Kemal Türkler'in konuşmasının sonlarına doğru su deposundan bir silah sesi geldiğini aktaran Türkler, "Sonra Şişli'den biraz sonra da eski adı İntercontinental olan The Marmara'dan müthiş silah sesleri yükseldi ve insanları tarıyorlardı" diyerek tanık olduğu 'kanlı 1 Mayıs'ı şöyle anlattı:
[**
"Başkan herkese çömelmesini söylüyordu. Ateş gittikçe şiddetlendi. Başkanı aşağı indirdiler. İsteselerdi başkanı kuş gibi avlarlardı. Ama hedef işçilerdi. Panzerin önünde hamile bir kadın koşturuyordu ve resmen o panzerin altında kaldı. Yangın yeri gibiydi. Böyle bir vahşet görmedim."
Türkler, katliamın sorumlusu olarak devleti gösterdi. Siyah elbiseli ve siyah gözlüklü adamların vatandaşa kurşun yağdırdığını dile getiren Türkler, 12 Eylül darbesine zemin hazırlandığını vurguladı.
Türkler, "O zaman hükümette olanların hesap vereceği günü dört gözle bekliyorum" diye konuştu. Eşinin 22 Temmuz 1980'de katledildiğini hatırlatan Sabahat Türkler, bunun sıradan bir cinayet olmadığını kaydetti. Türkler, "İlle 'işçi sınıfı' dedi ve sonunda da canını verdi."
Sabahat Türkler, eşinin öldürüldüğü anı şöyle anlattı: "Sabah çıkarken 'Ben Maden İş'in genel grevlerine gideceğim ve işçilere benden selam söyle' dedi. Son sözü bu oldu.
Camdan bakarken ağaçlardan net göremedim ama kızım Nilgün 'Koş anne' dedi. Arabada kan revan içindeydi. Yardım edin diye bağırıyordum. Sürekli dolaşan askeri inzibatlar bir anda yok oldu. Minibüsün arkasında giderken 'İşçi sınıfına ne diyeceğim, Kemal aç gözlerini' diye bağırıyordum. O hali gözlerimin önünden hala gitmiyor."
22,5 yıllık evliyken katledilen eşinin ardından büyük bir boşlukta kaldığını anlatan acılı eş, "Çok da güzel bir evliliğimiz vardı. Ailem Yugoslavya'dan geldiği için bana Balkan Komitası derdi.
Ben de ona çocuklarımın babası, reis, başkan diyordum. Ama çocuklarımla perişan olduk" dedi. Sabahat Türkler, 80 darbesi sonrasında birdenbire değişen durumu şu sözlerle dile getirdi: "İşçiler sürekli ziyarete geliyorlardı fakat bu, ihtilalde birden kesildi. İşçilerin söylediklerine göre içeriye aldıklarında dahi ilk sordukları 'Kemal Türkler'in cenazesine katıldınız mı' oluyormuş. Onlara da darılmıyorum, üzülüyorum sadece. Ama Kemal'den sonra herkes çekildi, korkuyorlardı."
BUGÜN