Yazıyı ilk olarak Sümerler icat etmiştir. Bu yazı sisteminde kullanılan semboller çiviye benzediği için aslında çivi yazısı olarak isimlendirilmiştir. Mezopotamya’da yaşayan Sümerler M.Ö. 3500 civarında yani günümüzden yaklaşık 5500 yıl önce çivi yazısını kullanılmaya başladılar.
İnsanlık tarihinde birçok toplum birbirinden bağımsız olarak yazıyı icat etmiştir. Mezopotamya’da çivi yazısının ortaya çıkmasından birkaç yüzyıl sonra Eski Mısır’da hiyeroglif yazısı doğmuştur. Mayalar ve Aztekler gibi Amerika’nın eski uygarlıkları da Eski Dünya’dan bağımsız olarak farklı yazı sistemleri bulmuş ve kullanmışlardır. Her toplumun ve milletin kendisine has bir kültürel oluşumu olduğunu düşündüğümüzde alfabeler konusunda çeşitlilik olmaması şaşırtıcı olurdu.
Eski alfabelerin başında Cherokee geliyor. Manataka Amerikan Kızılderili Konseyi, eski bir Cherokee yazı sisteminin bir nokta önceden var olabileceğini söylese de bu dil aslında 19. yüzyılın başlarında oldukça az konuşuluyordu. 1809 yılına gelindiğinde, Sequoyah adında bir adam Cherokee sembollerin heceleri temsil ettiği, 86 karakterlik bir yazma sistemi üzerinde çalışmaya başladı. Ancak, Sequoyah okumayı asla öğrenmemişti. Çünkü o zamanlar yerli halk için yazı yeni ve zor bir alandı. Bu nedenle alfabeyi oluşturan Sequoyah, büyücülükten yargılandı. Ancak kabile liderleri yazının Cherokee dilini ve kültürünü korumak için kullanılabileceğini anladıklarında, Sequoyah’dan hece öğretmeye başlamasını istediler.
1830’daki Hindistan Yerinden Kaldırma Yasasını takip eden yıllarda yaşanan düşüş döneminden sonra Cherokee dil eğitimi, 20. yüzyılın sonlarında bir şekilde yeniden canlandı. Nitekim İngilizcenin ve Latin alfabesinin hakimiyeti, Cherokee’ye olan ilgiyi yeniden azalttı.
İnuit halkları çok az bilinen etnik gruplardan bir tanesidir. Bu halklar, kültürel olarak farklı gruplara ayrılmasıyla karmaşık bir yapı gösterir. Batı ve Doğu Kanada’da yaşayan İnuitlerin kullandığı alfabe neredeyse yok olmak üzereyken, dokuz farklı yazı sistemine sahip olduklarını da belirtmek gerekir. Bu yazı sistemlerinin büyük bir bölümü Latin alfabesine dayanıyor.
Bu alfabe aslında diğerlerinden oldukça farklı bir şekilde oluşturuldu. Çünkü Demokratik Kongo Cumhuriyeti’ndeki Kimbanguist kilisesinin bir üyesi olan David Wabeladio Payi’ye 70’lerin sonlarında bir dizi rüya ve manevi karşılaşmada geldi. Evinin duvarına baktığında tuğlaların arasındaki harcın iki sayı oluşturduğunu fark etti. Bu sayılar beş ve ikiydi. Bunların ilahi birer ipucu olduğuna inandı. Bu yüzden bu şekillere dayalı bir dizi sembol yaratmak için kolları sıvadı. Sonunda sembollere fonografik anlam atadı ve bunu Kikongo ve Lingala dillerini konuşanların kullanabileceği bir alfabeye dönüştürdü.
Ditema Tsa Dinoko ise Güney Afrikalı dilbilimciler, tasarımcılıar ve yazılım programcılarından oluşan bir ekip tarafından icat edildi. Güney Afrika, Botsvana, Zimbabve ve Mozambik’teki yerli dilleri konuşanların kullanabileceği bir alfabe yaratmak isterken aslında oldukça karmaşık bir şekil ortaya çıkarttılar. Alfabedeki semboller, bölgeye özgü sanat eserleri ve boncuk işlemeli nesnelerden ilham alınarak oluşturuldu.
Bu eski, mistik yazının geçmişi MS 2. yüzyıla kadar uzanıyor. Alfabe, hala Irak ve İran’daki bazı Mandalar tarafından kullanılıyor. Efsaneye göre, dilin kendisi insanlıktan önce var oldu ve dini metinler oluşturmak için kullanıldı.