İSTANBUL (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Atatürk Kültür Merkezi Projesi'ne ilişkin, "Temelini atacağımız bina sadece bir kültür merkezi değildir. Bu eser aynı zamanda son 5 yıldır milli iradeye kasteden, vatan, millet düşmanlarına verilmiş en güzel cevap olacaktır." dedi.
Erdoğan, Taksim Meydanı'nda düzenlenen Atatürk Kültür Merkezi Temel Atma Töreni'nde, bugün 10 yıllık bir sabrın meyvesinin toplandığını söyledi.
Projenin bitince daha başka olacağını vurgulayan Erdoğan, "Az önce ekranda izlediniz, animasyon olarak nasıl bir esere kavuşacağız. Hele bitince daha başka olacak. Gerçekten defalarca ben bunun animasyonunu izledim. Projeyi arkadaşlar, anlattılar, dinledik ve bu günlere hazırladık ama kararlı hazırladık. Şimdi de yüklenici firmayla beraber kararlı bir şekilde 2 yılda inşallah burayı bitireceğiz." diye konuştu.
Erdoğan, temeli atılacak binanın sadece bir kültür merkezi olmayacağını dile getirerek, "Temelini atacağımız bina sadece bir kültür merkezi değildir. Bu eser aynı zamanda son 5 yıldır milli iradeye kasteden, vatan, millet düşmanlarına verilmiş en güzel cevap olacaktır." ifadesini kullandı.
İstanbul'un kendini bu projede bulacağını anlatan Erdoğan, şöyle devam etti:
"İstanbul kendini bu projede adeta millet kıraathanesiyle bulacaktır, restoranıyla bulacaktır, her şeyiyle bulacaktır. Türkiye'yi karanlığa mahkum etmeye çalışanlara karşı, ülkemizi aydınlık yarınlara kavuşturma idealimizin sembolü bir eser inşa ediyoruz. Hepsinden önemlisi İstanbul Atatürk Kültür Merkezi, milletin değerleriyle, inancıyla, insanımızın tarihi ve kültürüyle kavgalı, jakoben zihniyete karşı dikilmiş bir zafer anıtı olacaktır. İnşallah 2 yıl sonra tamamlandığında bu eser, sadece İstanbul'umuzun değil, tüm Türkiye'nin iftihar vesilelerinden biri haline gelecektir, dünya bu eseri anacaktır."
Erdoğan, Türkiye'nin aslında hizmet ve yatırım düşmanı "istemezükçü" anlayışıyla ilk defa kendi dönemlerinde muhatap olmadığını belirterek, ülkenin cumhuriyet tarihi boyunca ne zaman hamle yapmaya, prangalarını kırmaya çalışsa karşısında daima bu zihniyeti bulduğunu söyledi.
Türkiye'nin sanayide, savunmada, üretimde, ulaşımda, teknolojide, hemen her alanda yaptığı hamlelerin dışarıda hasımlar, içeride de belli kesimler tarafından sürekli engellendiğini dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:
"Rahmetli Menderes'in ömrü, darağacında son nefesini verdiği o kara güne kadar malum zihniyetle mücadele ile geçmiştir. Merhum Özal'ın 1983'ten itibaren ülkemizi tekrar ayağa kaldırma çabaları da yine bu çevrelerin sabotajlarına maruz kalmıştır. Rahmetli Necmettin Erbakan Hocamızdan merhum Alparslan Türkeş'e yüreği milletimizin refahı için çarpan, büyük ve güçlü Türkiye ideali için ter döken tüm liderlerin karşısına ilk önce bu çete dikilmiştir. İnsanımızın hayır dua ile andığı ne kadar siyasetçi, iş adamı, müteşebbis varsa hemen hepsi bunların linç kampanyasından nasibini almıştır."
