HABER

ATO: “Tohumluğa para sayıyoruz”

Ankara Ticaret Odası (ATO) Türkiye’nin son 8 yılda 860 milyon dolarlık tohumluk ithal ettiğini, 2009 yılında 158 milyon dolar olan ithalatının 97.9 milyon dolarının sebze tohumluğu olduğunu belirtti.

ATO, dünyanın sayılı tarım üreticisi ülkeleri arasında ilk sıralarda yer alan Türkiye’nin, tarımsal teknolojide yeterince gelişememesinin bedelini “tohumluğa para sayarak” ödediğine dikkat çekti.

Ankara Ticaret Odası’nın “Tarımsal Üretim ve Tohumculuk” konusunda yaptığı araştırmaya göre, Türkiye, karpuz tohumluğunu Amerika’dan, domates tohumluğunu Fransa, ABD ve Hollanda’dan, lahana tohumluğunu Almanya ve Hollanda’dan, turşuluk hıyar tohumluğunu ABD’den satın alıyor.

-385 BİN TON TOHUMLUK ÜRETİLDİ-

Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Tohumculuk Daire Başkanlığı’nca hazırlanan Ülkesel Tohumluk Tedarik Dağıtım ve Üretim Programı’nda yer alan verilere göre, Türkiye’de 2009 yılında 385 bin ton tohumluk üretimi gerçekleştirildi. Bu miktar, 2008 yılında 290 bin ton, 2007 yılında da 324 bin ton olarak gerçekleşmişti. Türkiye’de en fazla üretimi yapılan tohumluk, 227.8 bin ton ile buğday tohumluğu oldu. Yıllık 600 bin ton buğday tohumluğu ihtiyacı olan Türkiye’de üretilen sertifikalı tohumluk, toplam tohumluk ihtiyacının yaklaşık yüzde 40’ını karşılıyor. Kalan bölümü ise, çiftçinin mahsulden ayırarak ertesi yıl kullandığı tohumluk oluşturuyor. Türkiye’de 2009 yılında, 36 bin ton arpa, 28.9 bin ton hibrit mısır, 58.8 bin ton patates, 10.8 bin ton pamuk, 9.3 bin ton hibrit ayçiçeği, 5 bin ton çeltik, 2.7 bin ton sebze tohumluğu üretildi. Türkiye’de tohumluk pazarı, 2009 yılında 158 milyon doları ithal olmak üzere yaklaşık 600-650 milyon dolarlık büyüklüğe ulaştı.

-8 YILDA 860 MİLYON DOLARLIK İTHALAT-

Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Tohumculuk Daire Başkanlığı verilerine göre, Türkiye 2002-2009 yıllarını kapsayan dönemde toplam 860 milyon dolarlık tohumluk ithalatı yaparken, aynı süre içerisinde 339 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirdi. Türkiye, 2009 yılında, 158 milyon dolarlık tohumluk ithalatı, 70.7 milyon dolarlık da ihracat yaptı. Endüstri bitkileri, tarla bitkileri, sebze ve yem bitkileri olmak üzere toplam 30 bin ton tohumluğun ithal edilirken, Türkiye’de üretilerek yurtdışına satılan tohumluk miktarı da 21.8 bin ton oldu. Türkiye 2009 yılında, 4 bin 860 tonluk buğday, arpa, hibrit mısır ve çeltikten oluşan tarla bitkileri tohumluğu ithalatına 17 milyon 117 bin dolar ödedi. İthalat içinde en büyük payı 97 milyon 995 bin dolar ile 2 bin 498 tonluk sebze bitkileri tohumluğu oluşturdu. Pamuk, ayçiçeği, kanola, patates ve şeker pancarı tohumluğunun da içinde yer aldığı toplam 11 bin 155 tonluk endüstri bitkileri tohumluğu için de 29 milyon 705 bin dolar ödedi.

