ANKARA (ANKA) - Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, Meclis Soruşturma Komisyonu toplantısından "Yüce Divan" kararı çıkmamasına ilişkin, "Bugünkü karar, sadece 9'a 5 gibi bir sonuçla Yüce Divan'a gönderilmediği şeklinde bir ara karardır. Henüz bunun bir gerekçesi yazılmamıştır" dedi.
Arınç, Bakanlar Kurulu toplantısının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Dört eski bakan hakkında kurulan Meclis Soruşturma Komisyonu toplantısından "Yüce Divan" kararı çıkmamasını değerlendiren Arınç, şöyle konuştu:
"Bugün bir süreç sonuçlandı ama kesin süreç değil. Meclis soruşturması, sadece başbakan ve bakanlar içindir. Görevleri süresince işlediği iddia edilen suçlardan dolayı Meclis'te bir komisyon kurulabilir. Meclis soruşturması bu dönemde en az 10 bakan hakkında istenmiştir. Geçmiş dönemde de en az 30 bakan hakkında soruşturma açılması istenmiştir, bazılarına komisyon kurulmuş, bazıları reddedilmiştir. Komisyonlardan çıkan sonuçların da yarıdan fazlası Yüce Divan'a sevk edilmemesi yönünde olmuştur. Hiçbiri hakkında da bugünkü kadar büyük tartışmalar yaşanmamıştır. Olayın politik yönü olduğunu biliyoruz ve bu vesileyle de AK Parti hükümetlerinin yıpratılmak istendiğini düşünüyoruz; çünkü aksi takdirde Anayasa ve İçtüzük'e baktığımızda, 'Meclis soruşturması' ne demektir, bunu herkesin, ilkokul talebesinin bile anlaması gerekir ama muhalefet vekilleri bunu anlamak istemiyor. Bugünkü karar, sadece 9'a 5 gibi bir sonuçla Yüce Divan'a gönderilmediği şeklinde bir ara karardır. Henüz bunun bir gerekçesi yazılmamıştır. Yani 9 üyenin niçin bu yönde oy kullandığını ancak gerekçeli rapor yazıldıktan sonra görebileceğiz, 5 üyenin de niçin blok halinde 'Bunlar suçludur' dediğinin gerekçelerini muhalefet şerhinde bulacağız. Bunun için niye acele ediyoruz?"
"HALKIMIZ ÜZERİNDE BİR SİNEK ISIRIĞI KADAR ETKİSİ OLMADI"
Bloklaşmanın, AK Partili üyeler değil, CHP ve MHP'li komisyon üyeleri tarafından yapıldığını öne süren Arınç, şunları ifade etti:
"CHP ve MHP'nin Genel Başkanları da Parti Sözcüleri de, bütün komisyon üyeleriyle birlikte, milletvekilleri de bir seneden beri TBMM dahil, her yerde bu olayı hükümetimizi ve bakanları suçlu tutarak, onları 'hırsız' diye yaftalayarak bugünkü oylamaya kadar geldiler. Dolayısıyla kanaatlerini çok önceden ifade ettikleri için bugün kanaatlerinin değişmemiş olduğunu görüyoruz. Aksine, AK Partili başkan ve komisyon üyeleri ise hiçbir yerde kanaatlerini belli etmemişlerdir. Kaldı ki, bu birinci aşamadır. Bundan sonra komisyon raporu yazılacak, milletvekillerine dağıtılacak. Genel Kurul'da her bir bakan için gizli oylama yapılacaktır. Komisyon üyelerini suçlamaya kalkanlar, eminim aynı düşünceyle, Genel Kurul'dan farklı bir karar çıkarsa onu da suçlayacaklardır. Bu suçlamaların arkası kesilmez. Zaten arkası kesilmesin diye siyaset yapıyorlar. Burada yapılacak tek şey, komisyonun kararına saygı duymaktır ve Genel Kurul'un vereceği karara saygı duymaktır. Önyargıyla hareket edenler kaybetmiştir. Bu konu, özellikle kamuoyunun duyarlılığı, insanların bu konuya bakış açısı karşısında iflas etmiş bir görüntüdür. Halkımız bir yıldan bu yana bu konuları muhalefet partilerinden her gün dinlemiştir, başka malzemeleri de yoktur. Özellikle bazı kanallar, bazı gazeteler her gün yolsuzluk haberlerini hükümetimize yamamaya çalışmışlardır ama bunun halkımız üzerinde bir sinek ısırığı kadar etkisi olmamıştır. Komisyonun verdiği bu kararın nihai sonucunu Genel Kurul oylamasıyla hep beraber göreceğiz. Adaletin ortaya çıkması hepimizin dileğidir ama bunu istismar konusu yapan muhalefet partilerini de kınıyorum."