TBMM Başkanı Bülent Arınç, cumhurbaşkanlığı seçimi için oturumun açılması için 184 milletvekilinin bulunmasının yeteceğini, TBMM'nin cumhurbaşkanını büyük bir olgunluk içinde seçeceğini ifade etti.
Arınç, Parlamento'da cumhurbaşkanlığı seçim süreci ile ilgili basın toplantısı düzenledi. TBMM Başkanı Arınç, cumhurbaşkanlığı seçim süreci ile ilgili Anayasa'da gerekli düzenlemelerin bulunduğunu hatırlatarak, "Anayasamız'ın 102. maddesi, cumhurbaşkanı seçim yetkisini ve görevini TBMM'ye vermiştir. Anayasamız'dan aldığımız yetkiyle, bugünden itibaren cumhurbaşkanlığı seçimi hususunda yapılacak tüm çalışmaları tamamlamış bulunuyoruz" ifadelerini kullandı.
Anayasa'nın 101. maddesinde yer aldığı biçimiyle, TBMM üyelerinden, 40 yaşını doldurmuş, üniversite mezunu olan her kişinin cumhurbaşkanı adayı olabileceğini, ayrıca, yine aynı maddede belirtildiği üzere, 110 milletvekilinin imzasıyla 40 yaşını doldurmuş, üniversite mezunu olan her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının da Meclis dışından aday gösterilebileceğini hatırlatan TBMM Başkanı Arınç, Cumhurbaşkanlığı'na aday olacak kişiler ya da aday gösterilen kişilerin başvurularının, 16 Nisan 2007 günü mesai saatinin başlaması ile 25 Nisan 2007 günü saat 00.00'de kadar TBMM Başkanlık Divanı'na ulaştırılması gerektiğinin altını çizdi.
Başvuru işlemlerinin tamamlanması ve Anayasa'ya uygun adayların açıklanmasının ardından seçim turlarının belirlenmesi amacıyla Danışma Kurulu toplantıya çağrılarak, tur tarih ve saatlerinin tespit edileceğini, bu tespitten sonra Başkanlığın, Genel Kurul'da yapılacak seçim turlarını kamuoyuna duyuracağıını kaydeden Arınç, Anayasa'nın 102. maddesine göre aday belirleme sürecinin tamamlanmasından sonra ilk tur seçimlere geçilebileceğini, ilk turda ilan edilen adaylardan herhangi biri 367 karar yeter sayısına ulaşamazsa en az 3 tam gün sonra ikinci tura, bu turda da adaylardan herhangi biri 367 oyu alamazsa tekrar en az 3 tam gün sonra 3. turun yapılacağını, bu kez salt çoğunluk olan 276 oy sayısı aranacağını, 3. turda bu sayıya ulaşılamadığı takdirde bu kez en çok oyu alan iki aday arasında dördüncü tur oylama yapılıp, yine 276 sayısının aranacağını, 4. turda bu sayıya ulaşılamadığı takdirde yine Anayasa'nın 102. maddesi gereği milletvekili seçimlerinin yenilenmek zorunda kalınacağını kaydetti.
Arınç, "Ancak Meclis aritmetiği göz önüne alındığında yeni cumhurbaşkanının 3. turda seçileceği yüksek bir ihtimaldir" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı seçimlerinin tamamlanmasını takiben 16 Mayıs 2007 tarihinde yeni cumhurbaşkanının TBMM Genel Kurulu'nda, Anayasası'nın 103. maddesinde belirtilen yemini edeceğini daha sonra Cumhurbaşkanlığı Köşkü'nde devir teslim yapılacağıın hatırlatan Arınç, "Böylece, Türkiye Cumhuriyeti'nin yeni Cumhurbaşkanı görevine başlamış olacaktır. Anayasamız'da belirtilen süreç bundan ibarettir ve bu konuda başka herhangi bir şart ve gereklilik bulunmamaktadır" ifadelerini kullandı.
"Bu sürecin başarıyla ve sorunsuz bir şekilde tamamlanması için gerekli tüm istişare ve görüşmelerimizi de tamamlamış bulunuyoruz" diyen TBMM Başkanı Arınç, bu süreç hakkında Meclis'te temsil edilen ama grubu bulunmayan partilerin genel başkanlarını da bilgilendirmeyi kararlaştırdıklarını, kendisinin genel başkanları ziyaret edeceğini belirtti.
