HABER

Arınç: "Nezaketsizlik yapılmasın"

ANKARA (İHA) - TBMM Başkanı Bülent Arınç, "Kimse bizden teslimiyet, onurumuzu zedeleyecek davranış ve halkımızın çıkarına ters düşecek bir kabullenme beklemesin" diyerek, 17 Aralık tarihinde Türkiye'ye tarih vermek için, kriterlerde yer almayan yeni bir şart koşulmasının TBMM'ye yapılmış bir nezaketsizlik olacağını söyledi.

TBMM'de Türk Parlamenterler Birliği (TPB) ve Radyo-Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) tarafından ortaklaşa düzenlenen, "AB Sürecinde Medya ve Demokrasi" konulu panel, bugün saat 14.00'te TBMM eski senato salonunda başladı. Panelin açılışına katılan ve bir konuşma yapan TBMM Başkanı Bülent Arınç, "17 Aralık'ta Türkiye'ye tarih vermek için, kriterlerde yer almayan yeni bir şart önümüze sürülürse, bunu TBMM'ye yapılmış bir nezaketsizlik sayarız" diyerek, AB'ye mesaj verdi.

17 Aralık tarihini, Türkiye'nin iki yüz yıllık modernleşme tarihindeki önemli bir dönüm noktası olarak nitelendiren Arınç, Türkiye'nin bütün kurum ve kuruluşlarıyla 17 Aralık ve üyelik müzakerelerine endekslendiğini kaydederek, "Sizlerin de yakından takip ettiği gibi devletin tüm organları bu süreçte oldukça aktiftir. Bu çatı altında yaptığımız reformlar nedeniyle de biz meclis olarak, konuyla çok daha yakından ilgileniyoruz. Son birkaç gündür üyeliğimiz konusunda negatif açıklamalar ve olumsuz beyanatlar veriliyor. Dışişleri Bakanlığımız, konuyla çok yakından ilgileniyor ve bu olumsuz ifadelerin değiştirilmesi için çaba gösteriyor. Bizim üyeliğimiz konusunda ortaya atılan argümanların mantığı ve gerekçeleri, bize göre tarihçilerin, siyaset bilimcilerin üzerinde çok durması gereken bir konudur. Bizce Avrupa, tarihinin en ciddi demokrasi sınavını veriyor" ifadelerine yer verdi.

Arınç, "Tarih bu sınavdan başarıyla çıkacak bir Avrupa'yı, takdirle sayfalarına kaydedecektir. Ama bizim üyeliğimiz konusunda negatif bir karar çıkması halinde yine tarih, demokrasi, sağduyu ve adil davranış konusunda Avrupa'yı, unutulmayacak bir şekilde not edecektir. Türk halkı, büyük bir özveri ve sağduyu ile hükümeti, Meclisi ve devletiyle bütünleşmiş ve üyelik politikamıza destek vermiştir. Şimdi halkımız 17 Aralık'a çok kısa bir süre kala Avrupa'dan gelen kafa karıştırıcı açıklamaları ve tutumları anlama çabasındadır. Eğer bizim masada kalmayan bir ödevimiz, yerine getirmemiz gereken herhangi bir kriter kalmamışsa, üyeliğimiz konusunda tereddüt edilmesinin sebebi nedir? Türk halkı bunun cevabını bekliyor. Biz de halkın temsilcileri olarak bu soruyu Avrupa'ya iletiyoruz. Bugüne kadar görüştükleri tüm Avrupalı siyasetçilerden 'üyeliğiniz konusunda herhangi bir sorun yoktur" cevabını aldıklarını vurgulayarak, "Peki raporlara giren itirazlar, tereddütler ve negatif saptamaların sebebi nedir?" diye sordu.

"YENİ BİR ŞARTIN ÖNÜMÜZE KONULMASINI TBMM'YE NEZAKETSİZLİK SAYARIZ"

Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:

"İnsanlarımızın aklına böylesine şüpheler düşüren davranışların da mantıklı bir açıklaması olması gerekir diye düşünüyorum. Ayrıca 2 yıldır geceli gündüzlü çalışan ve AB kriterleri için gerekli tüm reformları tamamlayan yüce Meclisimizin başkanı olarak söylüyorum: 17 Aralık'ta Türkiye'ye tarih vermek için, kriterlerde yer almayan yeni bir şart önümüze sürülürse, bunu TBMM'ye yapılmış bir nezaketsizlik sayarız. Avrupa'daki demokrasi yelpazesinin ne kadar genişlediğini hep beraber göreceğiz. O zaman siyaset bilimcilerimiz ve bizler Avrupa'daki demokrasi anlayışının herkes için mi yoksa belirli bir kesim için mi işlediğini görmüş olacağız. Öte yandan, geleceğimizi büyük ölçüde etkileyecek olan bu süreçte çok önemli bir nokta var. O da toplumun tüm farklı kesimlerinin bir ortak ideal etrafında birleşmesidir. Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliği konusunda toplumda çok büyük bir mutabakat bulunuyor. Meclis'te muhalefet ve iktidar partileri çok başarılı bir dayanışma sergilediler. Meclis dışındaki siyasi partiler, sivil toplum örgütleri, sendikalar, bağımsız kuruluşlar ve devletin tüm organları belki de ilk defa belirli bir hedef konusunda bu denli güçlü bir ittifak sergilediler. Bu ittifaka medyayı de eklemeliyim. Medyanın çok büyük bir kesimi AB üyeliği konusunda büyük destek verdi, hatta özel çaba bile harcadı. Bunun önemli ve anlamlı bir katkı olduğunu düşünüyorum. Bu Avrupa halkları üzerinde çok etkili olabilirdi. Avrupalı siyasetçilerin bile bizi yeterince tanımadığını biraz da şaşırarak gördüm. Burada hata bizim diye düşünüyorum. Avrupa'nın bazı ülkelerinde hala Viyana Kuşatması'na takılıp kalanlar var. Onların bu bilinç altı tutumlarını değiştirmek bizim görevimizdi. Bu konuda çok geç kalmış değiliz. Zira 17 Aralık'ta tarih almamızdan sonra müzakereler süresince bu alanda çalışmalar yapabiliriz. Burada Türk medyasına büyük görevler düşüyor. Yine sivil toplum örgütlerinin, sanat çevrelerinin ve Avrupa'da etkili olan her kurumun da katkıda bulunması gerekir. Ama bunu bir kampanya halinde gerçekleştirmek de hükümetin görevidir diye düşünüyorum."

Arınç, Türkiye'nin AB üyeliği konusunda teslimiyetçi bir tavır içinde olmadığını vurgulayarak, "Avrupa'nın istediği her şeye boyun eğdiğimizi iddia ediyorlar. Bu konuda büyük bir yanılgı içindeler" dedi. Bağırıp çağırarak, sloganlarla, duygusal tepkilerle bir yere varılamayacağını kaydeden Arınç, "Siyaset satrancında paniğe kapılan, duygularıyla hareket eden kaybeder. Türkiye kendinden beklenen bir olgunlukla, Cumhurbaşkanlığı, hükümet ve Meclis olarak, onurlu ve akıllı bir siyaset yürütmüştür. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Hamaset, duygusallık ve bilgiden yoksun hareket etmek bizim en büyük handikabımızdır. Bunları yenmemiz gerekir. Kimse bizden teslimiyet, onurumuzu zedeleyecek davranış ve halkımızın çıkarına ters düşecek bir kabullenme beklemesin" ifadelerini kullandı.

En Çok Aranan Haberler