-EBEVEYN TOHUMLUK İTHAL ETTİ, SERTİFİKALI TOHUM ÜRETİP SATTI-

Özellikle hibrit tohumlukta ithalatı fazla olan Türkiye, son 20 yıla kadar sıfır noktasında olan tohumluk ihracatını 70 milyon 766 bin dolar seviyesine çıkardı. Türkiye’nin tohumluk ihracatı içerisinde en önemli iki kalemi hibrit mısır ve hibrit ayçiçeği tohumluğu oluşturuyor. Türkiye ihracını gerçekleştirdiği bu hibrit tohumların “ebeveyn tohumlukları” ise ithal ediyor. Önce, ebeveyn tohumluklar, ekilip yetiştiriliyor, bunlardan da hibrit yani sertifikalı tohumluk üretiliyor. Üretilen hibrit tohumlukların bir bölümü yurt içi tarımsal üretim için kullanılırken, kalan bölüm de ihraç ediliyor. 2009 yılında 70 milyon 766 bin dolara ulaşan ihracatın yüzde 71’ini, yani 50 milyon 148 bin dolarlık bölümünü 10 bin 921 ton hibrit mısır ve 4 bin 719 ton hibrit ayçiçeği tohumluğu oluşturdu. Türkiye aynı yıl, sonraki yıllarda ihraç etmek ve kendi ihtiyacını karşılamak amacıyla 529 ton hibrit ayçiçeği 4 bin 18 ton da hibrit mısır tohumluğu ithalatı yaptı. Anavatanı Amerika olan patates için de mısır ve ayçiçeğinde olduğu gibi “ebeveyn tohumluğu” ithal ediliyor. 2009 yılında 56 bin ton patatesin üretildiği Türkiye’de, sonraki yıllarda sertifikalı tohumluk üretimlerini gerçekleştirebilmek için 9 bin 590 ton patates tohumluğu ithal edildi.

-AYAŞ DOMATESİNİN TOHUMLUĞU FRANSA’DAN-

Türkiye’de toplam sebze üretimi içerisinde yüzde 40’lık payı olan domates, üretiminde hibrit tohumluğu tercih edilen sebzelerin de başında yer alıyor. 2009 yılında 10 milyon 745 bin ton domates üretimi yapılan Türkiye’de, 22 bin 970 kilogramı hibrit olmak üzere toplam 47 bin 15 kilogram domates tohumluğu ithal edildi. Son yıllarca sıkça duyulan “domatesin neden eskisi gibi kokmadığı” sorusunun cevabı da kullanılan tohumluklarda. Hibrit domates tohumluğundan elde edilen verimin yüksek, ürünün raf ömrünün uzun olması, uzun yol nakliyesine imkan vermesi ve mevsiminin dışında üretilebilir olması, çiftçinin hibrit tohumluk tercih etmesine neden oldu. Tüketicilerin ucuz, buzdolabında uzun süre bozulmadan kalan domates istemesi de çiftçilerin tercihini destekledi. Beklentiler ve tercihler değişince, Türkiye’de domates üreticilerinin bir bölümü yerli çeşitlerin yerine ABD, Fransa ve Hollanda’dan ithal tohumluklar kullanmaya başladı. Örneğin Ankara’nın Ayaş ilçesinde üretilen ünlü “Ayaş domatesi” tarihe karıştı. Pazarlarda Ayaş domatesi olarak satılan domatesin tohumluğu Fransa’dan ithal ediliyor. Öte yandan, domates tarım ürünleri ihracatı arasına domatesi de koyan Türkiye, 2009 yılında bin 470 kilogramı hibrit olmak üzere 22 bin 858 kilogram da domates tohumluğu üretti. Türkiye’nin 2009 yılında elde ettiği hibrit tohumluk içinde ithalat oranı yüzde 94 olarak gerçekleşti.