TBMM'DE CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİ YASAKLARI
Arınç, cumhurbaşkanlığı seçimi süresince, bazı güvenlik tedbirleri alındığını belirttiği açıklamasında, ilk turun başladığı tarihten 16 Mayıs tarihine kadar yasama faaliyeti yapılmayacağını, tur tarihlerine denk gelen günlerde partilerin grup toplantılarının erteleneceğini, cumhurbaşkanlığı seçim turlarının olduğu günlerde ziyaretçi kabul edilmeyeceğini ve iç kulislere giriş olmayacağını, turların yapıldığı günlerde dinleyici localarına giriş için özel davetiye basılacağını, davetiyelerin, Meclis'te temsil edilen siyasi partilere, oranlarına göre dağıtılacağını, davetiyesi olmayan kişiler localara alınmayacağını, yine 16 Nisan-16 Mayıs 2007 tarihleri arasında TBMM kampusü içinde, halka açık panel, seminer, sergi gibi sosyal faaliyetler yapılmayacağını, aynı tarihler arasında ziyaretçi giriş çıkışlarında randevulu sisteme geçilerek, milletvekilleriyle randevusu olmayanlar içeri alınmayacağını, her yıl düzenlenen halk konseri ve halk yürüyüşü bu yıl TBMM Bahçesi'nde yapılmayacağını, Türkiye Öğrenci Meclisi 4. Olağan Toplantısı'nın, bu yıla mahsus olmak üzere Mayıs ayı sonunda gerçekleştirileceğini; her yıl Mayıs ayında başlayan ve Haziran ayında sona eren milletvekillerinin katıldığı TBMM Spor Oyunları'nın, bu yıla mahsus olmak üzere iptal edildiğini açıkladı.
Arınç, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı resmi törenlerinin tamamının 23 Nisan günü hiçbir değişiklik olmadan gerçekleştirileceğinin altını çizdi.
"Bu düzenlemelerimizin tümü cumhurbaşkanlığı seçim sürecinin başarıyla ve sorunsuz bir şekilde tamamlanması için yapılmaktadır. Bu konuda olağanüstü bir durum varmış gibi algılanmasını doğru bulmuyoruz" diyen Arınç, "Nitekim tüm güvenlik birimleriyle yaptığımız görüşmelerde önümüzdeki günlerde herhangi bir sorun öngörülmediği bizzat tarafımıza iletilmiştir. Tüm milletimize buradan gönül rahatlığı ve açıklıkla ifade etmek istiyorum ki yeni cumhurbaşkanımızı huzur içinde ve sorunsuz bir şekilde yüce Meclisimiz seçecektir. Hiçbir kriz, hiçbir sıkıntı yaşanmayacak ve Meclisimiz Türkiye Cumhuriyeti'nin cumhurbaşkanını seçecektir. Bu konuda bir kriz beklentisi içinde olanlar, tartışma ile bu sürecin akamete uğrayacağını düşünenler, asla kötü niyetlerinin gerçekleştiğini göremeyeceklerdir" ifadelerini kullandı.
Her şeyin Anayasa ve içtüzükte belirtilen kurallar içinde, sükunetle hayata geçirileceğini ve Meclis'in görevini baneğini daha sonra Cumhurbaşkanlşarıyla tamamlayacağını kaydeden Arınç, "Bu konuda kimsenin şüphesi olmasın. Meclisimiz, cumhurbaşkanlığı seçiminin, ev sahibi ve tarafıdır. Her türlü hazırlığını tamamlamıştır. Millet iradesi gücünü kullanacak ve yeni cumhurbaşkanımızı seçecektir" ifadelerine yer verdi.
