Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut, ekonominin büyümesi için sadece parasal önlemlerin yeterli olamayacağını belirterek, “Büyüme için Türkiye üretime, sanayiye dönmelidir, özel sektörün önü açılmalıdır, ihracata odaklanılmalıdır“ dedi.MTSO Başkanı Aşut, yazılı bir açıklama yaparak, Türkiye ekonomisinde devlete dayalı bir büyüme olamayacağını, Merkez Bankası’nın da büyümeyi tek başına üstlenemeyeceğini ifade ederek, Türkiye ekonomisinin büyümesi için özel sektörün önünün açılması gerektiğini kaydetti. Açıklamasında, Merkez Bankası’nın faiz koridorunun mevcut üst bandı olan fonlama oranını 10,75’ten 10,50’ye düşürmesi ve bunun ekonomiye etkilerini değerlendiren Aşut, Merkez Bankası’nın hedef bağımsızlığı değil, araç bağımsızlığı olduğunu dile getirdi. Merkez Bankası’nın genel olarak fiyat istikrarına odaklandığını belirten Aşut, “Enflasyon hedefini, büyümeyi, makro ekonomik büyüklüğü devlet verir. Ekonomi yönetimi verir. Bunun sadece fiyat istikrarı bölümünde Merkez Bankası devreye girer ve fiyat istikrarını kendisine verilen hedef doğrultusunda gerçekleştirmeye çalışır. Bunu yaparken kullandığı enstrümanlar konusunda bağımsızdır. Merkez Bankası’nın en büyük konusu enflasyonla mücadele, fiyat istikrarının sağlanmasıdır. Ekonomik büyüme ise tali hedeftir. Asıl büyümeyi sağlayacak maliye politikaları ve özel sektörün yatırımlarıdır” ifadelerini kullandı.“BÜYÜME İÇİN ÖZEL SEKTÖRÜN ÖNÜ AÇILMALIDIR”Gerçek büyümenin ancak özel sektörün önünün açılmasıyla olacağının altını çizen Aşut, şöyle devam etti: “Eskiden ‘petrolümüz, doğal gazımız yok’ diye şikayet eder ve bunu cari açığın, büyüyememenin bir mazereti olarak gösterirdik. Gördük ki, bugün petrolü olan da büyüyemiyor. Sadece bu yer altı zenginliklerine bağlı olan ülkeler sıkıntı içinde. Suudi Arabistan dış borç arıyor, Rusya ekonomisi kriz yaşıyor. Amerika Birleşik Devletleri de en büyük petrol üreticisi ve ihracatçısı ama orada böyle büyük sorun yok. Çünkü ABD’yi özel sektörü ayakta tutuyor. Türkiye üretime, sanayiye dönmelidir, özel sektörün önü açılmalıdır, ihracata odaklanılmalıdır. Bu da, inşaata rant yaratmayı bırakıp, sanayi ve üretime rant yaratmayla olur.”Türkiye’nin anlayışında devlete dayalı bir büyümenin söz konusu olamayacağını vurgulayan Aşut, şunları kaydetti: “Bunu yıllardır yapılan özelleştirmeler de gösteriyor. Kamu ağırlığı ortadan kalkmış. Bugün artık büyümeyi özel sektörden koparıp bakamayız. Büyümenin sağlanması, ekonominin düzelmesi Merkez Bankası’nın tek başına üstleneceği bir konu değildir. Böyle bir durumun söz konusu olamayacağını Amerika’da da Avrupa’da da Japonya’da da gördük. Tüm dünyadaki uygulamalar Merkez Bankası para politikalarının bu konuda bir işe yaramadığını gösterdi.”“EKONOMİNİN BÜYÜMESİ İÇİN PARASAL ÖNLEMLER YETERLİ DEĞİL”Ekonominin büyümesi için parasal önlemlerin yeterli olmadığını belirten Aşut, “Ekonominin büyümesi için parasal önlemlerin dışında başka şeylere ihtiyaç var. Terörle mücadele, siyasi istikrarın sağlanması, hukuk, insanların geleceğe güvenle bakması, özel sektörün teşvik edilmesi, özel sektörün yarına güvenle bakması gibi önlemlere ihtiyaç var. Bunları yapamayınca büyümeyi Merkez Bankası’na yüklemek tek başına yeterli değil. Merkez Bankası yüksek faiz politikası yerine kuru aşağı çekmek için faizleri yukarı çekebilir ama Merkez Bankası bunu yapmıyor. Merkez Bankası faiz oranlarını belli bir tonda, yüzde 8-9 aralığında faizde istikrarı sağlamaya çalışıyor. Bunu yaparak faizde istikrarla finansal istikrarı hedefliyor. Faizlerde öngörülebilirliği artırmaya çalışıyor. Ardından Merkez Bankası şu anda piyasalara para veriyor. Yani her hafta bankalara toplamda kümülatif 107 milyar TL para