-TURŞULUK HIYAR ABD’DEN-

Türkiye’nin en fazla hibrit tohumluk kullandığı ikinci sebze hıyar oldu. Türkiye, 2009 yılında 1 milyon 734 bin ton hıyar, 5 bin 692 kilogramı hibrit olmak üzere 8 bin 980 kilogram da hıyar tohumluğu üretti. Türkiye’nin aynı yıl 29 bin 353 kilogramı hibrit olmak üzere toplam 37 bin 244 kilogram hıyar tohumluğu ithal etti. Türkiye’de hasadı yapılan turşuluk hıyarların hibrit tohumu ABD’den ithal edildi. İthal edilen hibrit tohumluğun toplam hibrit tohumluk içindeki oranı yüzde 84 oldu.

-“KABAK TADI” DA İTHAL-

Türkiye’de ithal tohum kullanılan sebzelerin ilk sıralarında kabak da yer alıyor. 2009 yılında 328 bin ton kabak üretilen Türkiye’de, 14 kilosu hibrit olmak üzere 4 bin 856 kilo kabak tohumluğu üretildi. Türkiye aynı yıl, 23 bin 604 kilogramı hibrit olmak üzere 24 bin 404 kilogram kabak tohumluğunu yurtdışından satın aldı. 2009 yılında kayda giren hibrit kabak tohumluklarının yüzde 99’u ithal edildi.

-DİYARBAKIR KARPUZU AMERİKAN TOHUMLUĞUNA YENİLDİ-

Çiftçilerin, uzun yola dayanıklı ve kısa sürede meyve veren tohumları tercih etmesi, Diyarbakır karpuzunun ABD’den ithal tohumluğa yenilmesine yol açtı. Üretici ve tüketici tercihlerindeki değişiklik karpuzda da yaşanınca Diyarbakır karpuzu, sadece Dicle nehri kıyısındaki Erimli, Sivritepe, Güzel, Develi gibi birkaç yüz dönümlük kısıtlı alanda yetişir oldu.

TÜİK verilerine göre, Türkiye’de 2009 yılında 3 milyon 810 bin ton karpuz üretildi. Türkiye’nin 2009 yılı karpuz tohumluğu üretimi ise bin 83 kilogramı hibrit olmak üzere 5 bin 43 kilogram oldu. Aynı yıl yapılan tohumluk ithalatı da 11 bin 898 kilogramı hibrit olmak üzere 58 bin 827 kilogram olarak gerçekleşti. Bu verilere göre, 2009 yılında temin edilen tohumluğun yüzde 92’si ithal edildi.

-HİBRİT HAVUÇ VE LAHANA TOHUMLUĞUNUN TAMAMI YABANCI-

2009 yılında Türkiye’de 593 bin ton havuç üretilirken, aynı yıl ithalatla 26 bin 111 kilogramı hibrit, 8 bin 108 kilogramı standart yani hibrit olmayan olmak üzere toplam 34 bin 219 kilogram havuç tohumluğu satın alındı. Aynı yıl 889 kilo standart havuz tohumluğu da Türkiye’de üretildi. Bu verilere göre, Türkiye’de hibrit tohumla üretilen havuçların tamamının tohumluğu ithal edildi. TÜİK verilerine göre, 2009 yılında 207 bin ton beyaz lahana üretilen Türkiye’de, üretim için gereken tohumluğun tamamı dışarıdan satın alındı. 64 kilosu hibrit olmak üzere 483 kilo lahana tohumluğu ithal edildi. Lahana tohumlukları Almanya ve Hollanda’dan ithal edildi. Aynı şekilde, Türkiye’de üretilen lahanagiller ailesinin diğer sebzeleri olan karnabahar ve brokolinin de tohumlukları yurtdışından ithal edildi.

-ISPANAK DA YABANCI TOHUMLU-

2009 yılında 225 bin ton ıspanak üretilen Türkiye’de kullanılan 625 bin 88 kilo tohumluğun yüzde 80’ini oluşturan 500 bin 218 kilo tohumluk Avrupa, Amerika ve Güney Batı Asya’dan ithal edildi. İthal tohumların yüzde 75’ini oluşturan 191 bin 713 kiloluk bölümünü hibrit tohumluklar oluşturdu. Marul, patlıcan, soğan ve turp üretiminde de hibrit tohumluklar ağırlıklı olarak yurtdışından satın alındı.

