Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Orta Doğu ve Kuzey Afrika'da geri dönülmeyecek bir demokratikleşme sürecinin başladığını belirtti. Arınç, artık halkların meşru ve demokratik taleplerini baskı yoluyla sindirmenin bir siyasi tercih olmaktan çıktığını söyledi.
İslam Ticaret ve Sanayi Odası (ICCI)’nın 28. Genel Kurulu Çırağan Sarayı’nda başladı. Toplantıya Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu, İslam Ticaret ve Sanayi Odası (ICCI) Başkanı Şeyh Saleh Kamel, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, ve çok sayıda davetli katıldı. Program Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başladı.
Toplantının açılışında konuşan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Uluslararası sistemdeki köklü değişimin günümüzde de devam ettiğini söyledi. Arınç, 1990’lı yılların başında başlayan sancılı değişim sürecinin artçı şoklarının Türkiye’nin yakın komşu olduğu dost ve kardeş Arap ve Müslüman coğrafyasında etkilerini gösterdiğini aktardı. Tarihin doğal akışı içerisinde seyreden bu değişim sürecinin bölgedeki halkların demokratik talepleri doğrultusunda sonuçlanacağına inandığını belirten Arınç, “Gerçekten son 1 yıl içerisinde Kuzey Afrika ve Ortadoğu coğrafyasında meydana gelen gelişmeler ışığında tarihin akışının hızlandığı ve küresel anlamda yeni bir demokrasi heyecanının yayıldığı bir dönemden geçiyoruz.” dedi.
İnsanlık onuruna yakışır bir muamele beklentisiyle başlayan olayların, kısa sürede genişleyerek kapsamlı bir özgürlük, demokrasi ve değişim talebine dönüştüğünü belirten Arınç, “Kurumlarıyla işleyen bir demokrasinin kurulmasının uzun ve meşakkatli bir süreç olduğu hepimizin malumudur. Ancak kesin olan şudur ki bölgede geri döndürülemeyecek bir demokratik uyanış başlamıştır. Artık halkın meşru talepleri karşısında kayıtsız kalmak veya onları baskı yoluyla sindirmek bir siyasi tercih olmaktan çıkmıştır.” diye konuştu.
Süreci yönetecek ve başarıya ulaştıracak olanların bölge halkları ve onların siyasi temsilcileri olduğunu vurgulayan Arınç, sözlerine şöyle devam etti: “Ancak bu sürecin başarıya ulaşmasının sosyal, siyasi ve ekonomik anlamda yapacağı küresel etkiler göz önünde tutulduğunda hepimize önemli sorumluklar düştüğü bir gerçektir. Bu noktada karşı karşıya oldukları hayati güvenlik riskleri ve telafi edilmez insan kayıplarına rağmen demokrasi mücadelesine devam etmekte olan bölgemizdeki Müslüman halklara desteğimizi esirgememiz gerektiğini özellikle vurgulamak istiyorum.”
Türkiye olarak bölge halklarının meşru, demokratik taleplerini desteklediklerini dile getiren Arınç, ilgili ülkelerin liderlerine gerekli adımları atmaları yönünde telkin ve uyarılarda bulunmaya devam ettiklerini bildirdi. Arınç, Türkiye’nin bölge ülkelerine bu zorlu yolculuklarında ekonomik, siyasi ve teknik her türlü desteği ve yardımı sağladığını aktararak, “Burada bizim için geçerli olan değişimin barışçıl ve halkın haklı beklentilerinin karışlanacak şekilde yürümesidir.” ifadesini kullandı.
İslam ülkeleri arasında sermayenin, serbest dolaşıma hizmet edecek mali işbirliği çalışmalarının önemli olduğunu belirten Arınç, İİT üyelerinin bu sürece destek vermesi gerektiğini dile getirdi. Helal gıda pazarının 2010 yılı rakamlarına göre 640 milyar dolara tekabül ettiğini aktaran Arınç, 1,6 milyarlık Müslüman nüfusun yaşadığı İslam dünyasına helal ticaretin yaygınlaştırılmasının önemine işaret etti.
İİT teşkilatı üyesi ülkelerin Gayri Safi Yurtiçi Hasılalarının (GSYH) 2010 rakamlarına göre 8 trilyon dolarla dünya GSYH’larının yüzde 11’ine tekabül ettiğini belirten Arınç, İİT içi ticaretin 540 milyon dolarda kalmasının ticaretin geliştirilmesi bakımından kat edilmesi gereken çok mesafe olduğunu gösterdiğini dile getirdi.
İslam İşbirliği Teşkilatı üyesi 57 ülkenin dünya nüfusun toplamının 4’de 1’ini oluşturduğunu belirten Arınç, şunları söyledi: “57 ülkenin toplam yeryüzündeki kara parçası dünyanın toplam tüm kara parçalarının 3’te 1’idir. Ama gelin görün ki nüfusta ve kara parçası olarak elde edilmiş bu rakamlar ekonomik rakamlardaki büyüklüğü yansıtmaktan çok uzaktır.”
Arınç, dünya toplam ihracat rakamının 16 trilyon dolar seviyesine geldiğini, buna rağmen 57 İslam ülkesinin ise toplam dünya ihracat rakamının ise 1,5 trilyon dolarda kaldığına işaret etti. İslam ülkelerinin kendi içindeki ticaret payının yüzde 14 civarında olduğunu söyleyen Arınç, buna karışlık AB’ni kendi içindeki ticaretinin yüzde 70-75’ler seviyesinde olduğuna dikkat çekti. İİT’nin 2015 yılına kadar grup içindeki ülkeler arasındaki ticaretin payını yüzde 20’ye çıkarmaya çalıştığını dile getirerek, bu noktada özel sektörün anahtar bir paya sahip olduğuna işaret etti.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz