Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün vefatının 77'nci yıl dönümü dolayısıyla Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu tarafından düzenlenen anma törenine katıldı. Törende hitap eden Erdoğan, "Artık rejim endişelerini gündemimizden çıkarmalıyız. Bunları konuşarak birbirimizi yormaya gerek yok. Cumhuriyetin ve demokrasinin bir gereği olarak sonuçta kararı verecek olan milletimiz olmalıdır. Bu ülkenin siyasetçileri, yöneticileri olarak bizler üzerimize düşeni yapalım. Nihai kararı milletimize bırakalım" dedi.
DAVUTOĞLU: ATATÜRK DERİN İZLER BIRAKAN BİR NESLİN TEMSİLCİSİDİR
Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu tarafından vefatının 77'nci yıl dönümünde Atatürk'ü anmak için ATO Congresium'da tören düzenlendi. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın okunmasıyla başlayan anma törenine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun yanı sıra AK Parti Ankara Milletvekili Tuğrul Türkeş de katıldı. Törende konuşan Davutoğlu, Atatürk'ün tarihte derin izler bırakan bir neslin temsilcisi olduğunu söyleyerek "Milletleri büyük sınavlara soktuğu dönemlerde o sınavı aşmak için millete öncülük eden liderler tarihin izlerini sürdükçe geleceğe büyük miraslar bırakır. Bulunduğumuz yıllarda her yıl bir 100'üncü yılı idrak ediyoruz. Bu sene şanlı destanımız Çanakkale Savaşı'nın ve Sarıkamış'ın 100'üncü yılını idrak ediyoruz.
Her 100'üncü yılda bir kez daha o dönemin ve o döneme öncülük eden nesillerin ve cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün hayatını bugünkü perspektifle yeniden değerlendirmeye ihtiyaç var. Tarihin hızlı aktığı dönemlerde o hızlı akışa akıl ve yürekle öncülük edenler tarihte derin miras bırakırlar. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, bugüne hitap edebilecek 5 önemli vasfıyla aslında 100 yıl önceki tarihi akışa derin izler bırakan bir neslin temsilcisidir" diye konuştu.
"1 KASIM SEÇİMLERİ MİLLET İRADESİNİ BİR KEZ DAHA ORTAYA KOYMUŞTUR"
Millete duyulan güvenin temel ilke olduğunu belirten Davutoğlu, 1 Kasım seçimine değinerek "Geçtiğimiz hafta 1 Kasım'da 'Hakimiyet bila kayd-u şart milletindir' diye kurulan bir cumhuriyetin demokrasiyle taçlanması neticesinde milletimizin duyduğu güvene mazhar olmak bakımından büyük bir onurla ağır bir sorumluluğu üstlenmenin bilinciyle huzurunuzdayım. Kendimize güveniyoruz. Özgüvenimiz sağlamdır. Çünkü ait olduğumuz millete güveniyoruz. 1 Kasım seçimleri yüzde 85 katılımla aslında millet iradesinin ne yönde tecelli edeceği yönünde bugün tek doğrudan kaynağın ancak milletin kendisi olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur" ifadelerini kullandı.
"BİZE TEVDİ EDİLEN GÖREVİN YENİ BİR REALİTEYİ İNŞA ETMEK OLDUĞUNUN BİLİNCİNDEYİZ"
1 Kasım seçiminde üstlendikleri sorumluluğa ilişkin konuşan Davutoğlu, "Biz bir taraftan 2023 vizyonunu ortaya koyarak Türkiye'yi dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına sokma iradesini ortaya koyarken diğer taraftan sahip olduğumuz realiteyi de üzerine bastığımız toprağın gerçekliklerini de göz ardı etmiyoruz. Hayalperestlik ile realitenin arasında bir gerilim yaşamaktansa vizyonumuzu ortaya koyuyoruz ve bu vizyonu harekete geçirecek siyasi iradeyi ortaya koyuyoruz. 1 Kasım seçiminde bize tevdi edilen görevin de 2023 vizyonu çerçevesinde bu realiteyi dönüştürmek, yeni bir realiteyi adım adım inşa etmek olduğunun da bilincindeyiz" şeklinde konuştu.
"AMAÇ BİZİ ANADOLU'YA SIKIŞTIRMAK DEĞİL, ANADOLU'DA BOĞMAKTI"
Davutoğlu'nun ardından anma töreninde hitap eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şehitler sayesinde vatan topraklarında yaşanıldığını belirterek "Vefatının 77'nci yıl dönümünde Kurtuluş Savaşımızın başkomutanı, ilk cumhurbaşkanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü rahmetle yad ediyorum. Malazgirt'ten günümüze kadar bin yıla yakın bir zamandır bu toprakları bizlere vatan yapmak için canlarını feda eden şehitlerimizin her biri bizim gururumuzdur. Bugün de şehitlerimizin gerektiğinde canlarını vermekten çekinmeyen kahraman evlatlarımızın sayesinde vatan topraklarında yaşamaya devam ediyoruz. Gazi Mustafa Kemal'in 1919'da başlayıp 1923'te cumhuriyeti kurarak taçlandırdığı o büyük mücadelesi de milletimizi vatansız bırakmaması mücadelesi değil miydi? Avrupa'nın içlerinden Afrika'nın ortalarına kadar uzanan Osmanlı'yı yok etme çabasının son ve nihai hedefi Anadolu'ydu. Amaç bizi Anadolu'ya sıkıştırmak değil, bizi Anadolu'da boğmaktı. Bizi vatansız bırakmak isteyenleri Gazi Mustafa Kemal'in önderliğinde verdiğimiz o büyük mücadele sayesinde kanımızla, canımızla durdurduk" açıklamasında bulundu.
"SON 3-4 AYDA 165 ŞEHİT VERDİK"
Son 3-4 ayda 165 şehit verildiğini kaydeden Erdoğan, vatanın korunması için bedel ödenmeye devam edildiğini vurgulayarak "Vatansızlığın ne anlama geldiğini yakın çevremizde yaşanan hadiseler bize çok çarpıcı şekilde gösteriyor. Bugün de vatanımızı korumak için bedel ödemeye devam ediyoruz. Sadece son 3-4 ayda 165 şehit verdik. Yüzlerce yaralımız, gazimiz var. Şair ne diyor? Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır. Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır. İşte vatan olmanın bilinciyle bu evlatlarımız, şu anda bu destanı bir daha yazıyorlar. Gerektiğinde canımızı vermekten, kanımızı akıtmaktan, uğrunda hiçbir fedakarlıktan kaçınmayacağımız bu topraklar bizim vatanımız. Onun için ben her vesileyle bir şey söylüyorum. Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet diyorum. Bu dört ilke ülke ve millet olarak bizim geleceğimizi üzerinde kuracağımız dört temel sütundur. Bunların hiçbirinden taviz veremeyiz. 2023 hedeflerimiz bunu ifade ediyor" diye konuştu.
"CUMHURİYETİ SAVUNURKEN OSMANLI'YI BİR KENARA KOYAMAYIZ"
"Biz bir kabile devleti değiliz" dediği konuşmasında Erdoğan, "Bu yıl 29 Ekim'de cumhuriyetimizin 92'nci yıl dönümünü coşkuyla kutladık. Bundan sonra daha farklı kutlayacağız. Ama bu yıl aynı zamanda Osmanlı Devleti'nin 716'ncı kuruluş yıl dönümüydü. Yine bu yıl Anadolu topraklarındaki ilk devletimiz olan Selçuklu Devleti'nin kuruluşunun 940'ıncı ıl dönümüydü. Bu devletlerin hepsi de birbirinin devamıdır, bu bir zincirdir. Cumhuriyeti savunurken ne Osmanlı'yı ne Selçuklu'yu bir kenara koyamayız. Reddedemeyiz. Bizim gücümüz zaten buradan geliyor. Biz bir kabile devleti değiliz. Biz asil bir ecdadın devamı olan bir devletiz. Elbette son devletimiz cumhuriyetimize tüm gücümüzle sahip çıkacağız" ifadelerini kullandı.
"GERİYE GİDİŞ KESİNLİKLE SÖZ KONUSU OLAMAZ"
Demokrasi, insan hakları, hukuk devleti ilkeleri konusunda en küçük bir şüphe ve tehdit olmadığını söyleyen Erdoğan, "Türkiye Cumhuriyeti, 78 milyonun tamamının sahip çıktığı, benimsediği, kendini vatandaşı olarak gördüğü devletimizin adıdır. Bundan geriye gidiş asla söz konusu değildir. Tam tersine cumhuriyetimizi büyütmek, güçlendirmek, geliştirmek için hep birlikte tüm imkanlarımızla, tüm samimiyetimizle çalışmaya devam edeceğiz. Aynı şekilde demokrasi, insan hakları, hukuk devleti ilkeleri konusunda da en küçük bir şüphe ve tehdit söz konusu değildir. Yoktur. Bu konuda da geriye gidiş kesinlikle söz konusu olamaz" şeklinde konuştu.
"BUNLARI KONUŞARAK BİRBİRİMİZİ YORMAYA GEREK YOK"
Rejim endişelerinin gündemden çıkarılması gerektiğini savunan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Cumhuriyetin ilk dönemindeki endişeleri ve hassasiyetleri anlıyoruz. Bu endişelerin ürünü olan pek çok uygulamanın cumhuriyetin benimsenmesi ve güçlenmesi sürecini uzattığını da kabul etmek durumundayız. Ama artık bunları geride bırakmamız gerekiyor. Türkiye Cumhuriyeti, 92 yıllık tarihinin en büyük başarılarını son 13 yılda hayata geçirmiştir. Peki bu dönemde cumhuriyetimiz en küçük bir kayıp yaşadı mı? Bunu birileri bize ispatlasın, görelim. Öyleyse artık rejim endişelerini gündemimizden çıkarmalıyız. Bunları konuşarak birbirimizi yormaya gerek yok. Artık geleceğe kilitlenme zamanıdır. Uzun yıllar boyunca bu endişeyi kendisine siper ederek ülkenin ve milletin adeta kanını, iliğini sömüren, milleti tahkir ederek vesayet ve düzenlerini sürdürmek isteyenlerin foyası ortaya çıktı"
"KARARI VERECEK OLAN MİLLETİMİZ OLMALIDIR"
Cumhuriyetin ve demokrasinin gereği olarak nihai kararı milletin vermesi gerektiğini belirten Erdoğan, "Biz diyoruz ki gelin tarihimizle, medeniyetimizle, kültürümüzle yeniden barışalım. Kökü olmayanın geleceği olmaz. Tarihçilerimizle, eğitimcilerimizle, kültür adamlarımızla bu konuları enine boyuna konuşalım, tartışalım ve millete mal olmuş bir devlet politikası ortaya koyalım. Bunun Gazi Mustafa Kemal'in arzusu olduğundan da şüphe duymuyorum. 1 Kasım seçimleri Türkiye'nin önünde 4 yıllık bir istikrar ve güven dönemi açtı. Bu dönemi yeni Anayasa başta olmak üzere ülkemizin ve milletimizin ihtiyaçlarını en ileri düzeyde karşılayacak reformların hayata geçirildiği bir dönem haline getirelim. Hiçbir şeyi konuşmaktan, tartışmaktan çekinmeyelim. Cumhuriyetin ve demokrasinin bir gereği olarak sonuçta kararı verecek olan milletimiz olmalıdır. Millete güvenelim. Önce bunu yaşamamız lazım. Bu ülkenin siyasetçileri, yöneticileri olarak bizler üzerimize düşeni yapalım. Nihai kararı milletimize bırakalım" dedi.
(DHA)