-KAVUNDA YERLİ TOHUMLUK GÖZDE-

Türkiye, kavun üretiminin önemli bölümünün yüzde 85’i kendi geliştirdiği çeşitlerden ürettiği tohumluklarla karşılıyor. 2009 yılında 1 milyon 679 bin ton kavunun üretildiği Türkiye’de 49,4 bin kilosu standart, 838 kilosu hibrit olmak üzere 50,2 bin kilo kavun tohumluğu üretildi. Aynı yıl, 2,3 bin kilosu hibrit olmak üzere toplam 8 bin 500 kilo kavun tohumluğu ithal edildi.

-BİBER TOHUMLUĞUNUN YÜZDE 80’İ YERLİ-

Türkiye’de tohumculuk şirketleri, pek çoğu yeni kurulmuş ve sınırlı sermayeye sahip oldukları için, AR-GE faaliyetlerine yeterince kaynak ayıramamaktalar. Türkiye çeşit geliştirme ve hibrit tohumluk üretiminde henüz emekleme aşamasında olmasına rağmen, çeşit geliştirme çalışmalarında başarılı olan şirketler ve geliştirdikleri yerli ürünler de var. Bu ürünlerin başında çarliston biber geliyor. Ülkesel Tohumluk Tedarik, Dağıtım ve Üretim Programı’nda yer alan verilere göre, Türkiye, biber üretiminin yüzde 80’ini yerli tohumluktan gerçekleştiriyor. 2009 yılında 1 milyon 837 bin tonu standart, bin 283 kilosu hibrit olmak üzere toplam 53 bin 586 kilo biber tohumluğu üretildi. Aynı yıl, 4 bin 140 kilosu hibrit olmak üzere toplam 11 bin 834 kilo biber tohumluğu ithal edildi.

-NENEHATUN BUĞDAY TOHUMLUĞU, AYDAN HANIM ARPA TOHUMLUĞU-

Yabancı ya da yerli de olsa Türkiye’de üretilen tohumlukların Tarım Bakanlığı’na bağlı Tohumluk Tescil ve Sertifikasyon Merkezi Müdürlüğü tarafından tescillenmesi yani kayıt altına alınarak Türkiye’de yetiştirilmelerine onay verilmesi gerekiyor. Halihazırda, tüm tarla bitkisi türlerinde bin 763 çeşit tescilli ve tüm sebzelerde 3 bin 175 çeşit olmak üzere 4 bin 938 çeşit kayıt altına alınmış durumda. Tescillenen çeşitlerin 3 bin kadarı da Türkiye’de üretiliyor. Tescillenen buğday tohumluklarından bazıları Ahmet Ağa, Ali bey, Basri bey, Nenehatun isimlerini taşırken, arpa tohumlukları arasında da Aydan Hanım, Süleyman bey ve Vamık hoca isimliler yer alıyor.

-TOHUMCULUĞA DEVLET DESTEĞİ-

Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, yurt içinde kaliteli tohumluk kullanımını teşvik etmek, tarımsal verimliliği artırmak amacıyla, bazı türlerde sertifikalı tohumluk üreticilerine ve kullanan çiftçilere destek ödemeleri yapıyor. Tohumluk destekleri çiftçilere dekar başına ödenirken, tohumluk üreticilerine, üretecekleri sertifikalı tohumluk için verdikleri beyannamelere göre ödeme yapılıyor. Bakanlık, 2009 yılında sertifikalı tohumluk kullanan çiftçilere toplam 46 milyon 900 bin TL’lik ödeme yaparken, tohumluk üreticilerine 11 milyon 350 bin TL’lik ödeme gerçekleştirdi. Bakanlık, 2008 ve 2007 yıllarında çiftçiye sertifikalı tohumluk desteği olarak 30’ar milyon lira ödedi. Bakanlığın, çiftçilere sertifikalı tohumluk kullanımı için açıkladığı, dekar başına ödenen tohumluk destekleri şöyle: Buğday ve yoncada 5 TL, arpa, trikale, yulaf ve çavdarda 3,5 TL, çeltik ve yerfıstığında 8 TL, nohut, kuru fasulye ve mercimekte 6 lira, patateste 20 lira, korunga ve fiğde 3 TL.