"367 ZORUNLU DEĞİL"
Cumhurbaşkanlığı seçimi konusunda üzerinde en çok durulan konunun ilk tur seçimlerinin yapılacağı günde toplantı yeter sayısının 367 olduğu iddiası olduğunun altını çizen Arınç, şöyle konuştu:
"Toplantı yeter sayısı 184'tür. Sayın Turgut Özal, Sayın Süleyman Demirel ve Sayın Ahmet Necdet Sezer'in seçimlerinde hiçbir zaman 367 sayısı aranmadığı Meclis tutanaklarımızda sabittir. Böyle olması da normaldir, zira Anayasa ve İçtüzük hükmü bunu gerektirir. Nitekim tartışmalı cumhurbaşkanlığı seçimleri de dahil, hiçbir siyasi parti bu seçimlerden herhangi birinin sonucunu Anayasa Mahkemesi'ne götürmeyi düşünmemiştir. Ayrıca bugüne kadar toplantı yeter sayısı konusunda ciddi bir tartışma ve itiraz da olmamıştır. Öte yandan, iddia doğru olarak kabul edildiği takdirde, Anayasa ve Meclis İçtüzüğü'nün ilgili maddeleri arasında bir çelişkinin olduğu ortaya çıkar ki 24 yıldır bunu bir tek kişi bile dile getirmemiştir. Okuma yazma bilen bir kişinin bile okuduğunda rahatlıkla anlayacağı gibi Anayasa'nın 96. maddesi, toplantı yeter sayısının 184 olduğunu açıkça belirtmiştir. Cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turunda toplantı yeter sayısının 367 olacağı iddiası tamamen yanlıştır ve hiçbir geçerliliği yoktur. Bu iddia hukuku zorlamanın ötesinde, hukuku katletmektir. O gün Meclisi yönetecek Başkan olarak, benden önce cumhurbaşkanlığı seçimini yöneten tüm Meclis Başkanları'nın yaptığı gibi, Anayasa'nın 96. maddesine göre toplantı yeter sayısı olan 184 üyeyi Genel Kurul'da gördüğüm anda seçime başlayacağım. Bu, Anayasamıza, içtüzüğümüze uygundur ve şimdiye kadar hep böyle yapılmıştır. Aksini iddia etmek hukuka ideolojik saplantıyla bakmak anlamına gelir. '367 tezi' gelecekte hiçbir zaman unutulmayacaktır. Eminim ki 'Hukuk kullanarak demokrasi nasıl devreden çıkartılır' sorusuna hep '367 tezi' örnek olarak gösterilecektir" dedi.
YÖK'E SERT ÇIKIŞ
Arınç, bazı siyasilerin bu konuda görüş bildirmesini ya da hukuk mantığına aykırı da olsa bu iddiayı sahiplenmesini bir dereceye kadar normal karşılayabileceğini, ancak Anayasal bir kurum olan YÖK'ün özel bir toplantı düzenleyerek, bu konuda görüş bildirmesini kabul etmesinin mümkün olmadığını söyleyerek şu ifadelere yer verdi:
"YÖK Rektörler Komitesi Kurulması Hakkında Yönetmeliğin ikinci maddesine göre, bu komite sadece üniversitelerin çalışmaları konusunda önerilerde bulunan bir komitedir ve görevi eğitim çalışmaları ile sınırlıdır.
Buna rağmen bu komitenin cumhurbaşkanlığı seçimi gibi siyasi bir konuda görüş bildirme görevi yoktur ve bildirmesi de yanlıştır. İçinde sadece 4 tane hukukçunun bulunduğu, üyelerinin 44 tanesinin tıp uzmanı olduğu bir komitenin, toplantı yeter sayısı gibi teknik bir konuda görüş bildirmesi ise ayrıca büyük bir hatadır. Elbette üniversite rektörlerimizin birey olarak cumhurbaşkanlıneğini daha sonra Cumhurbaşkanlğı seçimi konusunda görüş açıklaması normaldir. Bunu demokrasinin zenginliği sayarız. Ancak kurumsal bir organ olan Rektörler Komitesi'nin cumhurbaşkanlığı seçimine, adayların niteliklerine, Meclis'in temsil oranına, meşruluğuna, son seçim sonuçlarına dair bir bildiri yayınlaması bir tek şeyi açıkça ispat etmektedir.
YÖK, bilim yuvası olmaktan çıkarılmış ve siyasi bir kurum haline getirilmiştir. Bu, Türk eğitim ve öğretimi açısından büyük bir kayıptır. Siyasallaşmış bir kurumun tarafsızlığını ve bilimsel olma özelliğini koruması mümkün değildir. Bu tarihten itibaren YÖK'ün bilim adına, eğitim adına alacağı kararlar siyasallaştığı için hep şüphe ile karşılanacaktır".