veriyor. Bunu yapmasa bankaların şu anda ekonomiye kredi aktarması söz konusu gözükmüyor. Çünkü kaynak yok. Bankalar kaynak yaratamıyor. Bizce Merkez Bankası’nın piyasalar için bundan daha fazla yapabileceği bir şey yok” dedi.Tüm bunların, Merkez Bankası’nın son zamanlarda duyarsız kalmasının, çok fazla hareket etmemesinin temel nedeni olduğuna işaret eden Aşut, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Merkez Bankası 107 milyar TL para aktararak piyasaya soluk aldırmaya çalışıyor. Biz, asıl sorun olarak AB uyum sürecinde Merkez Bankası’nın bankacılık sektörüyle ilişkilerinin sınırlanması sonrası para veremeyecek olmasını görüyoruz. O zaman ne olacak? Türkiye’nin bugünkü sorunu Merkez Bankası’nın programı değil. Piyasada 1 trilyon 750 milyar TL’ye ulaşmış bir kredi var. Aslında kredinin piyasada sıkışmaması, nakitlerin, nakit yönetiminin düzgün olması lazım. Kredi stoku birikmemeli. Stok vadesi ile alacak vadesi arası açılmamalı. Demek ki kredi mekanizması ekonomiye yansımıyor. Ekonomiye nefes aldırmıyor.”“TÜRKİYE’YE SICAK PARA DEĞİL YATIRIM ÇEKİLMELİ”Ekonominin nefes alması için özel sektörün önünü görebilmesi gerektiğine dikkat çeken Aşut, doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının teşvik edilip Türkiye’ye sıcak para değil, yatırımın çekilmesi gerektiğini vurguladı. Yatırımın çekilmesi için de bürokrasinin hızla azaltılması gerektiğinin altını çizen Aşut, “Türkiye rekabet edebilirlikte dünyada 144 ülke içinde 45’nci sırada. Gelişmekte olan dinamik bir ülkeyiz diyoruz ama girişimcinin önünü açamıyoruz. Makro ekonomik istikrarda ise Türkiye yine 144 ülkede 70’nci sıralarda yer alan bir ekonomi. Buna bakarak ciddi sermaye, yabancı sermaye neden Türkiye’ye gelmiyor, bunu sorgulamalıyız. Batının ciddi sermayesi Türkiye’ye yatırıma gelmiyor. Bunun nedeni yatırım iklimimizde sorun olması. Bürokratik zorluklar var. Teşvik sistemimiz istenildiği gibi değil. Yatırım olması için öncelikle teşvikler bölgesel olmaktan çıkmalı. Sektörel baza ve ilçe bazına indirmeliyiz. Teknoloji yaratan, yüksek teknolojiyi destekleyen sanayiye bölge ayırmaksızın destek vermeliyiz. Sanayide kümeleşme önemli. Herkesi her yere yayamazsın. Hiçbir ileri teknoloji firmasını doğu illerimizden birinde yatırıma zorlayamazsınız ya da ileri teknoloji bilen bir mühendisi hangi sosyal ortama göndereceksiniz? Yurt dışından gelecek bir yatırımcı destek var diye bu bölgelere gitmek isteyecek mi acaba? Artık Türkiye bir şeyleri fark etmeli. Teşvik sistemi sektörel ve ilçe teşviklerine dönmeli. Yatırım iklimi iyileştirilmeden, bürokratik engeller yüksekken, Türkiye’nin bulunduğu bölgesel ortam sıkıntılıyken Merkez Bankası politikalarının bir anlamı yoktur” ifadelerini kullandı.Türkiye’nin sadece inşaat sektörü temelli değil, sanayi temelli ve teknoloji temelli hareket etmesi gerektiğini dile getiren Aşut, sözlerini şöyle tamamladı: “Tüm dünya inovasyon peşinde koşuyor. Bizim bedava arazi vermemiz lazım. Amerika bugün bedava arsa veriyor, gel yatırım yap diyor. Biz toprağı rant olarak görünce nemalanma yoluna gidiyoruz. Ciddi firmalar bu nedenle ülkemize gelemiyor. Merkez Bankası 1 puan faiz yükseltmiş, indirmiş bu ortamda anlamı yok. Artık daha fazla faiz yükseltmesinin anlamı da yok. Ülke olarak ekonomi kanalına girebilsek bu sorunlar daha rahat görülecektir. Ülkemizin elbette başka sorunları ve gündemleri de var. Ancak, o sorunların çözülmesini beklersek ekonomide bazı trenler kaçmış olacaktır. Biz şunu iddia ediyoruz; eğer ekonomiyi merkeze alabilirsek diğer birçok sıkıntının çözümü de kolaylaşacaktır. Güçlü ekonomi, güçlü demokrasi ve sosyal huzurun payandasıdır.”
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz