Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Haber Global'de yayınlanan Candaş Tolga Işık'ın sunduğu Az Önce Konuştum programında soruları yanıtladı.
İşte Kalın'ın açıklamalarından satır başları:
Bu harita büyük bir hata ve Türkiye'ye yapılan saygısızlıktır. Bunu kabul etmemiz mümkün değil. Başkonsolosluğumuz hemen irtibata geçip bunu sorgulamıştı. "Resmi bir bağlayıcılığı yok" diye dönüş sağlandı. Hükümet bunu derhal düzeltmeli. Düzeltmediği takdirde neticesini en sert biçimde alır
Biraz ağır olacak ama bu durum eski dönemlerin aşağılık komplekslerini çağrıştırıyor. Biz bunu bu kadar önemsemiyoruz.
Burada durup dururken Türkiye ben onu değil bunu almak istiyorum demedi. Burada bir ihtiyaç var onu almak istiyorum dedi. Biz Türkiye olarak S-400'lerden geri adım atmayız.Kararlılığımız devam ediyor. S-400'ler F-35'lere tehdit teşkil etmez. Bu tartışmaların teknik değil siyasi bir tartışma olduğunu görüyoruz. Türkiye olarak biz de diyoruz ki "Gelin siyasi olarak çözelim." CAATSA yaptırımları anlamsız ve işlevsizdir. Bu tehdit dilleri bizi etkilemez.
Kontrollü normalleşme dediğimiz süreç tedbirleri önemsememeye dönüşürse vaka sayıları artar, ölüm sayıları artar ve yeniden kapanmak zorunda kalırız. Biz bunu istemiyoruz. Bu ihtimal hep var. Bu kararı almak da çok kolay değildi. Biz farkındayız esnaf ve vatandaşlar daraldı. Tedbirlerimizi alıyoruz, aşı oluyoruz bir yandan da sosyal ve ekonomik hayat devam ediyor. Bu dengeyi korumak zorundayız. Bu dengeyi ihmal edersek vaka sayılar 40 binlere 50 binlere geldiğinde vatandaş bize gelecek 'Aman kapatın, hasta olmak istemiyoruz' diyecek. Devletin aldığı tedbirlere uyulursa anlamlı oluyor. Aşı işini en iyi götüren ülkelerden biriyiz. 10 milyondan fazla insanı aşıladık. Bu devam edecek. Ama bu sorunu çözmeye yetmiyor. 50 milyon insanı aşılamamız lazım en azından. Daha 5'te 1'ini yaptık. Tedbirleri elden bırakmamak lazım. Vaka sayısını artıracak birçok olay yaşayacağız. Bu nedenle tedbirleri elden bırakmayalım.
Avrupa ile hiçbir zaman kopmayacağız. Bu süreçte inişli çıkışlı dönemler oldu. Türkiye perspektifinde bir daralma yaşadı Avrupa. Washington'dan emir alan bir Avrupa var. Avrupa kendi coğrafyasını bırakıp oraya bakıp perspektif belirlemesi küresel açıdan olumsuz hale getiriyor.
18 Mart Göçmen anlaşması güncellenmesi gerekiyor. AB'den destek gelse de gelmese de biz göçmenlere desteğimizi sürdüreceğiz. Türkiye'den 400 bine yaklaşık kişi güvenli olan bölgeye döndü.
Gümrük Birliğinin güncellenmesinin zamanı geldi. Hem AB hem de Türkiye ekonomisi için önemli bir güncelleme. Ancak hemen olacak bir iş değil, 3-4 yılı bulabilir. Bu süreç piyasalara bile önemli katkı sağlayacak. Vize serbesti de konuşulması gerekenler arasında.
Avrupa siyaseti Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bölgede etkin aktör olduğunu biliyor. Avrupa'nın aklı başında siyasi aktörleri bunu biliyor ve görüyorlar. Macron sorunları çözelim daha sık görüşelim anlayışıyla görüştü. Cumhurbaşkanı Erdoğan da bu yaklaşımı olumlu buldu. Fransa ile Libya konusunda çok farklı noktalardan bu noktaya geldik. Libya halkı 2,5 yıldır süren savaşa karşı artık rahatsız. Bölgede Libya'da ulusal bir ordu kurulması gerekecek. Biz bu konularda destek vereceğiz. Libya, Türk firmaları önemli işbirliğine girecek. Türkiye Avrupa ile her konuda anlaşamayabilir. Ancak karşılıklı çıkar ve saygı çerçevesinde bu durumu yürütebiliriz.
Kadına yönelik şiddete öyle bir ceza uygulamalıyız ki yapan kişi bir daha insan içine çıkmasın. Bu sadece hukuk olarak değil, kültürel ve sosyal olarak da bu önemli. Hukuk ile kamuoyu vicdanı bu noktada buluşmalı. Bir şeyi şiddet yoluyla ele geçirmek, erkekliğini test etmek gibi rezil durumlar toplum meselesi.
Biraz daha oturup tefekkür ederek düşünmek lazım. Daha iyisini nasıl yapabiliriz? Bunları bireysel ve toplum olarak düşünmeliyiz. İyi-güzel kavramlarını unuttuk. Güzel deyince bir anda estetik kozmetik geliyor. Anlamın kendisi anlamsız olmaya başladı. Bir şeyleri daha iyi daha doğru yapabiliriz.