca henüz yakın değiliz" dedi.
PKK'nın kongresini toplayarak artık silah bırakma kararını almasının henüz gerçekleşmediğine işaret eden Arınç, "Nisan'da olması da düşünülüyordu. Mesela 4 Nisan tarihi telaffuz edilmişti, belki bir 15 Nisan tarihi telaffuz edilmişti. Fakat Öcalan'ın gönderdiği mesajda 'Şu gün toplantınızı yapın' şeklinde bir tavsiyede bulunulmadı. Bunun belki bazı sebepleri olabilir ama genel itibariyle baktığımız zaman artık silahtan uzak, şiddetten uzak, örgütün Türkiye dışına çekilmesi, Türkiye'ye yönelik hiçbir eylem yapmaması, "tahkim edilmiş bir ateşkes" onların tabiriyle, Türkiye'ye yönelik hiçbir tehdidin ve suikastın olmaması... Bu, talimat olarak verildi ve talimat karşı tarafça da kabul edildi. Ama temennimiz Nisan ayı içerisinde en azından PKK'nın kongresini toplamak suretiyle artık silah bıraktığını resmen ilan etmesidir" dedi.
Sürecin "kilitlenmediği" mesajını veren Başbakan Yardımcısı Arınç, izleme heyeti konusunda "isimlendirme" aşamasında olduklarını söyledi. Arınç, "Kabul ettikleri takdirde Avni Özgürel gibi bazı isimler ortada konuşulmuştu. Onlar veya bir başkaları ama o 63 kişilik akil insanlar heyetinden olmak üzere bir izleme heyetimiz veya komitemiz olacak. Sayın Cumhurbaşkanımızla Sayın Başbakanımız görüştüler. Yapmak istediğimizi tekrar kendilerine anlattılar. O da bu konudan mutmain (tatmin, emin) oldu" ifadelerini kullandı.
-"YAPARSAK BUNU BİZ YAPACAĞIZ"-
Arınç, başkanlık sistemi hakkında görüşlerini de aktardı. Başbakan Yardımcısı, "Nasıl bir başkanlık öngörüyorsunuz, sizin anladığınız başkanlık, nasıl bir başkanlık?" sorusuna şu yanıtı verdi:
"Türkiye'de başkanlık sistemine kategorik olarak karşı çıkanların pek çoğu başkanlık sisteminin kendi yapısından dolayı değil, Recep Tayyip Erdoğan'ın başkan olma ihtimalinden dolayı karşı çıkıyorlar. Biz ancak yeni bir anayasa yaparak veya Anayasa'da yürütme, yargı ve yasamayı başkanlık sistemine göre uyarlayabilecek bir değişiklik yaparak bu sisteme geçebiliriz. Yani birileri 'Aaa, ne kadar güzel. Tamam hadi bakalım bir çay içelim başkanlık sistemine geçelim' diyecek. Böyle bir şey yok dünyada. Altyapısı olmadan, birbiriyle akort olmadan, birbiriyle check-balance sistemini kurmadan bir başkanlık sistemi olmaz. Yani birileri diyorsa ki 'Meksika'da var, Arjantin'de var, Paraguay'da var, Bolivya'da var, orada var, burada var. Biz bunların hepsinden kendimize göre bir şeyler alalım. Ona göre bir başkanlık sistemi getirelim.' Bu, çok doğru olmaz. Saat gibi çalışacak bir sistem kurmamız lazım. Bunun için de bizim yeni anayasaya ihtiyacımız var. Daha yeni anayasa yokken elimizde bugünden başkanlık sistemini tartışmaya başlarsak, bu tartışma safhasında kalır. Bunu ne zaman yapabiliriz? Gücümüz olduğu zaman. Gücümüz ne zaman olacak? En azından 367'yi bulduğumuz zaman. Çünkü diğer partilerin başkanlık sevdası diye bir şeyi yok. Yaparsak bunu biz yapacağız."
