BAĞDAT (İHA) - 275 sandalyeli Irak Ulusal Meclisi'nden 227 oy alarak yeni geçici Devlet Başkanı seçilen Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) Lideri Celal Talabani, "kurt politikacı" olma özelliğiyle biliniyor.
Daha 13 yaşındayken, dönem itibariyle bağımsız ve yasal olmayan Kürdistan Öğrenci Birlikleri bünyesine katılan Talabani, bir yıl sonra da Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) saflarında yer aldı. 18 yaşındayken partinin merkez komitesine seçilen Talabani, 1961 yılında da partinin askeri büro şefi oldu.
1960-1964 yılları arasında Kürt Peşmergelerle birlikte Irak Hükümeti'ne karşı savaşan Talabani, siyasete olan ilgisi yüzünden Irak yönetimi tarafından cezalandırıldığı için, hukuk eğitimini tamamlayamadı.
1975'te Kürdistan Yurtseverler Birliği'ni kurarak, İran'a askeri açıdan çok bağımlı olduğu gerekçesiyle eleştirdiği Molla Mustafa Barzani'yle yollarını tamamen ayıran Talabani, bir yıl sonra da Hükümet'e karşı silahlı eyleme başladı.
Türkiye'deki 12 Eylül döneminde askeri yönetim tarafından arananlar listesine alınan Celal Talabani, Turgut Özal'ın Cumhurbaşkanı olduğu sırada Türkiye'de görüşmelerde bulundu ve kendisine "kırmızı pasaport" verildi.
1988'de, Saddam rejiminin Kürtler'e karşı Halepçe'de kimyasal silah kullanmasıyla ağır bir yenilgi alan Talabani, İran'a sığınmak zorunda kaldı. Saddam Hüseyin'in Kuveyt'i işgal etmesiyle başlayan 1991 Körfez Savaşı ve Kuzey Irak'taki Kürtler'in merkeze karşı ayaklanmalarıyla da, Celal Talabani'nin siyasi hayatında yeni bir dönem başladı. Talabani, Irak birliklerinin Kuzey Irak'tan çekilmesiyle bölgedeki gücünü perçinledi. ABD ve İngiltere'nin baskısıyla altın devirlerini yaşayan Kürdistan Yurtseverler Birliği ve Kürdistan Demokrat Partisi, denetimi ele aldı. Kuzey Irak'ta Batılı devletlerin müdahalesi ile güvenli bölgelerin kurulmasının ardından, Kuzey Irak'ta, 1992 yılında yapılan seçimlerle KYB-KDP ortak yönetimi kuruldu. İki parti arasındaki görüş ayrılıkları sebebiyle, 1994'te çatışmalar yeniden başladı. ABD ve İngiltere'nin girişimiyle iki parti arasında yapılan görüşmeler sonucunda, 1998'de Washington'da barış anlaşması imzalandı. Bu anlaşma, 4 Ekim 2002'de yenilendi.
Celal Talabani önderliğindeki KYB, uzun bir dönem özellikle Suriye ve İran'la iyi ilişkiler kurdu. Talabani'nin Türkiye ile olan ilişkileri ise, zaman zaman rakibi Mesud Barzani'ye karşı PKK'yla işbirliğine gitmesi sebebiyle gerginleşti.
Kürt siyasi arenasında sol hareketi temsil eden Talabani, Irak operasyonundan önce sık sık, "tam bağımsızlık peşinde koşmadıklarını ve federal bir devlet istediklerini" dile getirdi. Öte yandan, Kerkük'ün statüsü ve Kürtler'in uzun vadede, eninde sonunda bağımsız hale gelecekleri yönündeki açıklamaları, Türkiye'nin tepkisine neden oldu. Geçici Devlet Başkanlığı'na seçilmesinin ardından birlik ve beraberlik mesajları veren Talabani, "Yalnızca Kürtler'i değil, kötü bir diktatörlükten özgürlüğe kavuşan tüm Iraklılar'ı yöneteceğini" söyledi.
HUKUKÇU TALABANİ
İHA muhabirinin derlediği bilgilere göre, Kuzey Irak'taki Kürtler'in "Mam (Amca) Celal" dediği Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) Lideri Celal Talabani, 1933'de Kuzey Irak'ın Kelkan kasabasında dünyaya geldi. Daha 13 yaşında dönem itibariyle bağımsız ve yasal olmayan Kürdistan Öğrenci Birlikleri bünyesine katıldı. 1 yıl sonra 1947 yılında Mesut Barzani'nin babası Molla Mustafa Barzani tarafından kurulan Kürdistan Demokrat Partisi (KDP)'ne katılan Celal Talabani, 1950'lerde Kürdistan Demokratik Partisi'ne bağlı Kürdistan Öğrenci Birliği'ni kurdu.
18 yaşındayken partinin merkez komitesine seçilen Talabani, 1961 yılında partinin askeri büro şefi oldu. Fransa, Mısır, Cezayir, Almanya ve İngiltere gibi ülkeleri ziyaret ederek destek arayan Talabani, aynı zamanda 1960-1964 yılları arasında merkezi hükümetle yapılan savaşta, Kürt peşmergelerle birlikte Irak Hükümeti'ne karşı savaştı. Hukuk eğitimi alan Celal Talabani, siyasete olan ilgisinden dolayı dönemin Irak yönetimi tarafından cezalandırıldığı için mezun olamadı.
1970'lerde, Talabani'nin, Kürdistan Demokrat Partisi Lideri Molla Mustafa Barzani'yle arasındaki görüş ayrılıkları giderek arttı.1975'te Kürdistan Yurtseverler Birliği'ni kurarak, İran'a askeri açıdan çok bağımlı olduğu için eleştirdiği Molla Mustafa Barzani'yle yollarını tamamen ayıran Talabani, bir yıl sonra da hükümete karşı silahlı eyleme başladı. Talabani, Marksist bir görüş benimseyen partisini kurmasının ardından, Bağdat Hükümeti'ne karşı askeri mücadeleye girişti.
