Solunum yolları ile solunum yollarını döşeyen mukoza isimli zarın şişmesi hava akımını engeller ve solunum sorunlarını ortaya çıkarır. Bu tür durumlara astım nöbetleri adı verilir. Diğer yandan astım bronşit hastalarında bronşların iltihaplanmasına ilave olarak daralma da görülür. Daralma ile birlikte nefes darlığı oluştuğu için nefes alıp verirken hırıltılar da ortaya çıkar. Akciğerlerde yer alan ve görevi hava taşımak olan bronş borularının içi iltihaplanır. Normal bronşitte görülen daralmalar astım bronşitte görülmez.
Alerjik astım ise genellikle yaz ve bahar mevsimlerinde görülür. Toplumda her 10 kişiden 4 ya da 5'inde görülen bu rahatsızlık, alerjen adı verilmiş olan ve havada yer alan küçük partiküllere karşı burnun normalin dışında tepki vermesi sonucunda ortaya çıkar. Bazı kişilerde alerjik astıma yol açan bu durum bazı kişilerde konjonktiviteye neden olur. Alerjilere genellikle genetik yatkınlık ve çevresel faktörler sebep olur.
Astım hastalığı belirtilerinin şiddetli olarak görüldüğü dönemlere genellikle astım krizi adı verilir. Astım krizi yoğun bakım ünitesinde ya da hastanede tedavi altına alınması gereken ileri seviyede astıma sahip olan kişilerin maruz kaldığı bir durumdur. Kendiliğinden geçen hafif durumlar ya da nefes açıcı spreyler kullanılarak geçen vakalar astım atağı adıyla anılır. Astım krizinin en önemli belirtisi ise nöbet şeklinde olmasıdır. Bu tür durumlarda genellikle balgam oluşumu, öksürük, nefes darlığı ve hırıltı sorunları görülür. Astım krizinin iyileşme dönemine ise remisyon adı verilir. Bu dönem hastadan hastaya ve aynı hastanın farklı zamanlarında farklılıklar gösterebilir.
Astım bir akciğer hastalığı olduğu için hava yollarının tıkanması ya da daralmasına neden olur. Bu durum da taşınan havanın sekteye uğramasına yol açarak nefes almayı güçleştirir. Alerjik ve alerjik olmayan şeklinde iki farklı türü olan astımın tedavisi konusunda hala birçok araştırma yapılıyor. Astımı doğru bir şekilde idare edebilen kişiler sağlıklı ve aktif bir şekilde hayatlarına devam edebilirler. Astım söz konusu olduğu zaman iltihap oluşumu mikrop bazlı olmaz fakat oldukça hassas olur. Bir başkasını etkilemeyen sebepler sizi etkileyebilir. Bu tür etkenlere ise tetikleyici adı verilir.
Gen aktarımı astım hastalığının oluşumuna doğrudan etkisi olan bir konudur. Bununla birlikte her kalıtımsal etkene sahip olan hastalıkta olduğu gibi aile geçmişinde astım olan biri olduğu için astım olma olasılığı da %100 değildir. Bazı kişiler astım olurken bazı kişiler neden astım olmaz sorusunun cevabı ise henüz verilebilmiş değil. Fakat çeşitli bulgular bireylerin astım olma olasılığını artırır. Kalıtım da bu etkenlerden birisi olarak karşımıza çıkar. Ebeveyninde ya da kardeşlerinde hastalığı olan kişilerin astıma yakalanma olasılığı artış gösterir. Bununla birlikte bireylerin doğuştan alerjiye yatkın bir bünyeye sahip olması da mümkündür. Bu duruma atopi adı verilir.
Alerjiye neden olan polen, toz akarı ve hava döküntüleri gibi maddeler astım krizine yol açabilir. Yalnızca solunan alerjenlerin değil aynı zamanda deniz ürünleri gibi yiyeceklerin de astıma yol açması mümkün olur. Bu sebeple de bireylerin alerjenlerden uzak durması gerekir.
Ev kokusu, kömür ızgaralar, odun ateşi, sigara, benzin, boya, kokulu sabun ya da parfümde olduğu gibi birçok güçlü koku ya da duman astımı tetikler. Astım hastaları kişiden kişiye göre değişmekte olan tepkimelere sahip olduğu gibi etkenlere karşı da farklı tepkiler verir. Diğer yandan mesleki sebeplerden dolayı kimyasala maruz kalan kişilerde astım riski yüksektir.
