Mustafa Kemal Atatürk, Masonlar tarafından öldürüldü.
Masonlar, localarını kapatıp faaliyetlerine son verdiği için Atatürk’e düşmandılar ve kendilerinden olan doktorlar vasıtasıyla yavaş yavaş zehir verip ölümüne sebep oldular.Getirtilen Mason doktor, Atatürk’ü zehirledi.
AIDS virüsü, 1974 yılında genetik mühendisler tarafından yaratıldı. Afrika'da başarılı bir deneyde katil vir virüsle yaratıldığına inanılan AIDS'in CIA ve KGB tarafından dünyanın nüfusunu azaltmak için yapıldığına inanılıyor.
Müslüman dünyasında popüler bir teori olarak başgösteren bir inanış Tsunami'nin Hintliler tarafından nükleer deneyle, Asya'nın Müslüman ağırlıklı nüfusunun yok edilmek istendiği de kuvvetli bir inanış.
1977 yılında hayatını kaybeden Elvis Presley'in birçok hayranı onun ölümünün uydurma bir haberden ibaret olduğuna inanıyor. Presley'in hayranları, O'nun gerçek ölümünün 1990'lı yılların ortasında olduğuna inancını taşıyor.
Şüphesiz Prenses Diana'nın ölümü de, komplo teorilerinin vazgeçilmezlerinden. Lady Di'nin, Dodi El Fayet'le ilişkisinin İngiltere'deki kraliyet ailesine tehdit oluşturduğu savından yola çıkan sevenleri onun İngiliz gizli servisi MI6 tarafından öldürüldüğüne inanıyor.
Yaygın bir şehir efsanesi Paul McCartney'in 1966 yılında bir trafik kazasında öldüğünü söylüyor. İddialara göre, Beatles'ın sekteye uğramaması için de bu ölüm gizlendi ve yerine bir başkası kullanıldı.
Bazı iklim bilimcileri, küresel ısınmanın komplo olduğuna ve yüksek vergiler getirebilmek için dünya nüfusunu yumuşatmak için çıkartılmış olduğuna inanıyor.
Komplo teorisyenleri dünyayı büyük bir savaşa sürükleyen Pearl Harbour baskınının ABD Başkanı Roosevelt tarafından daha önceden bilinmesine karşın saklandığını düşünüyor. ABD'nin savaşa girmesine karşı olan Avrupalıların, ABD'ye ihtiyaç duyması için de saldırının bilinmesine rağmen önlem alınmadığına inanıyor
Dan Brown'un Da Vinci Şifresi eserinden sonra ortaya çıkan bir görüşe göre, İsa, Mary Magdalena ile evlendi ve bir çocuk sahibi oldu. Fransa'ya göç ettiği düşülülen İsa'nın Sion manastırında yaşadığına inanılıyor.
11 Eylül 2001 yılında tüm dünyada dengeleri değiştiren İkiz Kuleler saldırısının ABD'nin sorumluluğu olduğuna inananların sayısı oldukça fazla. ABD hükümetinin saldırıdan daha önce haberdar olduğunu düşünen komplo teorisyenleri, Ortadoğu'da savaşların başlatılabilmesi için hiçbir önlem alınmadığına inanıyor. Birçok tanığın, uçakların İkiz Kuleler'e çarpmadan önce patlama sesleri duyduğunu söylemeleri, bu teoriyi birçok kişi için doğrular nitelikte.
İngiltere Başbakanı Harold Wilson'un Sovyetler Birliği ajanı olduğu söylentisi de komplo teorisyenlerinin vazgeçilmezlerinden. İngiliz ordusunun kendisine karşı bir darbe yapmak istediği ve Sterlin'in O'nun döneminde devalüasyona uğraması KGB ajanlığının bir göstergesi olduğunu düşünenler için bir veri.
1993 yılında uçak kazasında hayatını kaybeden eski Jandarma Genel komutanı Eşref Bitlis'in ölümünden sonra ekibinin de suikastlerle tasfiye edildiği iddia edildi. 3. Ergenekon iddianamesine giren ve eski MİT çalışanı emekli Albay Hüseyin Vural’da bulunan şok bir belge, 17 Ocak 1993 yılında şüpheli bir uçak kazasında hayatını kaybeden eski Jandarma Genel komutanı Eşref Bitlis ve ekibinin ölümlerini yeniden gündeme getirdi. Vural'dan 'Eşref Bitlis'in kadrosu suikastlerle öldürülecek' notu çıktı. Vural “Bu belgeyi hatırlamıyorum” dedi. Bitlis, ABD'nin Kuzey Irak'da oluşturmaya çalıştığı Kürt Devleti'nin Türkiye'nin zararına olduğunu söylüyordu. Bu nedenle ABD büyükelçiliği tarafından birkaç defa Hükümete şikayet edildiği de iddia edildi.
