HABER

Artvin'in tarih kokan "rengarenk" camileri

Doğu Karadeniz'in "göğe komşu" toprakları olarak bilinen Artvin, coğrafi ve doğal güzelliklerinin yanı sıra asırlara meydan okuyan tarihi ahşap camileriyle de yerli ve yabancı ziyaretçilerin ilgisini çekiyor - Yeşil, kırmızı ve mavi boyaların hakim olduğu camilerde, kalem işi ve oyma tekniği ile yapılan süslemelerin yanı sıra kabartma tekniğinde gerçekleştirilen bitkisel motifler de yer alıyor - Gürcistan sınırındaki Camili Merkez Cami'nin imamı Paker: "Yöre halkının camilere sahip çıkması ve gerekli tadilat çalışmalarını yaptırması daha uzun ömürlü bir şekilde ibadete açık kalmalarını sağlıyor"

ARTVİN (AA) - HAKAN BURAK ALTUNÖZ - Doğu Karadeniz'in "göğe komşu" toprakları olarak bilinen Artvin, coğrafi ve doğal güzelliklerinin yanı sıra asırlara meydan okuyan tarihi ahşap camileriyle de yerli ve yabancı ziyaretçilerin ilgisini çekiyor.

Topraklarının yüzde 55'i ormanlarla kaplı Artvin, yeşilin ve mavinin buluştuğu doğal yapısının yanı sıra tarihi yapılarıyla da isminden söz ettiriyor. İl merkezi ve ilçelerinde halen ibadete açık iki asrı aşkın camiler, yöreye özgü ahşap ve taş işçiliğinin de önemli örneklerini oluşturuyor.

Arhavi'de 1757 yılında yapılan Ortacalar köyü camisi, ahşap minberi ve biribirinden farklı renklerdeki zengin süslemeleriyle dikkat çekiyor. Ajur ve kabartma tekniğinde bitkisel motifler bulunan camide, ahşap tavanın ortasında kare çerçeve içine alınmış sekizgen ve bunun merkezine konan dörtlü daire tavan göbek süslemesi de bulunuyor.

Gürcistan sınırında yer alan ve ismini bulunduğu köyden alan Camili Cami'nin de tamamı kestane ağacından çantı tekniği kullanılarak inşa edildiği görülüyor. 1855 yılında yapıldığı öngörülen camide, kare ve üçgenler, geometrik şekiller, bitkisel motiflerin yanında yeşil ve kırmızı boyaların birbiriyle uyumu farklı bir görsellik sunuyor.

Bölgedeki çok sayıdaki ahşap ve taş camilerin günümüze kadar kadar gelmesinde yöre insanının da emeği olduğunu anlatan Camili köyü Merkez Cami İmamı Hüseyin Paker, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 27 yıldır görev yaptığı ve tamamı ahşap olan camiye gözü gibi baktığını söyledi.

Ahşap camilerin ayakta kalabilmesi için çatının önemli olduğuna işaret eden Paker, "Eğer çatıdan su sızmaz ve ahşapla buluşmazsa o cami yüzyıllarca ayakta kalır. Bunuda bakımla yapabilirsiniz. O nedenle yöre halkının camilere sahip çıkması ve gerekli tadilat çalışmalarını yaptırması daha uzun ömürlü bir şekilde ibadete açık kalmalarını sağlıyor." ifadelerini kullandı.

-"Bölgemizde kestane çürümüyor"

Her caminin ahşaptan yapılabileceğine ancak her ağaç türünün bölgeye göre farklılık gösterdiğine değinen Paker, şunları belirtti:

"Mesela Şavşat ilçesine gittiğinizde cam ağacının en az 200 yıl dayandığını görebilirsiniz. Ama burada çamdan bir yapı yapsanız hemen çürür. Çünkü burası rutubetli bir bölge ve dayanıklı değildir. Burada bizim camilerimizin tamamındaki ahşap malzemesi kestanedir."

Gürcistan sınırındaki Merkez Cami'nin 2010 yılından itibaren köy tüzel kişiliğinden Vakıflar Genel Müdürlüğü'e devredildiğini belirten Paker, camide geniş kapsamlı restorasyon çalışmalarının 2017 yılında başladığını ve bu ay tamamlandığını kaydetti.

Aynı camide 13 yıldır müezzin olarak görev yapan Şükrü Yıldız da yöredeki tarihi camilere gerek devletin gerekse vatandaşların kendi evi gibi sahip çıktığını, yapılması gereken çalışmalarda herkesin destek olmaya çalıştığını söyledi.

En Çok Aranan Haberler