YURTHABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Arslan: "anadolu Zor Coğrafya"

Hak-İş ve Hizmet-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan, “Türkiye bir an önce normalleşmeli, gerçek gündemine dönmelidir....

Hak-İş ve Hizmet-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan, “Türkiye bir an önce normalleşmeli, gerçek gündemine dönmelidir. Gezi olaylarıyla başlayan ve 17 Aralık operasyonlarıyla devam eden olaylar, ülkemiz üzerinde büyük uluslararası projelerin, komploların hangi boyutlarda olduğunu göstermektedir” dedi.Arslan, Bilkent Otel’de düzenlenen Hizmet-İş Sendikası’nın 35. yıldönümü etkinliğine katıldı. Etkinliğe, TBMM İdare Amiri Salim Uslu, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakan Yardımcısı Halil Etyemez, AK Parti Manisa Belediye Başkan Adayı Hüseyin Tanrıverdi, Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Mustafa Destici, Saadet Partisi Genel Başkanı Mustafa Kamalak, Keçiören Belediye Başkanı Mustafa Ak ve işçiler katıldı.Arslan, yaptığı konuşmada, Hizmet-İş'in 60 bine yaklaşan üyesiyle Türkiye'nin 2. büyük sendikası olduğunu belirterek, bugün Hizmet-İş’in bin 89 işyerinde örgütlü ve yetkili sendika konumuna geldiğini ifade etti.Arslan, Hizmet-İş’in 35 yıllık bilgisinin, birikimi ve deneyiminin geleceğe kararlılıkla yürüyen bir dinamizme sahip olduğunu söyleyerek şöyle konuştu: “Onun için bu 35 yılda yanlış noktaya basmadık. Hayali tehditlere aldırış etmedik. Hayatî teklif ürettik. Gerekçesiz tepkilere değil, hayatî tercihlere kilitlendik. Doğru bir istikamet ve kırılmamış bir çizgide, eğilip bükülmeden yolumuza devam ettik. Her zaman ve zemini emekçilerin örgütlenmesi için fırsat bildik. Çünkü biz biliyoruz ki, doğru bir hareket için asla yanlış zaman yoktur.”Arslan, ‘hakkın bize emanet’ sloganı ile bütün emekçilere şöyle seslendi: “İşte bu medeniyet tasavvuruna inanmış, erdemli bir sendika inşa için, ter ve emek harcamış emekçiler var aramızda. Burası bir Türkiye fotoğrafıdır. Bugün, tüm Türkiye emekçileri burada. Tüm belediye işçileri, taşeron işçileri, belediye şirket işçileri, konut işçileri, genel temizlik işçileri, yâni tüm emekçilere, Hakkın bize emanet diyoruz.”Çalışma hayatının giderek tahammül edilemez bir taşeron sektörüne dönüştüğünün altını çizen Arslan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Adeta 17 ve 18. yüzyılın köle tüccarlığı günümüzde yeniden hortlamıştır. Hiçbir sosyal ve psikolojik sonuçları düşünülmeden, şehirlerimizin geleceğini inşa edecek, insanca yaşanabilecek il, ilçe ve beldelere 24 saat hizmet veren, siz emekçileri sadece kâr unsuru ve ucuz emek olarak gören, bu uygulama ne yazık ki hızla yaygınlaşmaktadır. Biz, Hak-İş ve Hizmet-İş olarak kölelik sistemiyle eşdeğer bir hale gelen, kabul edilemez bulduğumuz alt işverenlik uygulamasını teşvik eden politikaların derhal terk edilmesini istiyoruz. Buna inandığımız için buradayız. Bugün, sadece yerel yönetimlerde, 400 bin emekçi, güvencesiz koşullarda, taşeron işçi olarak çalışmaktadır. Başta belediyeler olmak üzere, kamu ve özel sektörde her geçen gün daha da yaygınlaşan taşeron işçilik uygulaması, çalışma hayatının acil çözüm bekleyen, kangren olmuş en temel sorunudur.”Taşeron işçi konusunda referanslarının Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) sözleşmeleri olması gerektiğini söyleyen Arslan, şunları söyledi: “Taşeron işçilerinin ücret alacakları, sendikal örgütlenme, yıllık izinlerinin hak edilmesi ve kullanılması, kıdem tazminatı ve işverenlerin değiştiği durumlarda, yaşanan mağduriyetlere ilişkin, yasal düzenlemeler yeniden ele