Pek çok açıdan zararlı olduğu bilinen sigara aynı zamanda astımın da tetikleyicisidir.Astım hastalarının özellikle sigara konusunda hassas davranmaları gerekir. Sigara içmenin yanı sıra sigara dumanının yoğun olduğu ortamlardan da uzak durulmalıdır. Sigara dumanına maruz kalmak çocuk yaşlardan itibaren astıma yol açabileceği gibi birçok farklı hastalığın da sebebi olabilir.
Boğaz ağrısı, soğuk algınlığı, grip ya da sinüs enfeksiyonları gibi solunum yolu enfeksiyonları astımın özellikle çocuklarda en önemli tetikleyicileri olarak karşımıza çıkar.
Egzersiz ya da buna benzer güçlü nefese ihtiyaç duyan aktiviteler, özellikle de soğuk havada yapılması halinde astımı tetikler. Fiziksel aktiviteler sebebiyle astımın tetiklenmesi halinde egzersiz astımı ortaya çıkar. Bununla birlikte nefesini tutmak, nefes nefese kalmak, ağlamak ya da gülmek de astım krizine yol açabilir. Uygun tedavi ile bu tür aktivitelere devam edilmesi mümkün olur.
Heyecan, korku ya da öfke gibi yoğun duyguların ifade edilmesi esnasında nefes alma düzeni değişikliğe uğrar. Astıma hastalarının kahkaha atması ya da hüngür hüngür ağlaması gibi durumlarda hırıltı ya da diğer astım belirtileri ortaya çıkabilir.
Astım belirtileri değişiklik gösterebilmektedir. Ciddi ve hayatı tehdit eden düzeye çıkabilir. Periyodik ya da uzun süren astım ataklarına rastlamak da mümkündür. Ortak astım belirtileri olduğu gibi hastalara özel bazı belirtilere de rastlanabilir. Bunun yanında acil astım belirtileri de vardır.
Astım hastaları alerjik reaksiyonlara benzer bir şekilde sık sık öksürür. Özellikle vücudun hassas olduğu bir maddeye temas edildiğinde ya da alerjen maddeler nefes ile vücuda alındığında öksürükler ortaya çıkar. Bu öksürükler kimi zaman saatlerce sürebilen kuru öksürükler olur. Bu sebeple de hastaların alerjen madde ya da ortamdan uzak durması gerekir.
Alerjik reaksiyonlarda olduğu gibi astımda da hapşırma ortak bir belirti olarak görülür. Alerjik astımı tetikleyen maddenin solunması durumunda vücut hapşırma tepkisi verir. Fakat bu durum nezle ya da gripten farklıdır. Kesintisiz bir şekilde sürebilen hapşırmalar oldukça rahatsız edicidir ve sık rastlanır.
Alerjik olsun ya da olmasın astım, solunum yollarının etrafında yer alan doku kaslarının daralmasına neden olur. Bu sebepten ötürü hastalarda nefes darlığı problemi ortaya çıkar. Özellikle polen, toz ya da koku gibi etkenler nefes darlığına yol açar. Bu tür bir durumla karşı karşıya kalan kişilerin ortamdan uzaklaşması en doğrusu olur.
Alerjik astımın neden olduğu nefes darlığına bağlı olarak ortaya nefes alıp verme sorunları çıkabilir. Solunum işleminin sekteye uğraması aynı zamanda kalp atışları ve nabızda da sorunlara yol açar. Alerjik astım hastalarında nefes alıp verme sorunları görülür. Alerjen maddeden uzaklaşılması halinde bu sorun etkisini yitirir. Bu tür durumlarda temiz hava almak için açık havaya çıkmak gerekir.
Alerjik astım ile karşı karşıya olan kişiler öksürük ve nefes darlığı çekerler. Göğüs bölgelerinde ağırlık oluşur ve bu durum göğüs sıkışmasına sebep olabilir. Bunun haricinde yalnızca baskı dahi astımı işaret eder. Alerjen maddenin solunması durumunda baskı artış gösterir.
Nezle, grip ya da soğuk algınlığında olduğu gibi alerjik astım söz konusu olduğu zamanlarda da burun akıntıları görülür. Küf, polen ya da toz gibi maddelerin solunması ya da alerjen gıdanın tüketilmesi durumunda burun akıntısı ortaya çıkar.
