Tersine, çöllerin, okyanusların, uçsuz bucaksız ovaların ve dağlık arazilerin atmosferden çok uzak noktalardan çekilmiş fotoğrafları, daha çok bir sanatçının elinden çıkmış tablolara benziyor.
NASA’nın çektiği bu nadir fotoğraflardan bazılarını, Independent bir araya getirdi:
Fotoğrafta, İran’ın en büyük çölü Deşt-i Kebir görülüyor. Çamur ve tuz tabakalarıyla kaplı bataklıklardan oluşuyor
İzlanda’nın Skaftafell Ulusal Parkı’nda bulunan Vatnajöküll Buzulu’ndan uzanan dev mavi katmanlar.
İzlanda’nın kuzeybatısında bulunan Batı Fiyort’ları bir dizi yarımadadan oluşuyor. Bu tırtıklı çıkıntıların kapladığı çevre uzunluğu, Norveç’in tüm kıyı şeridinin yarısından fazla.
Kıvrımlı vadiler, Ürdün’ün güneydoğusundaki sert, kuru topraklarda kollara ayrılan bir görünüm ortaya çıkarmış.
Fırat Nehri vadisinin verimli topraklarıyla Akdeniz kıyılarının tarım arazileri arasında kalan Suriye Çölü, bugün Suriye, Ürdün, Suudi Arabistan ve Irak’a kadar uzanıyor.
Deşt-i Kebir çölü, nam-ı diğer Büyük Tuz çölü, atmosferin çok uzak bir noktasından bakıldığında bir sanatçının elinden çıkmış girdaplara benziyor.
İran’daki Mand Nehri’yle, Zagros Dağları’na kurulu Konari kenti fotoğrafta görülebiliyor.
Suudi Arabistan’ın Kızıl Deniz’deki kıyı şeridinde bulunan, antik lav alanı Harrat el Birk. Arap Yarımadasındaki bu koyu renkli noktaların 2 ile 30 milyon yıl yaşında olduğu düşünülüyor.
Norveç’in kıvrımlı buzullardan oluşan kıyı şeritleri. Buz kaplı dev fiyortların derinlikleri yüzlerce metreyi bulabiliyor.
Hollanda’nın güney kıyı şeridinde, tortu yüklü nehirler adacıklar ve su kanallarından oluşan dev bir delta oluşturmuş. Adacıkların arasında ise kum tepecikleri bulunuyor.
İskoçya’nın ana karasından 210 kilometre kuzeyde bulunan Shetland Adaları.
İspanya ve Fas arasında kalan denizlerin tepesinde, atmosferin yüksek katmanlarındaki rüzgârların girdap haline getirdiği bulutlar.
Grönland’ın batı kıyısında bulunan Baffin Körfezi, küçük ve çok sayıda buzulla çevrelenmiş.
Grönland’ın güneyinde, buz örtüsü girdap oluştururmuşçasına dönüyor. Buz örtüsünün üzerindeki sis bulutu da rahatlıkla görülebiliyor.
Alaska’nın en büyük buzulu olan Malaspina Buzulu’nun ‘dili’. Neredeyse fotoğrafın tümünü kaplamış.
Alaska’nın batı kıyı şeridinde yer alan Yukon Deltası, dünyanın en büyük deltalarından biri.
Hava, yolu üzerindeki nesnelerin etrafında ve üzerinde estikçe, Von Karman girdapları olarak bilinen spiral oluşumlar ortaya çıkarabilir. Bu fotoğrafta, Pasifik Okyanusu’ndaki Aleutian Adaları’nın güneyinde oluşan girdaplar görülüyor.
Aleutian Adaları’nın batısında oluşan bulutlar. Renk dağılımındaki çeşitlilik, yağmurları oluşturan suyun ısı ve yoğunluk farklılığından meydana geliyo
Libya Çölü’ndeki dev kum tepeleri kayalıkların etrafını sarmış.
Kuzey Namibya’da bulunan Namib Çölü’nün kalbinden yükselen Brandberg Dağı, dev bir granit kütlesi. Dağın deniz seviyesinden oldukça yüksek doğasında çok farklı bitki ve hayvan türleri bulunduğu gibi, yamaçlarındaki mağaralarda antik dönemlerden kalma resim ve oymalar yer alıyor.
Namibya’nın Ugab Nehri, bir yıl içinde sadece birkaç defa toprağın üzerinde belirecek kadar su yoğunluğuna sahip oluyor. Yine de, suyu toprak altından akan bu nehir nadir rastlanan çöl fili gibi vahşi doğada yaşayan birçok hayvana yaşam olanağı sunuyor.
Nijer Nehri, güneyinde kalan Bani Nehri’ne karışmadan önce kum tepeleriyle çevrili Sahra’da keskin bir dönüş yapıyor. İki nehrin birleşme noktasında dar, kıvrımlı suyollarına ve küçük göl ile adacıları bulunan delta bulunuyor.
Fas’ın güneyinde kalan Atlas Dağları’nın bir kısmına ait görüntü. Dağların kapladığı bölge, dünyanın en zengin ve çeşitli mineral kaynaklarının bulunduğu yerlerden biri ve halen el değmemiş durumda.
Çad’ın yakınlarında bulunan Terkezi Vahası, Sahra Çölü’nde bulunan ilginç kayalık oluşuma sahip yerlerden biri.
Şili-Arjantin sınırında bulunan yanardağ tepecikleri. Bölgede yaklaşık 1,800 yanardağı bulunuyor. Bunlarda 28 tanesi aktif halde.
Birbirinden canlı renkler, dünyanın en kurak çöllerinden biri olan Atacama Çölü’nün üzerini örtüyor.
Birçok suyolunun beslediği Negro Nehri, Amazon’un Brezilya’ya en büyük nimetlerinden biri. Nehir kanalındaki adacıkların neredeyse tümü yağışların yoğun olduğu mevsimde yok oluyor.
Bir zamanlar uçsuz bucaksız tarım alanlarının ve ormanların kapladığı Amazon ormanı bugün hızla değişim gösteriyor. Fotoğrafta, Amazon Havzası’nda yaşanan orman tahribatının Bolivya’daki boyutu görülebiliyor. Yerleşimciler ağaçları yok ederken, onların arkasından gelenler tarım yapmak için ormanlardan geriye ne kaldıysa silip süpürüyor. Fotoğraftaki kırmızı alanların hepsi bir zamanlar ağaçların kapladığı tarım alanları.
Arjantin’in başkenti Buenos Aires’ten yüzlerce kilometre ötede, Atlantik Okyanusu’na doğru uzanmış Cabo San Antonio burnu yer alıyor.
Brezilya’nın kuzeybatısında bulunan Demini Nehri’ndeki bataklık alanlar. Demini, Amazon Nehri’ne karışan birçok nehirden bir tanesi.
Avustralya’nın dev kum tepelerine sahip Büyük Kum Çölü. Çalılık ve kayalıklardan oluşan çöldeki tek kum alan, fotoğrafta soldan sağa uzanan sarı bölgeyi temsil ediyor. Pervane benzeri alanlar ise büyük yangınları gösteriyor.
Büyük Kum Çölü’nün batısı, kayalık olan doğu kısmına nazaran ağırlıklı olarak kumdan oluşmasına rağmen, jeolojik özellikler barındırıyor.
Avustralya’nın Kuzey Bölgesi’nde yer alan Amadeus Nehri’nin etrafını saran kurak topraklarda, yangınlardan geriye kalan izler görülüyor. Tuz yoğunluğu yüksek olan Amedeus Nehri, kuruduğu zaman tuz kristallerinden oluşan bir örtü haline geliyor.
Kum tepeleriyle çevrelenen Lake Disappointment (Hayal kırıklığı Gölü), Batı Avustralya’nın en uzak köşelerinden birinde yer alıyor. 1897 yılında, gölde tatlı suya sahip dere yatakları bulmayı hayal eden kaşifler, tuzlu sudan başka bir şey bulamayınca büyük hayal kırıklığı yaşamış.
Avustralya’nın Kuzey Bölgesi’ne yaklaşık 142 milyon yıl önce düşen bir asteroit veya kuyruklu yıldız, 24 kilometre genişliğinde ve 5 kilometre derinliğinde bir krater oluşturdu. Bugün spiral tepelerden oluşan Gossess Bluff adı verilen oluşum, boğa gözünü andıran krateri temsil ediyor.
Batı Avustralya’da bulunan Shoemaker Krateri’ndeki yeşil ve sarı renkli noktalar, tuz katmanlarından oluşan mevsimlik gölleri gösteriyor. Yaklaşık 1.7 milyar yıl önce yaşanan bir meteor çarpmasından oluşan Shoemaker krateri, Avustralya’nın en eski krateri olma unvanına da sahip