alınmalı ve güvencelere kavuşturulmalıdır. Taşeron işçilerinin durumunun düzeltilmesi anlamında, 94 sayılı ILO sözleşmesi önemlidir.”Taşeron işçilere kadro verilmesi gerektiğine işaret eden Arslan, şöyle konuştu: “Kamu kurumları ve belediyelerde, yıllardır muvazaalı bir şekilde asıl işlerde çalıştırılan, taşeron işçilerine kadro verilmelidir. Kamu kurumları ve belediyelerde, muvazaa tespitine yönelik mahkeme kararlarının gereği bir an önce yapılmalıdır. İşçilere mahkeme kararlarına uygun olarak, kadroları ve yasal hakları verilmelidir. Kamu kurumları ve belediyelerin vize işlemlerini, usulüne uygun yapmamış olmaları nedeniyle, sürekli işçi kadrolarına atanamayan işçilerin, mağduriyetleri giderilmelidir. Geçici işçilerin yıl içerisindeki çalışma sürelerini, 6 ayla sınırlandıran kanun hükmü değiştirilmelidir. Belediyelerde çalışan teknik lise ve üniversite mezunu geçici işçilerin mağduriyetleri giderilmelidir.”Kıdem tazminatı konusuna değinen Arslan, sözlerine şöyle devam etti:“Biz, kıdem tazminatı haklarımızın garanti edilmesinden yanayız. Kıdem tazminatının kaldırılması, yok edilmesi, düşürülmesi gibi bir yaklaşımı asla kabul etmeyeceğiz. Hak-İş ve Hizmet-İş olarak, kıdem tazminatının alınması konusunda, yaşanan sorunları ortadan kaldıracak, kıdem tazminatını istisnasız her bir çalışan için güvence altına alacak, haksızlıkların, adaletsizliklerin olmadığı, uygulanabilir ve sürdürülebilir, güçlü bir sistemin kurulmasından yanayız. Çünkü, kıdem tazminatı, bizim olmazsa olmazımızdır. Kıdem tazminatı konusundaki yasal mevzuatın, nasıl bir faciaya yol açtığına en yakın örnek, Feniş Alüminyum işyerinde yaşananlardır. Feniş özelinde bir sorun yaşanıyor ama biz biliyoruz ki Türkiye’de yüzlerce işyerinde ve binlerce işçi aynı sorunla karşı karşıyadır. Feniş’te yaşananlar, Hak-İş ve Hizmet-İş’in öteden beri savunduğu Kıdem Tazminatı Fonunun önemini, bir kez daha göstermiştir. Çünkü biz, kıdem tazminatı fonu ile özellikle özel sektörde çalışan binlerce işçinin yaşadığı mağduriyetin giderilmesini, alacaklarının kıdem tazminatı fonundan ödenmesini istiyoruz.”Sendikal örgütlenmede ciddi bir geriye gidişin olduğunu belirten Arslan, şunları söyledi: “Sendikal örgütlenme oranı, Ocak 2013’te yüzde 9.21 iken, Temmuz ayında yüzde 8.88’e gerilemiştir. Türkiye'deki toplam 11 milyon 628 bin olan sigortalı işçinin sadece 1 milyon 32 bininin sendika üyesi olduğunu görüyoruz. Bu, ülkemize yakışmayacak kadar düşük bir orandır. Barajı aşan sendika sayısı da, ocak ayına göre değişmemiştir. 100’ü aşkın sendika içerisinde, sadece 44’ü yüzde 1’lik barajı aşarak toplu iş sözleşmesi yapma yetkisi alabilmiştir.”ULUSLARARASI OYUNLARArslan, Türkiye’nin bölgesinde ve dünyada önemli konuma geldiği bir dönemde, her türlü olumlu gelişmeye rağmen, bazı kesimlerin kaos oluşturmaya yönelik, çaba içerisinde olduğunu gördüklerini söyledi. Türkiye'nin bu sorunları aşacak sağduyuya, birikime, güce ve kapasiteye fazlasıyla sahip olduğunu anlatan Arslan, sözlerini şöyle tamamladı: "Türkiye biran önce normalleşmeli, gerçek gündemine dönmelidir. Bildiğiniz gibi Gezi olaylarıyla başlayan ve 17 Aralık operasyonlarıyla devam eden yaşadığımız olaylar, ülkemiz üzerinde büyük uluslararası projelerin, komploların, operasyonların hangi boyutlarda olduğunu göstermektedir. Türkiye zor bir coğrafyada bulunmaktadır. Anadolu, tüm zamanlar boyunca paylaşılamayan, üzerinde hakimiyet rüyaları görülen bir coğrafya olmuştur. Bir düşünürümüzün dediği gibi ‘doğu ve batının hesaplaşma havzası' olmuştur.”

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

En Çok Aranan Haberler