17 Ağustos 1999 depreminin ardından çeşitli senaryolar yazıldı. En çok dikkat çekeni ise Feature Times’da yayınlanan bir araştırma oldu. Bu senaryoya göre, San Andreas fay hattında meydana gelebilecek büyük bir depremin Amerikan ekonomisine çok büyük zarar vereceğini bilen ABD, yerkabuğundaki değişimleri izleyerek büyük depremi küçük depremler haline dönüştürmenin yolunu bulmuştu. Yıllar önce Sırp asıllı Amerikalı bilimadamı Nicola Tesla tarafından geliştirilen bu düşük frekanslı elektromanyetik ışınımla yüksek enerji nakli" tekniğini, hem Ruslar hem de Amerikalılar uzun zamandır bir silah olarak kullanmanın yolunu arıyorlardı. Bu yöntemle, çok uzaktan, hatta uzaydan geniş alanlarda tahribat yapabileceklerdi. Ancak Pentagon yıllardır çok güçlü bir silah geliştirmek amacıyla üzerinde çalıştığı bu projeyi, bir yandanda barışçı "deprem indirgeme" sistemine uygulamak suretiyle tepkileri azaltmayı ve fonlama devamlılığını sağlamayı amaçlıyordu. Bu nedenle proje önce Avustralya'nın çıplak ve seyrek nüfuslu kırsal bölgelerinde denendi ve geliştirildi. Daha sonra bunun deprem bölgelerinde denenmesine sıra geldi. Bu araştırmalar Amerika' da HAARP ve diğer askeri tesislerin kumanda merkezlerinde yürütülüyordu. Bu arada, Türkiye, Japonya ve benzeri deprem bölgelerinde de sismik ağ şebekeleri kurularak bu bölgelerin tektonik verileri saniyesi saniyesine devasa bilgisayarların kayıtlarına gönderilmeye başlandı. Ve gün geldi bu sistem Türkiye'de denenmek istendi. ABD'nin asıl hedefi, Kuzey Anadolu fay hattındaki deneyden elde edeceği tecrübe ve bulguları, San Andreas fay hattına uygulamaktı. Bu iş yine çok yüksek askeri gizlilik taşıdığından yürütme işi İsrailli uzmanlara verilmişti. Gerekli makine ve donanım gizlice denizaltılarla Gölcük üssüne getirilerek oradaki yeraltı ve denizaltı korunaklarına kuruldu. Gece saat tam 03:00 da düğmeye basılacaktı. 1-2 dakika içinde de oluşturdukları enerjiyle Marmara'nın altındaki tektonik tabakayı zayıf yerlerinden kırıp, aylardır oluşan basıncı dışarı atacaklardı. Böylece büyük bir deprem önlenmiş olacaktı. Ama 45 saniye süren deprem, beklenenin 10 bin kat üstünde bir güçle meydana geldi.
Türkiye’nin 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal 17 Nisan 1993’te hayatını kaybetti. Özal’ın vefatının ardından ölüm nedeniyle ilgili tartışmalarda başladı. Turgut Özal’ın eşi Semra Özal “Büyük Türk birliğini gerçekleştirmek istiyordu. Bu nedenle öldürüldü” sözleri de Turgut Özal’ın ölümünün bir cinayet olduğu söylentilerini güçlendirdi. Semra Özalın, Cumhurbaşkanı Özal
ın zehirlenme sonucu öldüğü iddialarını araştıran savcılık, takipsizlik kararı verdi. Savcılık, Özal`ın kalp yetmezliğinden öldüğünü açıkladı. Özal’a 18 Haziran 1988 Cumartesi günü Ankara Atatürk Spor Salonu'nda Anavatan Partisi'nin 2. Olağan Kongresi'nin düzenlendiği sırada da suikast girişiminde bulunulmuştu.
Türkiye’de 2003’te Sabetaist hahambaşılığın resmen kurulmasıyla yeniden gündeme gelen komplo teorisi, ülkenin gizliden gizliye Sabetaycılar tarafından yönetildiği yönünde... Nedir bu 'Sabetaycılık' ve kim bu 'Sabetaycılar'? 17. yüzyılda İzmir ve çevresinde ortaya çıkan Sabatay Sevi'nin kurucusu olduğu, onu mesih kabul eden, Yahudi Mistisizmine ve Kabbala'ya dayanan bir inanç. Gizliliğin sürdürülmesi amacıyla bu inanca inananlar, bulundukları ülkenin yaygın dininde görünmeyi tercih ediyorlar. Müslüman ismi alıyor ve kendilerini her bakımdan "şüphe edilmeyecek ölçüde" Müslüman gösteriyorlar. Kendilerini Yahudiliğe bağlı bir fraksiyon olarak tanımlasalar da Yahudiler tarafından resmi olarak bu dine bağlı kabul edilmiyorlar. Taraftarları Sabatayistler, Sabatycı, Sabetaycı, Avdedî, Dönme, Selanikli, Meamin, Maminim, Takiyyeci, Munafık gibi farklı isimlerle de adlandırılıyor.
Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi’ne neden olan keneler, Karadeniz’e turist kılığında gelen kadın MOSSAD ajanlarınca mı getirildi? Bu teori Saadet Partisi Bolu İl Başkanı Abdullah Uzun'a ait. Uzun, bu 8 ayaklı kenelerin İsrail'de laboratuarlarda üretildiğini ve kadın ajanlar tarafından getirildiğini söylüyor.
Uzay söz konusu olduğunda komplo teorisinden geçilmez. Çünkü uzay araştırmalarına ve elde edilen bilgilere erişimi olan birkaç ülke ve bu ülkelerin ilgili kurumlarında belirli sayıda uzman vardır. Böyle olunca da her kafadan çıkabilecek sesleri engellemek zordur. Tarihte uzayla ilgili belki de en çarpıcı komplo teorisi, Ay’a hiç ayak basılmadığıdır. Pek çok kişinin uzun süredir ‘gerçek’ olarak kabul ettiği teoriye göre ABD’nin Apollo 11 uzay aracıyla Ay’a gönderdiği ve 20 Temmuz 1969’da Ay’a ayak bastığı bilinen ekibin aslında uydumuza hiç inmediği, hatta Ay’a hiç gidilmediği yönünde. Teorisyenler, Ay’a ayak basan Neil Armstrong ve Edwin Aldrin’in Ay yrine Nevada Çölü’ndeki bir açık fotoğraf stüdyosuna ‘indirildiği’ inancında.
Bermuda Şeytan Üçgeni, Atlantik Okyanusu'nda çok sayıda uçak ve geminin kaybolduğu, bazı paranormal olayların yaşandığı bölgenin adıdır. Kimsenin açıklama getiremediği bu esrarengiz fenomen, içinde bilim adamlarının da bulunduğu pek çok insan tarafından yıllarca 'doğaüstü bir takım güçlerin yaptırımı' olarak algılandı ve öyle de lanse edildi. Burada uzunca bir süre içinde sık aralıklarla bir sürü deniz aracı arkalarında iz bırakmadan kayboldu. Bu esrarengiz olayların üzerinde bir süre konuşuldu fakat olayın ne olduğu hiçbir zaman açıklanamadı. Sonraları ise bu üçgen içinde kaybolma olayları sona erdi.
Fatih Sultan Mehmet'in Hıristiyan dünyası tarafından, Yahudi bir doktorun yardımıyla zehirlendiği iddiaları tarihte büyük bir çalkantı yarattı. İddiaya göre; 1481'de Fatih Sultan Mehmet 300 bin kişilik bir ordunun başında olduğu hâlde sefere çıktı. 27 Nisan 1481'de Kapıkulu askerleriyle Üsküdar'a geçti. Pâdişah Üsküdar'a geçtiğinde hasta olduğu için birkaç gün dinlendi ancak hastalığı giderek arttı. Bunun üzerine hekimler tarafından konsültasyon yapılarak, verilen ilâcın dozu arttırıldı. Fâtih'in özel doktoru, Yakup Paşa isminde bir Yahudi'ydi. Venedikliler, Fâtih'in zehirlenmesi karşılığında Paşa'ya büyük bir servet vaat etmişler Yakup Paşa da bu işi gerçekleştirmişti. Fatih'in ölümü bir müddet halktan ve askerden saklandı. Ancak haber duyulunca, Sultan'ın bir zehirlenme olayına mâruz kaldığı anlaşıldı ve Yakup Paşa, asker tarafından parçalanarak öldürüldü.
ABD Başkanı John Fitzgerald Kennedy, 1963’te Dallas’ta suikasta kurban gitti. Bu cinayeti, devlet ve birtakım politikacılar, CIA başkanı Hoover ve bazı mafya gruplarının hep birlikte işlediğine dair komplo teorileri üretildi. İsrail’in, nükleer çalışmalarından dolayı İran’a saldıracağı haberleri kamuoyunu meşgul ederken, İsrail’in nükleer çalışmaları sebebiyle ABD eski Başkanı John Fitzgerald Kennedy’den uyarı mektubu aldığı ortaya çıktı. Yeni Asya’nın ele geçirdiği belge, ABD Başkanı John Fitzgerald Kennedy tarafından, öldürülmesinden yaklaşık 5 ay önce dönemin İsrail Başbakanı Levi Eshkol’a yazılmış 3 sayfalık bir mektup. Mektupta; Kennedy, Levi Eşkol’ü, İsrail’in nükleer çalışmalarına dair güvenilir bilgi elde edememeleri durumunda “Amerika'nın İsrail’e olan taahhütleri ve İsrail’i desteklemesi ciddi şekilde tehlikeye girebilir” diye uyarıyor. CNN İnternetinal, Kennedy’yi “ABD’nin Katolik ve Mason olmayan ilk başkanı” olarak tanıtıyor. İsrail’in nükleer sırlarını deşifre eden ve bu sebeple 18 yıl hapis yatan Dimona Nükleer Reaktörü eski çalışanı Mordechai Vanunu da, Kennedy’nin, Dimona Nükleer Reaktörü’ndeki çalışmaların aydınlığa kavuşturulması için İsrail yönetimine baskı yapması sebebiyle suikasta uğradığına dair “gerçeğe yakın işaretler” bulunduğunu ileri sürmüştü. Başkan Kennedy’ye ait bu mektup, Vanunu’nun iddiasının doğruluğunu güçlendiriyor.
