Aşık İsmail Aladağlı Kağızman’da

Kağızman’ın yetiştirmiş olduğu aşıklardan Laçın Alaldağlı’nın oğlu İsmail Aladağlı, Çengilli köyünde ikamet eden ablası Türkan Yük’ün vefatı dolayısı ile yıllardır gelmediği Kağzıman’ı ziyaret etti.

Doğup büyüdüğü topraklardan ayrılmanın hasretini çeken ve gurbette sanatını icra eden Aşık Laçın Aladağlı Kağızman’da üç gün kalarak hasret giderdi. Dostlarıyla buluştu. Kağızman’ın haber gazetesi olan Gözlem Gazetesi bürosunda Sadık Miskini ile buluşarak saz çalıp türküler söyledi. Annesinin vefatına yazdığı Boz Güvercin adlı ağıtı da seslendiren İsmail Aladağlı şöyle konuştu:

Ben bir Kağızmanlı aşık olarak bu geleneğin bugün olduğu gibi yarında yaşatılacağı inancındayım. Bizim Kağızman aşıklık edebiyatında Hıfzı’nın yaktığı ağıt dilden dile dolaşarak günümüze kadar gelmiştir. Ben de babamın Yavrucan ağıtını yaktığı gibi annemin peşinden bir ağıt yaktım. Şiir ve ağıt geleneğimizi yaşatmaya devam ediyoruz. Bizden sonraki nesillerde bu geleneği sürdürecektir, diye konuştu.

İsmail Aladağlı, ehli dil ve kalem şairi olan Yemen Yıldız’ın lokantasında Sadık Miskini ve Kağızmanlı sanatçı Fahrettin Gültekin ile bir araya gelerek muhabbet yemeği yediler.

Yemen Yıldız, Aşık Sümmani ile Aşık Sezai’nin 1900 yılında Kozlu köyünde dedesi Müftali Ağa’nın evinde buluşup atışmalar yaptığını belirtti. Dedesinin odada dolaşan çocukları için Sümmani’nin bir şiir yazdığını ifade etti.

Fahrettin Çolak ise, Ankara’da memurluk yaptığı zamanlar Aşık İsmail Aladağlı ile sık sık görüşüp sanat alışverişinde bulunduklarını söyledi.

İsmail Aladağlı Sadık Miskini’nin yaptığı video çekimlerinde hem kendi türküsünü, hem babasının türkülerini seslendirdi.Aşık İsmail Aladağlı’nın 08 Haziran 2011 tarihinde vefat eden annesinin ölümünü haber vermeye gelmiş gibi gördüğü bir güvercinden esinlenerek yazdığı Boz Güvercin adlı ağıt:

Yuvan mı dağıldı avcı mı kovdu

Söyle boz güvercin derdin ne senin

Gece on iki de işin ne burda

Söyle boz güvercin derdin ne senin

Güzel anam hasta ağlarım gülmem

Belki de bir haber getirdin bilmem

Hayırlı değilse al götür almam

Söyle boz güvercin derdin ne senin

Raz’değilsen dilim varmaz sormağa

Dayanamam bu acıya girmeğe

Anam mısın geldin beni görmeğe

Söyle boz güvercin derdin ne senin

Sakın anan öldü deme yanarım

Böyle bir kederi nasıl kanarım

Ben anamsız dayanamam sönerim

Söyle boz güvercin derdin ne senin

Süleyman değilim dilini bilsem

Müneccim değilim halini bilsem

Seni anlamanın yolunu bilsem

Söyle boz güvercin derdin ne senin

Anamdan hoş haber versen coşarım

Seni ömür boyu sırtta taşırım

Ben anamsız dayanamam düşerim

Söyle boz güvercin derdin ne senin

Adım İsmail’dir anam Mihriban

Doğru yerde isen cevap ver hemen

Meraktan çatladım halim çok yaman

Söyle boz güvercin derdin ne senin

Bir şeyler söylersin ben anlayamam

Birazcık açık ol can anlayamam

Kaş göz edersin ya sen anlayamam

Söyle boz güvercin derdin ne senin

Güzel anam kendisine geldi mi

Dertlerinin dermanını buldu mu

Yaratan’dan beratını aldı mı

Söyle boz güvercin derdin ne senin

Anamın derdiyle ciğerim dağlı

Çaresiz kalmıştı bu ALADAĞLI

Gücüm yetmez elim kollarım bağlı

Söyle boz güvercin derdin ne senin