TBMM İRADESİ
TBMM'nin 84 yıldır Türkiye'de cumhurbaşkanı seçimlerini yaptığını, bugüne kadar Mustafa Kemal Atatürk de dahil tüm cumhurbaşkanlarının Meclis tarafından seçildiğini, bu kişiler Meclis'in huzurunda yemin ederek görevine başladığını hatırlatan TBMM Başkanı Arınç, "Bugün yine aynı seçim gerçekleşecektir. Bu konuda TBMM hiçbir kurum, kişi ya da grupla bu iradesini paylaşmaz. Meclisimiz Cumhurbaşkanlığı seçiminde, kim ve nereden gelirse gelsin tüm telkinleri ve müdahaleleri reddeder. Seçme hakkı üzerine hiçbir ipoteği ve şartı kabul etmez" ifadelerine yer verdi.
Demokrasinin millet iradesine saygı göstermek olduğunun altını çizen Arınç, "Biz Meclis kararının meşruluğunun tartışılmasına asla izin vermeyiz. Bunu millet adına ve demokrasi adına yapıyoruz. Aziz milletimize bir kez daha sesleniyorum: Huzur, güven ve kararlılık içinde Cumhurbaşkanlığı seçimini tamamlayacağız. Hiçbir sorun olmadan, aksaklık yaşanmadan bu seçim gerçekleşecek ve genç Cumhuriyetimiz'in yeni cumhurbaşkanı seçilecektir. Meclisimiz bu onurlu görevi yerine getirmek için hazırdır. Heyecanla, gururla ve özgüvenle yeni Cumhurbaşkanımız seçilecektir. Bu seçim nedeniyle mutlu olmalıyız, çünkü Türkiye'de kurumlar çalışıyor, Meclis görevinin başındadır, rejimimiz güvendedir, demokrasimiz işliyor ve devletimizi temsil eden yeni Cumhurbaşkanımız görevine başlayacaktır. Ülkemiz kısa bir süre sonra AB üyesi olacak kadar kendini geliştirmiş, güçlenmiş ve istikrara kavuşmuştur. Yeni yüzyılla birlikte siyaset normalleşmiş, olağan dışı koşulların yaşanmadığı sürece girilmiştir. Bundan geri dönüş de mümkün değildir artık Herkesin kendini buna göre ayarlaması gerekir. Meclisimiz Cumhuriyet'in kazanımlarının bir tekinin bile kaybedilmesine asla izin vermeyeceği gibi, onların geliştirilmesi için daha çok çalışacaktır. Türkiye dünyanın en saygın ülkelerinden biridir ve bu özelliği ile yüzyılın parlayan yıldızıdır" diye konuştu.
SİYASİLERE İTİDAL ÇAĞRISI
Arınç, konuşmasının son bölümünde ise siyasilere çağrı yaptı. "Sizlerle birlikte son dört yıldır Meclisimiz'in saygınlığının, itibarının artması için çalıştık. Bugün hepimizin gösterdiği bu gayretlerle Meclisimiz halkımızın gözünde saygın bir yere sahiptir ve o saygınlık her geçen gün daha da pekişmektedir. Meclisimiz'in değerli üyeleri kendilerine, Meclisimize ve ülkemize yakışır olgunlukta bu süreci geçirmelidir'f0ini daha sonra Cumhurbaşkanller" diyen Arınç, şu ifadelere yer verdi:
"Tüm dünyanın gözü 16 Nisan'dan itibaren Türkiye'nin üzerinde olacaktır. Ülkemizin saygınlığı, sizlerin cumhurbaşkanlığı sürecinde göstereceğiniz tavırlardan doğrudan etkilenecektir. Bugünler tarihin daha belirgin harflerle yazıldığı önemli günlerdir. Herkesin söylediği söz, gösterdiği tavır, tarihe silinmeyecek bir şekilde yazılacaktır. 22. Dönem Meclisi AB sürecinde yaptığı demokratik devrimlerle tarihe geçmiştir. Şimdi de 11. Cumhurbaşkanımızı seçerek bir kez daha tarihi bir rol oynayacaktır. Bu tarihi rolde en önemli görev de sizlere düşmektedir. Sizlerin Cumhuriyetimiz'in geleceği için büyük bir olgunlukla üzerinize düşen görevleri yerine getireceğine inanıyoruz".
İHA