Son günlerin en popüler komplo teorisi, şüphesiz ki Aralık 2012’de dünyada ‘kıyamet’ yaşanacağı ve tüm canlıların yok olacağı iddiasındaki teori. Esasen dünyanın Aralık 2012’de ‘köklü bir değişime uğrayacağı’ işaretleri verilen ve tam o tarihte sona eren arkaik Maya takvimine dayanan teori, önümüzdeki ay vizyona girecek olan ‘2012: Kıyamet Günü’ filminin ön PR çalışmaları yoluyla da fena halde şişirilmiş durumda. Bilimcilerin bu konudaki yorumlarında ise fikir birliği var: Saçmalık!
ABD Başkanı Barack Obama’nın babasının Kenyalı olmasından dolayı bu ülkede doğmuş olacağı söylentileri her zaman gündemdeydi. ABD Anayasası’na göre bir kişinin ABD başkanı olabilmesi için aranan tek şart Amerika’da doğmuş olması. Obama Havaii’de doğduğuna dair belgeyi Beyaz Saray’ın internet sayfasında gösterse bile hala bunun doğru bir belge olmadığını düşünenler var. ABD’nin Nevada eyaletinde 1947 yılında meydana gelen bir kaza dünyanın en büyük komplo teorilerinin sebebi oldu. Meydana gelen kazada bir UFO’nun dünyaya düştüğü ve uzaylıların bulunduğu düşünülüyor. Gerçi askeri yetkililerde olayın ardından bu yönde bir açıklama yapmış ancak çok kısa bir sürede düşen cismin bir hava gözlem balonu olduğu söylenmişti. ABD’nin en güvenlikli askeri üslerinden biri olan bölge dünyadaki UFO fanatiklerinin başkenti olarak biliniyor. 27 Mayıs askeri darbesi ile ilgili en büyük komplo teorisi, ihtilalin dönemin Başbakan’ı Adnan Menderes’in o zamanki Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’ne yapacağı ziyaretten bir ay önce gerçekleşmiş olması. İddialara göre Menderes S.S.C.B.’ye giderek ekonomik bir anlaşma yapacak ve borç alacaktı. Ancak Soğuk Savaş’ta Türkiye’yi bir sınır karakolu olarak gören ABD ise bunu engellemek için bir darbe yaptı ve Menderes’i iktidardan aldı.
Dünya siyasi tarihinin şekillenmesinde önemli rol oynayan Fransız İhtilali, aslında “Aydınlanmış Olanlar” anlamına gelen İlluminati örgütünün eseriydi. İlk yıllarında; bir "entelektüeller kulübü" olmaktan öteye gidemeyen Illuminati, yıllar ilerledikçe Baron Adolf Vön Kntgge ile işbirliği yaparak saflarına Mason localarını da katmaya başlar. Üst düzeylere gelmiş üyelere; "Illuminati örgütünün tüm dünyadaki kralları ve din adamlarını yok etmek istediği ve ancak böylelikle insanların zihinlerinden milliyet düşüncesinin silinebileceği" aktarılıyordu. Illuminati örgütü, faaliyeti tepki çekmeye başlayınca, değişik isimlerde etkinlik göstererek yer altına çekildi. "Fransız Devrim Kulübü", bunun bir örneğidir...
2004 yılında Hint Okyanusu'nda meydana gelen dev dalgalar bugün bile tartışılmaya devam ediyor. Tsunamiyi aslında İsrail ve ABD ortak yapımı bir nükleer bombanın denemesi sırasında meydana gelmiş bir yan etki olarak yorumlayanların sayısı her geçen gün artıyor. Mısır ve Ortadoğu'daki birçok gazete işin peşini bırakmayarak iddiaları Müslümanlara zarar vermek üzere yapılan bir saldırı boyutuna kadar taşımayı başardı. Doğal afet mi, Tanrı'nın gazabı mı yoksa kasıtlı bir saldırı mı? Kimse işin içinden çıkamadı.