ANKARA (İHA) - Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Bülent Arınç, yaklaşan cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde Meclis'in milletin sesinden başka kimsenin sesini dinlemeyeceğini belirterek, "Bu meclis milletin sesinden başka kimsenin sesini dinlemeyecektir. İradesini kimseyle paylaşmaz. Kimsenin müdahalelerini kabul etmez. Eğer bunlar yüzünden rejim tehlikede ise başkalarının rejim tarifinde sorun var demektir. Ancak gerçek şudur. Rejimimiz tehlikede değildir. Ama statükocuların gücünün tehlikede olduğu mutlaktır" dedi.
TBMM Başkanı Arınç, Turgut Özal Düşünce ve Hamle Derneği tarafından Meclis Başkanı olarak 'Yılın Demokrasi' ödülüne layık görüldü. 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın 14. ölüm yıldönümü ile TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi'nde Yılın Demokrasi ve Yılın Ekonomi Ödülleri sahiplerini buldu. Yılın Demokrasi Ödülü'ne TBMM Başkanı Bülent Arınç, Yılın Demokrasi Ödülü'ne ise Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Ali Babacan layık görüldü. TBMM Başkanı Arınç, ödülünü Turgut Özal Düşünce ve Hamle Derneği Başkanı Mehmet Emin Başer'in elinden aldı.
TBMM Başkanı Arınç, konuşmasının başında programın sunucusuna "Kızım yerine otur. Ayakta kalma, ben biraz uzun konuşurum" diye espri yaptı. 1983 yılından itibaren Özal ve partisine en acımasız eleştirileri ve muhalefeti yapanlardan birisi olduğunu ifade eden Arınç, 1995 yılından sonra Parlamento'ya gelmesinin ardından karşılaştığı olaylardan dolayı Turgut Özal'ı daha iyi anladığını söyledi.
"Keşke Özal ile birlikte siyaset yapabilseydim" diyen Arınç, geriye doğru baktığı zaman kendisini utandıracak ve mahcup edecek bir şeyin olmadığının altını çizdi. Siyaseti milletin sorunlarını çözmek için yaptığını vurgulayan Arınç, her zaman doğruları söylemeye gayret ettiğini dile getirdi. Arınç, Meclis Başkanı olduktan sonra Özal'ı daha iyi anladığını Türkiye'yi ve dünyayı daha yakından tanıma fırsatı bulduğunu belirtti.
Meclis'te yapılan yeniliklerden dolayı alkış almak yerine eleştirilere maruz kaldıklarını kaydeden Arınç, e-meclis projesi kapsamında Meclis'te çalışmaların daha hızlı olması için milletvekillerine diz üstü bilgisayar verdiklerini ancak bazı köşe yazarlarının bunu 'israf' olarak nitelendirdiğini, hatta bazı siyasetçilerin de bunu ağır bir dille eleştirdiklerini söyledi.
Özal'ın yeniliklere her zaman açık bir insan olduğuna işaret eden Arınç, "Yeniliğe olana korku başıma geldiğinde itiraf etmeliyim ki rahmetli Özal'ın başına gelenleri daha çok hatırladım. Ona ne kadar yanlış yapıldığını gördüm. Bugün bunu çok daha iyi anlıyorum. Ben kendi adıma sizlerin huzurunda özürümü tüm içtenliğimle sunuyorum" dedi.
Özal'ı uğurlarken onu desteklemeyenlerin bile cenazeye katıldığını belirten Arınç, cenazesinde küçük bir kartona elle yazılmış bir pankartın olduğunu hatırlatarak, şunları söyledi:
"Pankartta şöyle yazılıydı. Sivil, dindar, demokrat cumhurbaşkanı. Sivil dindar demokrat cumhurbaşkanı Merhum Özal'ın kendisiydi. Bu milletin özleşmiş olduğu cumhurbaşkanının tanımıydı. Son 50 yılda yaşanan tartışmaların nedeni işte bu kartona yazılmış olan bu tanımdı. Sivil, dindar ve demokrat cumhurbaşkanı taraftarları ile onun tam tersi tanımları tartışması son 50 yıldır hiç bitmedi. Bugün de tartışmanın adı budur. Meclisimiz'in sivil, dindar, demokrat bir cumhurbaşkanı seçecek olmasına yine itiraz ediliyor. Özal'ın başbakanlığına ve cumhurbaşkanlığına yapılan itirazın altında hep bu kimlik tanımı vardı. Bu tanım kim ne derse desin Türk milletinin kendi öz cumhurbaşkanının tanımıdır."