Bunun dışında hırıltı da sık görülen belirtiler arasında yer alır. Nadiren görülen belirtiler ise şu şekildedir;
Günlük hayatı sekteye uğratan ve şiddetli bir seviyeye ulaşan astım kimi zaman hayatı tehdit eder. Astım öldürür mü sorusunun cevabı, astımın kontrol altına alınmaması halinde öldürücü olabileceği şeklindedir. Bu tür durumlarda bireylerin mutlaka hastaneye gitmesi gerekir. Astımın ciddileşmesi halinde şu belirtiler ortaya çıkar:
Astımın teşhis edilmesi için belirti ve şikayetlerin değerlendirilmesi gerekir. Bu süreç içerisinde akciğer grafisi, fiziki muayene, kanda alerji tetkikleri ve solunum fonksiyon testlerine bakılır. Astım geçer mi diye merak ediyorsanız bu noktada erken tanının ne kadar önemli olduğunu da bilmeniz gerekir. Zira gerekli önlemlerin alınmaması halinde hastaların hayat boyu ileri seviye astımla mücadele etmesi gerekebilir.
Astım ya da alerji hastalıkları için tam anlamıyla bir tedavi yöntemi bulunmaz. Genetik geçişli olan bu hastalıklar erken tanı ve iyi bir tedavi ile birlikte kontrol altına alınabilse de tam olarak geçtiği görülmez. Bu noktada önemli olan şey hasta ve doktor arasındaki ilişkidir. Zira hastanın sahip olduğu belirtiler konusunda doktoru bilgilendirmesi gerekir. Bu şekilde belirtiler ve belirtilerin seviyesi de takip edilebilir. Uzun süreli tedavilerin ilk basamağı alerjenlerden uzak durmak olur. İkinci aşamada ise toz ya da sprey şeklinde ilaçlar kullanılır.
Astım tedavisinde kullanılan ilaçlar ikiye ayrılır. Bunlar ya kontrol veya tedavi eden ya da rahatlatan ilaçlar olur. Doktor tarafından hangi ilacın ne şekilde kullanılması gerektiği hastaya söylenir.
Aspirin ya da diğer ağrı kesici ilaçların alınmasının ardından yarım saat içinde burun akıntısı, öksürük, göğüste sıkışma, baş ve boyun kızarıklığı ve gözlerde kızarma gibi belirtiler ortaya çıkabilir. Bu durumun şuur kaybı ve şok gibi daha ciddi etkilere yol açtığı da görülür. Aspirin alerjisine sahip olan hastaların burun poliplerine sahip olması halinde, alerjisinin olmadığı bir ilacı kullanması gerekir. Diğer yandan glokom amaçlı kullanılan göz damlaları, kalp ve tansiyon ilaçları, radyolojik ve anestezi sırasında kullanılan ilaçlar da astıma sebep olabileceği için en uygun ilacın bulunması gerekir.
Hava yollarının iltihaplanmasını tetikleyen nefes alışverişleri astım ataklarına yol açar. Bu durumun önüne geçebilmek için astımı tetikleyen madde ya da yerlerden uzak durmak gerekir.
Hava filtreleri toz akarları, polen, küf ve diğer alerjen maddeler gibi astım tetikleyicilerini yok etmek için oldukça iyi bir yöntemdir. HEPA filtrelerine sahip olan sistemler oldukça işe yarar. Hava filtreleme sistemleri sayesinde astımın kontrol altına alınması mümkün olsa da yalnızca bu makineye güvenmek doğru olmaz.
Nemlendirici cihazlar su buharını kullanarak havadaki nem düzeyini artırır. Uygun bir şekilde korunması ve temizlenmesi halinde astım belirtilerinin hafiflemesine yardımcı olur.
Bağışıklık sistemini baskılamak için kullanılmakta olan immünoterapiler, zaman içinde alerjen duyarlılığının azalmasını sağlar. Birkaç ay boyunca haftada bir kez verilen enjeksiyonlar ayda bir defa verilmeye başlanır. Bağışıklık sistemi duyarsızlaşana dek birkaç yıl boyunca bu yöntem kullanılabilir.
Astım ilaçları iki farklı yaklaşım ile kullanılır. Bu ilaçlar ilk olarak saldırıları önlemek için kullanılan düzenli ilaçlar olabileceği gibi astım belirtilerinin ilk işaretini engelleyen saldırılar için de kullanılabilir. Oral bir şekilde alınan ya da enjeksiyon şeklinde kullanılan ilaçlar bulunur. Kısaca özetlemek gerekirse:
Hangi ilacın ne şekilde etki ettiği ve sorunlara yol açıp açmadığı konusunda testlerin yapılması önem taşır. Diğer yandan astımın kontrol altına alınabilmesi için doktorunuz ile astım eylem planı yapmanız gerekir.