12 Eylül döneminde Türkiye'de askeri yönetim tarafından arananlar listesinde bulunan Celal Talabani, Turgut Özal zamanında MİT tarafından Türkiye'ye getirilerek görüşmelerde bulundu. Türkiye tarafından kendisine kırmızı pasaport verildiği de iddia edilen Celal Talabani, çok yönlü politikalarıyla siyasi hayatta "kurt politikacı" olarak nitelendirildi.
1988'de Saddam rejiminin, İran-Irak Savaşı'nda İran'a yardım ettiklerini öne sürerek Kürtler'e karşı Halepçe'de kimyasal silah kullanmasıyla, Talabani ağır bir yenilgi aldı. Yaklaşık 5 bin Kürt'ün hayatını kaybettiği saldırı sonrası Talabani de İran'a sığınmak zorunda kaldı.
Talabani-Barzani mücadelesi de, son otuz yıldır Irak Kürtleri'nin siyasi hayatında baskın güç oldu. İki lider, Kuzey Irak'ta söz sahibi olmak için zaman zaman çatıştı.
Saddam Hüseyin'in Kuveyt'i işgal etmesiyle başlayan 1991 Körfez Savaşı ve Kuzey Irak'taki Kürtler'in merkeze karşı ayaklanmalarıyla, Celal Talabani'nin siyasi hayatında yeni bir dönem başladı. Talabani, Irak birliklerinin Kuzey Irak'tan çekilmesiyle bölgedeki gücünü perçinledi. ABD ve İngiltere'nin baskısıyla altın devirlerini yaşayan Kürdistan Yurtseverler Birliği ve Kürdistan Demokrat Partisi, denetimi ele aldı. Kuzey Irak'ta Batılı devletlerin müdahalesi ile güvenli bölgelerin kurulmasının ardından, Kuzey Irak'ta 1992 yılında yapılan seçimlerle KYB-KDP ortak yönetimi kuruldu. İki parti arasındaki görüş ayrılıkları sebebiyle 1994'te çatışmalar yeniden başladı.
WASHINGTON'DA BARIŞ ANLAŞMASI
Kürt Peşmergeleri arasındaki çatışmalar sırasında neredeyse yenilgiye uğrayan KDP Yönetimi'nin, 1996'da Saddam Hüseyin yönetiminden destek istemesi hafızalardan silinmezken, ABD ve İngiltere'nin girişimiyle iki parti arasında yapılan görüşmeler sonucunda, 1998'de Washington'da barış anlaşması imzalandı. Bu anlaşma 4 Ekim 2002'de yenilendi.
Celal Talabani önderliğindeki KYB, uzun bir dönem özellikle Suriye ve İran'la iyi ilişkiler kurdu. Talabani'nin Türkiye'yle olan ilişkileri ise zaman zaman rakibi Mesud Barzani'ye karşı PKK'yla işbirliğine gitmesi nedeniyle gerginleşti.
Kürt siyasi arenasında sol hareketi temsil eden Talabani, Irak operasyonundan önce sık sık, "tam bağımsızlık peşinde koşmadıklarını ve federal bir devlet istediklerini" dile getirdi. Fakat Talabani'nin, Kerkük'ün statüsü ve Kürtler'in uzun vadede, eninde sonunda bağımsız hale gelecekleri yönündeki açıklamaları, Türkiye'nin tepkisine neden oldu.
Tam 51 yıldır Kuzey Irak'ta siyasi alanda önemli rol oynayan Talabani, şimdi Irak'ın yeni Devlet Başkanı olarak Kürtler'in yönetimdeki etkinliğini arttırmaya hazırlanıyor. Kuzey Irak'ın en modern kenti olarak görülen Süleymaniye'de yaşayan Talabani'nin, kendisine bağlı 50 binden fazla Peşmergesi olduğu ileri sürülüyor.
Kandil Dağı'nın eteklerindeki karargahında siyasetini şekillendiren Talabani'nin yardımcılığına ise Şii kökenli Adil Abdülmehdi ve Sünni kökenli Gazi El Yaver getirildi. 275 sandalyeli mecliste milletvekillerinin 227'si Talabani ile 2 yardımcısı lehinde oy kullandı. Yaklaşık 30 oy, başka rakibi olmayan bu 3 adayı protesto etmek amacıyla boş çıktı.
Irak'ta Ulusal Meclis tarafından yeni Devlet Başkanlığına seçilen Celal Talabani, "Ülkeyi güvenliğe kavuşturmaya çalışacağını" söyledi. Talabani, komşu ülkelerden, yabancı militanların sınırdan Irak'a girmesine karşı verilen mücadelede yardımcı olmalarını istedi. Talabani, "Halkımız sabırlıdır, ancak sabırlarının da bir sınırı var" dedi.
Yaklaşık 50 yıl aradan sonra, 30 Ocak'ta düzenlenen ilk demokratik seçimlerin ardından oluşturulan parlamentoda, Kürtler 275 sandalyenin 75'ini kazanmıştı. Seçimlerin ardından haftalardır, yeni bir hükümetin kurulması için partiler arasında müzakereler yürütülüyordu.
Kurucu nitelikteki Ulusal Meclis'in 15 Ağustos'a kadar yeni anayasayı hazırlaması, bu anayasanın halkoyuna sunulmasının ardından da Aralık ayında, daimi bir hükümeti işbaşına getirecek genel seçimlerin yapılması planlanıyor.