Özal'ın cuma ve bayram namazlarına gitmesini, hacca gitmesini eleştirdiklerini belirten Arınç, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Sivil olması, dindar olması, demokrat olması nasıl zorun çıkarabilir bu ülke için. Cumhuriyet tarihinin en liberal hamlelerini yapmış, en yenilikçi, en büyük değişim gerçekleştirmiş, ülkeyi adeta bir devirden başka bir devire geçirmiş bir insana gerici, irticacı yaftası nasıl vurulabilir? Bu nasıl bir haksız iftiradır. Bunu hepimiz çok daha iyi anlıyoruz. Bugün aynı kafadaki insanlar , aynı türdeki iftiralara maalesef devam ediyor. Türkiye'nin 40 yılda başaramadığı AB üyelik müzakereleri sürecini başlatan, son 50 yıldaki en demokratik değişimi gerçekleştiren, ülkeyi tıpkı Özal gibi dünyaya açan yenilikçi, reformcu ve değişen meclisin üyeleri gericilikle suçlanıyor. Bu reformları gerçekleştiren ekip Türkiye'yi adeta şaha kaldırırken, birileri de kalkıp 'Rejim hiç bu kadar tehlikede olmamıştır' diyor. Bu ne kadar acı ve insaftan yoksun bir iddiadır. Meclisimiz köhnemiş sistemleri değiştiriyor. Türkiye'yi AB'nin üyesi yapmanın kararlılığındadır. Özal'ın bize miras bıraktığı değişimi, zihniyet devrimini yapmaya azimlidir. Türkiye'nin içine kapanmasına meclisimiz itiraz ediyor. Bu meclis milletin sesinden başka kimsenin sesini dinlemeyecektir. İradesini kimseyle paylaşmaz, kimsenin müdahalelerini kabul etmez. Eğer bunlar yüzünden rejim tehlikede ise başkalarının rejim tarifinde sorun var demektir. Ancak gerçek şudur. Rejimimiz tehlikede değildir. Ama statükocuların gücünün tehlikede olduğu mutlaktır. Bu meclis Türkiye'yi demokrasimizi millet iradesini güçlendirmeye devam edecektir. Milletin istediğini değişimin önünde hiçbir kuvvet duramaz."
Milletin bütünlüğünü isteyen bir siyaset anlayışına sahip olduklarını belirten Arınç, parçalanmışlık bölünmüşlük, kaplara ayrılmak ve hasımlığın hiçbir zaman akıllarından geçmediğini, bunu da millete yapılmış en büyük ihanet sayacaklarını savundu. 17 Nisan'ın 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın ölüm yıldönümü olduğunu anımsatan Arınç, düzenlenen toplantının bugün yapılmasının da merhumun ölüm yıldönümü ile ilgili olduğuna işaret ederek şunları kaydetti:
"Girişte bana gazeteciler 'Bugün yapılan toplantı dün yapılan mitinge bir nazire olarak mı düzenlendi?' diye sordu. O soruyu şimdi gecikmeli olarak cevaplandırıyorum. Bu toplantı dün yapılan mitingle birbiriyle hasım, birbirine rakip, birbirine karşı bir gösteri değildir. Yapılanlar, tertipleyenler bakımından başka bir anlamı vardır. Ben daha 3-4 gün önce Meclis'te yaptığım toplantıda elbette toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin önemli bir hak olduğunu, ifade özgürlüne en geniş anlamıyla inandığımızı söyledim ve bu mitingin yapılmasının yararlı olabileceğini ifade ettim. Benim itirazım sadece mitingi düzenleyen derneğin başında bulunan şahsın o günlerdeki darbe iddiaları karşısında siyasetçilerin takınacağı tavırdır. Yoksa ülkenin şurasından burasından gelmiş Ankara'dan katılmış binlerce insanı zan altında bırakacak bir şey söylemedim."
Dünkü mitinge katılanları kutladığını ifade eden TBMM Başkanı Arınç, düşüncelerini ifade edenlere kendisinin ancak saygı duyacağını dile getirdi. İster iki kişi olsun ister yüzbinlerce kişi olsun düşüncesini, inancını topluma anlatan, gösteren insanlara ancak saygı duyulabileceğini açıklayan Arınç, "Ne tür mesaj vermek istemişlerse bu mesaj alınmıştır. Ne söylemek istemişlerse onu çok rahat ifade etmişlerdir. Her şey tarihin tanıklığında cereyan ediyor. Her konuşma, her olay her hareket bizden sonra gelecekler için birer turnusol kağıdı gibi olacaktır. Kim ne söylemiştir ne yapmıştır. Ben milletvekili olarak söylediğim tek şey şudur; tutanaklara geçmiş olan sözlerimin arkasındayım. Bunlarla tarih önünde yargılanacağım. İsabet gösterdiklerim de oldu yanlış yaptıklarım da oldu. Ama benim söylemediklerimle değil tutanaklardaki söz ve davranışlarımla her zaman yargılayabilirsiniz. Atığım her adımın, söylediğim her sözün, yaptığım her işin hesabını vermeye hazırım" diye konuştu.
TBMM Başkanı Arınç, konuşması sırasında 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal ile ilgili anılarını anlatırken gözyaşlarını tutamadı. Arınç'ın konuşmasını salonda bulunanlar uzun süre ayakta alkışladı.