-TOHUM ISLAHI VE AR-GE-

Türkiye’nin ve dünyada birçok ülkenin kullandığı ithal tohumlukları üreten, hibrit tohumluk ihracatçısı konumundaki ülkeler uzun yıllardır tohumculuk alanında Ar-Ge faaliyeti yürüten, tohum ıslahı yapıp, çeşit geliştirebilen ülkeler. Bir tarım ürününde çeşit geliştirmeden, deneme ve pazarlama aşamasına kadar geçen sürenin 5-15 yıl arasında bir süre alması,yatırımın geri dönüşünün yavaş ve riskli olması Ar-Ge faaliyetlerinin pahalı olmasına, geliştirilen ürünün bir nevi “yenilik” (inovasyon) niteliği taşıması da, tıpkı telif hakkı gibi satışlarda “ıslahçı hakkı” bedeli ödenmesini gündeme getiriyor. Tohumculukta güçlü ülkeler olan ABD, Fransa, Hollanda, Almanya, İtalya ve Kanada Ar-Ge çalışmalarında da önemli gelişme kat etmiş ülkeler. Çin, Brezilya, Meksika, Hindistan, Arjantin ve Şili gibi tarımda gelişme gösteren ülkeler ise üretimle birlikte çeşit geliştirme (Ar-Ge) kapasitelerini de hızla artırıyorlar. Türkiye, bitkisel üretimindeki büyük kapasitesine karşın, yurt içi ve yurt dışı tohumluk piyasalarına yeni ve özgün çeşitler sunabilme konusunda yeterli Ar-Ge kapasitesine sahip değil. Bu nedenle de özellikle sebze üretimi ithal hibrit tohumluğa bağımlı durumda. Türkiye, arpa, buğday, trikale gibi tarla bitkileri ile biber, kavun, domates gibi sebzelerde çeşit geliştirme çalışmalarını sürdürüyor. Ancak hasadını yaptığı tüm bitki ve sebzeler için çeşit geliştiremiyor. Ar-Ge faaliyetlerinin pahalı olması, çeşit geliştirecek genetik materyal temininde karşılaşılan zorluklar Türk tohumculuğunu zora sokuyor.

-HİBRİT TOHUM NEDİR?-

Hibrit tohumluk, aynı türe ait bitkinin genetik bakımdan kendisiyle yakın akraba olmayan bir başka bitki ile tozlanmasıyla yani melezlenmesiyle elde ediliyor. Yani aynı bitki türünün farklı ailelerden gelen ana ve baba bitkiler birleştirilerek F1 denilen melez tohum elde ediliyor. Elde edilen tohum, hastalık ve zararlılara, sıcağa ya da soğuğa karşı dayanıklılığı, raf ömrünün uzunluğu ve yüksek verim sağlaması gibi nedenlerle üretimde tercih edilirken, eskiden beri yetiştirilen yerel çeşitler piyasadan çekiliyor, hatta bunlar gen bankaları tarafından muhafaza edilmedikçe yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalıyor.

-HİBRİT TOHUMUN ÜRÜNÜNDEN TOHUM ELDE EDİLEMİYOR-

F1 denilen hibrit tohumdan üretilen ikinci ve daha sonraki nesiller ilk melezlemede elde edilen olumlu özellikleri taşımadığı için F1 tohum ancak bir yıl başarılı şekilde tarımsal üretim için kullanılabiliyor. Aynı yüksek verimi, bitki performansını veya istenilen kalite özelliklerini elde edebilmek için hibrit tohumluğun her yıl satın alınması gerekiyor. Türkiye 20-25 bitki türünde ihtiyacı olan yüzlerce hatta binlerce hibrit çeşidi yurt içinde geliştirme ve bunların tohumluğunu üretme kapasitesinden yoksun olduğu için, bunların bir kısmını ithalat yoluyla karşılamak zorunda kalıyor. Örneğin sadece domateste yaklaşık 850 kayıtlı çeşit varken, bunların ancak birkaç yüz tanesi üretimde kullanılabiliyor.