-"329'DA KALIRSAK ANAYASA'DAN BAHSEDEMEYİZ REDDEDİLMİŞ SAYILIR"-
En az 330 milletvekili olmadan başkanlık sisteminin tartışılamayacağının altını çizen Arınç, "Mümkün değil. 367 veya asgari 330'u bulmadıktan sonra artık başkanlık sistemini kimse tartışamaz. Anayasa'da en az 330'la kabul edilirse vatandaşa gitmek zorundayız. 367 ile kabul edilirse o zaman Meclis'te kabul edilmiş sayılır. Ama bizim düşüncemiz şu: Bir Anayasa yapıyorsak buna halkın da katkısını almamız lazım. Dolayısıyla 367 ile de kabul etsek yine de referanduma gitmeliyiz diye düşünüyoruz ama 329'da kalırsak Anayasa'dan bahsedemeyiz. Reddedilmiş sayılır. Yani bugünden her gün başkanlık sistemi demek suretiyle biz başkanlık sistemini getiremeyiz. Alafranga, alaturkadan kastım da şudur: Bu sistem hangi ülkede başarı ile yönetiliyorsa, yürütülüyorsa, sistem çalışıyorsa, bizim onu örnek almamız lazım. Başkanlık sistemi düşünüyorsanız, tam başkanlık sistemini, o zaman Amerika'ya bakacağız. Yok Fransa usulü, 'Senatosuyla Meclisiyle bizim için daha uygun. Orada bir başbakan, bir hükümet sistemi var' derseniz, ona bakacağız. Ama üçüncü dünya ülkelerinden, dördüncü dünya ülkelerinden başkanlık sistemini alıp da bir şekilde monte edecek halimiz yok. Montaj usulü başkanlık sistemi olmaz. Ya hangi ülkelerde varsa aslını alacağız veya biz iyi gördüğümüz bir başkanlık modelini Anayasa'ya koyacağız. Ona da Sayın Başbakanımız, 'Ben kendi elimle başkanlık sisteminin nasıl olması gerektiğini seçim beyannamesine koyacağım' diyor. Onun yazdığı kabulümüzdür. Çünkü o, başkanlık sistemini Türkiye şartlarında nasıl olması gerektiğini örneklerinden almak suretiyle yazacaktır. Biz de onu savunacağız ama savunduğumuz şeyi gerçekleştirmemiz için en az 367 milletvekiline ihtiyacımız var" dedi.
-"LAYIK OLDUĞU BİR CEVAP VERİYORUM"-
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "400 milletvekili" isteğinin hatırlatılması üzerine Arınç, "İnşallah, ne güzel, ama hangi partiye istediği belli değil. Belki CHP için düşünüyordur" karşılığını verdi.
AK Parti'de "büyü bozuldu" görüşlerinin sorulması üzerine Bülent Arınç, şöyle konuştu:
"Büyü bozuldu sözü iddialıdır. Yani eleştiri her zaman yapılabilir. Eleştiriden kimse muaf değildir, yeter ki haklı olsun. Sayın Cumhurbaşkanımızın tabii o heyetle ilgili olumsuz sözlerini duyunca hükümet adına buna bir cevap verilmesi gerekir ki zihinlerde herhangi bir tereddüt oluşmasın. Ben söyledim. Başka arkadaşlarımız söyledi. Bununla büyü bozulmaz. Yani Melih Gökçek'le Bülent Arınç arasında kavga olmuş olsa bile büyü bozulmaz. Çünkü biz kötü işleri içinde saklayan, susan, görmezden gelen insanlar değiliz. Ama birisi bir yanlışlık yaptıysa ben ona bir şekilde cevap veririm. Ha bu cevap fazla olur, ağır olur, orantısız olur, üslubu yanlış olur, çirkin olur, onun bütün sorumluluğu bendedir. Ama söz ağızdan çıkar. Melih Gökçek benim partimin bir belediye başkanı. Hiç haddi olmadığı halde, bu partinin, bu hükümetin başbakan yardımcısına, hükümet sözcüsüne hakaret ediyor ve istifaya davet ediyor. Ben de ona, keşke bir yerde tutabilseydim kendimi, layık olduğu bir cevap veriyorum. Ondan sonra da 'Tamam ben bir daha konuşmayacağım' diye kendisi bir kenara çekiliyor. Bunlardan dolayı büyü bozulmaz. Ha bunun eskiden de yapılması gerekirdi diyenler olabilir. Biz onları o zaman da usulünce kendi aramızda konuşmuşuzdur, söylemişizdir. Ama o şimdi kamuoyuna bunu açıklayınca benim de açık bir şekilde cevap vermem gerekti. Yargı sürecinden hiçbir endişemiz yoktur. Kim ne derse onun da cevabını verecek bir noktadayız."
-"BU MESELELERDEN SONRA İSE GÖRÜŞMEDİK"-
Arınç, "Cumhurbaşkanı ile en son ne zaman baş başa görüştünüz?" sorusuna, "Hükümet olarak birkaç defa şeyde toplandık. Onun dışında ayaküstü de olsa belki bir 10-15 gün evvel filan görüştük" yanıtını verdi. Arınç, bu meselelerden sonra ise görüşmediklerini aktardı. (ANKA)