- "Bunları anlamak mümkün değil"
Erdoğan, Nuri Demirağ'ın bir anısını şöyle anlattı:
"Ülkemizin yetiştirdiği en vizyoner insanlardan Nuri Demirağ'ın bir anısını sizlerle paylaşmak istiyorum. CHP zihniyetinin anlaşılması bakımından bu anekdotun son derece önemli olduğunu düşünüyorum. Özellikle genç nesillerin, ülkemizin geçmişte neler yaşadığını ne tür badireler atlattığını öğrenmesi için bu hadise gerçekten ibretliktir. Merhum Nuri Demirağ, 1931 yılında İstanbul'da Asya'yı Avrupa'ya bağlayacak Boğaz Köprüsü Projesi'nin etütlerine başlar. 1934'te Amerika'nın en büyük çelik şirketiyle anlaşarak, üstünden tren yolu da geçen projesini tamamlar. Proje yaveri aracılığıyla Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e sunulur ve Gazi tarafından da çok beğenilir. Gazi, gereğinin yapılması için projeyi hükümete iletir. Dönemin CHP hükümetinin bayındırlık bakanı bu projeyi ne yapar biliyor musunuz, 'Boğaz'ın güzelliğini bozar' bahanesiyle projeyi reddeder. Demek ki 3 tane köprü yapıldı şimdi Boğaz'a, Boğaz'ın hakikaten güzelliğini bozmuşuz. Ya bunları anlamak mümkün değil. Herhalde biz de bozmasın diye Binali Bey, bozmasın diye denizin altına sokmuş. Şimdi Marmaray'da Avrasya Tüneli de denizin altından gidiyor. Hangisinden istiyorsanız onu kullanın diyoruz. Aynı şekilde CHP hükümetinin başbakanı İnönü de projenin hayata geçirilmesine mani olur. Bütün bu sabotajlar Gazi Mustafa Kemal'in iradesine, arzusuna rağmen yapılır."
Menderes'in, Nuri Demirağ'ın havada bırakılan projesini sahiplendiğini, Karayolları Genel Müdürlüğünden Boğaz'a 9 ayrı yerden köprü yapmanın mümkün olduğu raporunu aldığını hatırlatan Erdoğan, "25 Mayıs 1960'ta, yani darbeden sadece 2 gün önce de uluslararası bir firmayla sözleşme imzalanır fakat 27 Mayıs darbesi olunca diğer pek çok hizmet gibi köprü projesi de rafa kaldırılır. Ülkemizin ilk boğaz köprüsü Nuri Demirağ'ın teşebbüsünden tam 40 yıl sonra 29 Ekim 1973'te ancak hizmete girer. Boğaziçi Köprüsü, yani yeni adıyla 15 Temmuz Şehitler Köprüsü hem inşaat sürecinde hem de sonrasında CHP ve malum çevreler tarafından sürekli eleştirilir, hedef haline getirilir, engellenmeye çalışılır." şeklinde konuştu.
- "Rami Kışlası kütüphane yapılacak"
Erdoğan, benzer bir linç kampanyasının Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'nün inşası sırasında merhum Özal'a yönelik de yürütüldüğünü anımsatarak, şunları kaydetti:
"Biz de 40 yılı aşkın siyasi hayatımız boyunca sözde elit, özde lümpen bu çevrelerin zehirli oklarının hedefi olduk. Aynısını 3. köprüde Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nde bize yapmadılar mı? Motorlarla 3. köprünün olduğu yere denizden gittiler, yürümeye fırsat bulamadılar. Yine gösteri yaptılar. 'İstemezük' dediler ama biz onlara rağmen yaptık. Marmaray'ı öyle yaptık, Avrasya'yı öyle yaptık. Şimdi de inşallah 3 katlısını yapacağız, yine Boğaz'a. Ya bunların dünyadan bir haberi yok. Hizmet etmek gibi de bir dertleri yok. 'Engelleyelim de nasıl olursa olsun', mantık bu. Gerek Büyükşehir Belediye Başkanlığımız, gerek Başbakanlığımız, gerekse Cumhurbaşkanlığımız döneminde sürekli eleştirildik, karakter suikastlarına maruz kaldık. Sadece İstanbul Atatürk Kültür Merkezi Projesinde değil, Marmaray'dan Avrasya Tüneli'ne, İstanbul Havalimanı'ndan, onun için de aynı şeyleri yaptılar, hala yapıyorlar. Yavuz Sultan Selim Köprüsü'ne kadar bütün projelerimizde belli kesimlerin saldırısına muhatap olduk. Bak şimdi burada bir müjde daha veriyorum, Rami Kışlası var ya Rami Kışlasını da İstanbul'un en büyük kütüphanesi yapıyoruz. Devam ediyor, inşallah hedef, 6 milyon ciltlik bir kütüphaneyi İstanbul'umuza kazandırmak. Daha önce burası Rami Kışlası'ydı, şimdi de inşallah İstanbul'umuzun en büyük kütüphanesi olacak ve Türkiye'nin. İkincisi Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde biliyorsunuz, 5 milyon cilt. Burada da 6 milyon cilt. Ya biz çalışıyoruz. Konuşmuyoruz. Ekranları başında bizi izleyen milletime sesleniyorum. Onun için 31 Mart'ı unutmayın. 31 Mart bu noktada çok önemli."
(Sürecek)