-TÜRKİYE’DE TOHUMCULUK-

Türkiye’de 1980’e kadar devlet tekelinde olan tohumluk üretimi, 1980’den bu yana özel sektörün de faaliyet gösterdiği bir alan. Halen Türkiye genelinde sayıları 380’i bulan tohumculuk şirketi faaliyet gösterirken, bunların yaklaşık 70’ı tohumluk ıslahı ve geliştirilmesi konusunda çalışma yürütecek laboratuara sahip.

-DÜNYADA TOHUMCULUK-

Dünya tarımında tohumluğun taşıdığı değer ve önem son 50 yılda büyük ölçüde artarken, tohumluk üretim ve kullanım sürecinde devreye giren yeni bilimsel ve teknolojik gelişmeler, tohumluğu basit bir girdi olmaktan çıkartarak, onu ıslahçı ve sınai haklar içinde ele alınan bir “buluş” statüsüne soktu. Tohumluk bilim ve teknolojisinde dünyada söz sahibi ülkelerin başında ABD, Hollanda, Fransa ve Almanya geliyor. Bu ülkeler dünya tohumluk ticaretinde ön sıralarda yer alıyorlar. Uluslararası Tohumculuk Federasyonu (International Seed Federation-ISF) verilerine göre, dünya tohumluk ticaret hacmi, 2008 yılında, 7 milyar doları ihracat olmak üzere 13,7 milyar dolara ulaştı. 2008 yılında ABD 1 milyar 176 milyon dolarlık tohumluk ihracatı ile en fazla ihracat yapan birinci ülke olurken, ABD’yi 1 milyar 72 milyon dolarla Hollanda, 1 milyar 15 milyon dolarla Fransa, 493 milyon dolarla Almanya izledi. Aynı yıl, ABD ithalatta da birinci oldu. ABD, 772 milyon dolarlık tohumluk ithal ederken, Fransa 482, Meksika 432, Hollanda 401, İtalya 394, Almanya 382 milyon dolarlık ithalat yaptı.

-"TARIMDA YETERLİLİK TEKNOLOJİYE BAĞLI"-

ATO Başkanı Sinan Aygün, Türk tohumculuğunun kendi çeşitlerini geliştirmesi ve gelişmiş ülkelerle rekabet edebilmesi için, üreticisinden ihracatçısına kadar tüm kesimlerin bir araya gelerek tohumculuğu desteklemesi gerektiğini söyledi. Dünyada verimli üretim arayışlarının tohumlukdan başladığına dikkat çeken Aygün, “Tarımda yeterlilik artık toprağa değil teknolojiye bağlı. Tarımda, tohumculuktan başlayarak AR-GE çalışmalarını desteklemek, tohumluğa para saymak yerine teknolojiye yatırım yapmak gerekiyor” dedi. Türkiye’de AR-GE çalışmalarının özel sektör eliyle yürütülmesi gerektiğine dikkat çeken Aygün, “Biz yerli çeşitlerimizin tohumluklarını üretmek istiyorsak başka vergi desteğiyle, yapısal düzenlemelerle, kredilerle, bilimsel danışman, uzman ve ekipman desteğiyle tohumculukta araştırma-geliştirme çalışmaları yürüten firmaları desteklemek zorundayız” ifadelerini kullandı. Hibrit tohumlukların her yıl satın alınması gerektiğini de hatırlatan Aygün, “Elden gelen öğün olmaz. Bu nedenle tarım politikası önce AR-GE üzerine kurulmalı” dedi.

ANKA

En Çok Aranan Haberler