HABER

"Aşı reddi toplumsal bir tehdit"

SBÜ Gülhane Tıp Fakültesi Aile Hekimliği Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Ümit Aydoğan: - "Özellikle, çocuklarda sakatlık yapan ve ölümcül olan birçok bulaşıcı hastalıktan korunmanın yolu, Sağlık Bakanlığı'nın ulusal aşılama programına kayıtsız ve şartsız uymaktan geçmektedir. Sağlıklı bir toplum için geleceğimiz olan çocuklarımızın çocukluk çağında yapılması gereken aşılarının tam ve eksiksiz olarak uygulanması oldukça önemlidir" - "Aşılamadaki amaç, sık görülen, ciddi seyreden, sakatlığa ve kişinin ölümüne neden olan bulaşıcı hastalığa yakalanma riski olan hastalar için gerekli önlemleri almaktır" - "Aşı reddi, hem bireysel hem de toplumsal olarak sağlıksız nesillerin yetişmesine neden olacaktır. Aşı reddi sadece bireysel değil, toplumsal bir tehdit"

İSTANBUL (AA) - HATİCE ŞENSES - Sağlık Bilimleri Üniversitesi (SBÜ) Gülhane Tıp Fakültesi Aile Hekimliği Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Ümit Aydoğan, özellikle, çocuklarda sakatlık yapan ve ölümcül olan birçok bulaşıcı hastalıktan korunmanın yolunun Sağlık Bakanlığı'nın ulusal aşılama programına kayıtsız ve şartsız uymaktan geçtiğini belirterek, "Aşı reddi sadece bireysel değil toplumsal bir tehdit." dedi.

Halk Sağlığı Haftası kapsamında, AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Aydoğan, aşılamanın güvenli, etkin ve koruyucu bir sağlık hizmeti olduğunu söyledi.

Aydoğan, büyüme ve gelişme çağında olan çocukların, doğumları itibarıyla her türlü bulaşıcı hastalık riskiyle karşı karşıya kaldığını dile getirerek, "Unutmamak gerekir ki bulaşıcı hastalıklar önlenebilir hastalıklar olup, bu durumdan korunmanın en önemli yolu da bağışıklamadır. Bu dönemde, özellikle de sakatlık ve hatta ölümle sonuçlanma ihtimali yüksek olan bulaşıcı hastalıklardan korunmak için en etkili yöntemlerin başında aşı ile bağışıklama gelmektedir." ifadelerini kullandı.

Aşılamanın, bulaşıcı hastalıkların önlenmesi ve korunmasında en güvenli ve etkili koruyucu sağlık hizmetlerinden olduğuna işaret eden Aydoğan, 19 ve 20. yüzyılın birçok bulaşıcı hastalık için aşıların üretildiği ve kullanılmaya başlandığı bir süreç olduğunu belirtti.

Doç. Dr. Aydoğan, bu sürecin, dinamik olarak bütün hızıyla da devam ettiğini vurgulayarak, şu bilgileri verdi:

"Özellikle, 1974'te Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ) Genişletilmiş Bağışıklama Programı (GBP) önerisiyle bütün ülkelerde çocukluk çağı aşılama programı ve hizmetlerinde önemli başarılar elde edilmiştir.

Ülkemizde aşı ile bağışıklama çalışmalarına 1930 yıllarında çiçek aşısıyla başlanmıştır. 1981'de ülkemizde GBP çerçevesinde toplam 6 hastalığa (BCG, difteri, boğmaca, tetanoz, çocuk felci ve kızamık) karşı aşı yapılırken, günümüzde programa yeni aşıların eklenmesiyle bu sayı 13'e ulaşmıştır. Son yıllarda başta risk grupları olmak üzere, özellikle çocukluk dönemi itibarıyla aşıyla bağışıklamaya verilen önem giderek artmaya devam etmektedir. Ulusal olarak bağışıklama amacıyla çocukluk yaş döneminde aşılama hizmetleri, birinci basamak sağlık hizmetlerinin sunulduğu Aile Sağlığı Merkezleri'nde aile hekimleri tarafından uygulanmakta ve takip edilmektedir.

Aşılamadaki amaç, sık görülen, ciddi seyreden, sakatlığa ve kişinin ölümüne neden olan bulaşıcı hastalığa yakalanma riski olan hastalar için gerekli önlemleri almaktır. Dolaylı olarak, gelişmekte olan bir ülke için sağlık harcamalarının azalmasına ve bunun sonucunda ülke ekonomisine katkı sağlayacaktır. 'Bir bireyde bir bulaşıcı hastalığın oluşmasını önlemek mi kolaydır, yoksa bulaşıcı hastalık meydana geldikten sonra onu tedavi etmek mi?' şeklindeki bir soruya cevap; hiç şüphesiz, bulaşıcı hastalıklar önlenebilir hastalıklar olduğu için koruyucu sağlık hizmetleri sunumu kapsamında aşıyla bağışıklama yapılmasının daha doğru olduğudur."

- "Aşı ölümcül bulaşıcı hastalıklardan koruyan en önemli faktör"

Doç. Dr. Aydoğan, "Özellikle, çocuklarda sakatlık yapan ve ölümcül olan birçok bulaşıcı hastalıktan korunmanın yolu, çocukluk döneminde ulusal olarak Türkiye'de önerilen Sağlık Bakanlığı'nın ulusal aşılama programına kayıtsız ve şartsız uymaktan geçmektedir. Sağlıklı bir toplum için, geleceğimiz olan çocuklarımızın çocukluk çağında yapılması gereken aşılarının tam ve eksiksiz olarak uygulanması oldukça önemli." diye konuştu.

Ebeveynlerin, ulusal olarak önerilen aşı programlarına uyum ve farkındalığının en üst seviyede olmasının, bu sürecin sağlıklı bir şekilde devam etmesini sağlayacağına işaret eden Aydoğan, şöyle devam etti:

"Dünyada her yıl milyonlarca çocuğun ölmesinin nedeninin bulaşıcı hastalık olduğu ve bunların da büyük bir bölümünün aşıyla önlenebileceği kesinlikle unutulmamalıdır. İnsanların sağlıklı bir yaşam sürmesine fırsat veren, ömrümüzün uzamasını, sakatlık ve ölüme neden olan bulaşıcı hastalıklardan korunmamızı sağlayan en önemli faktörün, doğum itibarıyla başlayan, çocukluk çağı ve yaşlılık dönemi dahil yetişkinlik döneminde de devam eden aşılama programları olduğu gerçeğini akıldan çıkarmamalıyız. Örnek olarak, bir dönemin korkulan hastalığı olan, salgınlara ve ölümlere yol açan çiçek hastalığı, aşılama sayesinde yeryüzünden silinmiştir. Diğer bir örnek ise pek çok çocuğun sakat kalmasına ve hatta ölümüne neden olan çocuk felcidir. Yine yapılan aşılama sayesinde 1998 itibarıyla çocuk felci ülkemizde görülmemekte ve arındırılmış ülke kapsamına girmiştir."

- "Aşı reddi sağlıksız nesillerin yetişmesine neden olacaktır"

Aydoğan, aşıların doğru uygulandığı sürece oldukça güvenli ve etkili olduklarını vurguladı.

Aşı uygulamalarında zaman zaman enjeksiyon yerinde kızarıklık, ağrı, şişme, ateş ve döküntü gibi geçici ve hafif yan etkiler görülebileceğini dile getiren Aydoğan, sözlerini şöyle tamamladı:

"Bazı bulaşıcı hastalıların yeryüzünden silinmesi veya sakatlık ve ölüme neden olmaması için hem birey hem aile hem de toplum olarak ulusal aşılama programlarına karşı farkındalık ve bu programlara uyumumuzun yüksek olması gerektiğini hiçbir zaman unutmamalıyız. Aşılama, aktif olarak güçlü bir bağışıklama sağladığı gibi, son yüzyılın maliyet olarak da en etkin yöntemlerinden birisidir. Bu koruyucu sağlık uygulamasına karşıt olan görüşler, yani 'aşı reddi' hem bireysel hem de toplumsal olarak sağlıksız nesillerin yetişmesine neden olacaktır. Aşı reddi sadece bireysel değil, toplumsal bir tehdit.

Dünyaya gözlerini yeni açmış savunmasız çocuklarımızın ebeveyn olarak bizlerin sorumluluğunda olduğu hiçbir zaman unutmamalı ve sağlığını tehdit eden bir bulaşıcı hastalık ile mücadele etmek zorunda kaldığında bunun vicdani yükünün nasıl taşınabileceği de düşünülmelidir. Büyüme ve gelişimini tamamlamış, eğitim ve öğretim hayatını kesintisiz bir şekilde devam ettirebilen, geleceğe umutla bakan, hayallerini ve beklentilerini gerçekleştirebilme imkanı bulabilen sağlıklı çocukların yetişmesi için aşı ile bağışıklamanın ebeveyn olarak bilincinde olmalı ve ülkemizde Sağlık Bakanlığı tarafından her yıl gereklilikler doğrultusunda güncellenen ulusal aşılama programlarının uygulanmasında toplumun en küçük yapı taşı olan bireyler olarak yardımcı olmalıyız."

En Çok Aranan Haberler