ANKARA (İHA) - Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Sinan Aygün, Türkiye'nın demiryollarına ağırlık vermeden kalkınmasını tamamlamasının imkansız olduğunu ifade ederek, "Son iki kazaya bakarak demiryollarını linç etmeyelim" dedi.
ATO tarafından hazırlanan "Demiryol Raporu" tamamlandı. Rapora göre, AB ülkeleri toplamından daha fazla kamyona sahip Türkiye'nin, demiryolu taşımacılığına gerekli yatırımı yapılmadığı için nal topladığı ortaya çıktı. Rapora göre, Türkiye'de çoğu Cumhuriyet döneminden kalma 10.9 bin kilometre demiryolu uzunluğuyla dünyada 23'üncü sırada bulunuyor. Buna göre,Türkiye'nin kendi boyutlarına ve koşullarına (yüzölçümü, nüfus yoğunluğu, doğal şartlar) yakın gelişmiş ülkeler olan Fransa ve Almanya' yı yakalaması için demiryolu uzunluğunu 5 katına çıkarması gerekiyor. Sonuç olarak Türkiye'nin demiryolu uzunluğu, AB ülkelerinin ortalama 5-6 kat altında kalıyor. AB ülkelerinde 10 bin kişiye düşen demiryolu uzunluğu ortalama 5.1 kilometre iken bu oran Türkiye'de 1.4 kilometre.
KAZA VE ÖLÜM ORANLARI DÜŞÜK Rapora göre, karayolu ulaşımının tercihi nedeniyle Türkiye'de trafik kazalarında her yıl 1 ilçe nüfusu yitiyor, her 10 yılda 97 bin nüfusa sahip Bayburt, 93 bin nüfusa sahip Tunceli gibi bir ilimiz haritadan siliniyor. Kazaların trajik boyutları bununla da kalmıyor. Son 10 yılda trafik kazalarında yaralanan ya da sakatlananların sayısı ise 1 milyon 200 bin kişi. 70 milyon nüfusa sahip Türkiye'de trafik kazası dramı yaşamamış bir aile neredeyse yok gibi. Raporda, ayrıca Türkiye'nin son 10 yılda 100 milyar dolarlık bir maddi kayba uğradığına dikkat çekiliyor. Tablo bu kadar korkunçken, araştırmalar karayolunun demiryoluna göre, kaza sayısı bakımından 22 kat, ölü sayısı bakımından 8 kat, yaralı sayısı bakımından da 17.7 kat daha tehlikeli olduğunu ortaya koyuyor. Ölüm riski, 1 milyar yolcu-kilometre başına demiryollarında 17 iken karayollarında 140. 1950-1997 yılları arasında karayolu uzunluğu yüzde 80 artarken, demiryolu uzunluğu sadece yüzde 11 arttıyor. Bugün 386 bin kilometre karayolu uzunluğunun demiryolundan 35 kat daha fazla olduğu belirtiliyor.
HATLAR ESKİ, RAYLAR YAŞLI
Rapora göre, son 50 yıldır demiryollarımızda yenileme yapılmıyor. Demiryolu taşıt filomuz da yeterli düzeyde değil. Raylarımızın 7.4 bin kilometresi yarım asırdan daha yaşlı ve teknolojileri de eski. Ana hatlarımızın yüzde 95'i tek yönlü. Oysa bu oran Avrupa'da yüzde 1'lerde bulunuyor. Hatlar eletkrifikasyonsuz, sinyalizasyonsuz, geometrisi bozuk, koridorları yanlış, üst yapısı eski ve modern demiryolu araçlarıyla uyumsuz. Devlet Planlama Teşkilatı'nın hesaplamalarına göre, çift hatlı, elektrikli ve sinyalli 1 kilometrelik demiryolunun maliyeti düz arazide 1.4, engebeli arazide 3, çok engebeli arazide ise 4.2 milyon dolar. Buna karşın 1 kilometrelik otoyolun maliyeti düz arazide 6, engebeli arazide 12 milyon doları buluyor. Buradan çıkan sonuç: Karayolu demiryoluna göre 4 kat pahalı. 1980'lerden bu yana karayollarına yaklaşık 30 katrilyon lira para harcayan Türkiye, bu parayla 12 bin 500 kilometre demiryolu inşa edebilirdi. Türkiye, halen topraklarını demir ağlarla örmek için hala şansını yitirmiş değil. Rapora göre 15 bin kilometre duble yol için kullanılacak kaynakla 33 bin kilometre çift hatlı demiryolu yapabilme alternatifini elinde bulunduruyor. Ancak bunun için ulaşım staratejisinde köklü bir değişim gerekiyor. Avantajlar bununla da bitmiyor. Karayolunun ömrü en fazla 13 yıl ile sınırlıyken, demiryolunun ömrü 30 yılı buluyor. Taşımacılık maliyetleri de yatırım maliyetlerinden aşağı kalmıyor. Karayolu taşımacılığı, demiryolundan 7 kat pahalıya geliyor. Yakıt açısından da demiryolu, karayoluna göre 6 kat ucuz. Nakliyatın üretimdeki maliyet etkisinin yüzde 35-40 düzeyinde olduğu düşünüldüğünde, demiryolu Türk firmalarının rekabet şansı için de hayati önem taşıyor. Petrole bağımlı bir ülke olarak her yıl milyonlarca doları karayollarında heba ederken, enerji tüketimi karayolunun dörtte biri olan demiryollarını ihmal ediyoruz. Karayolları, ulaşım yatırımları için ayrılan payın yüzde 72'sini alıyor. Buna karşın demiryolunun, payı yüzde yüzde 7.
Yapılan araştırmalar, Türk insanının yüzde 98'inin trenle yolculuğu sevdiğini ortaya koyuyor. Ancak rakamlar bu sevginin nostaljiden öteye gitmediğini gösteriyor. Türkiye'de yolcu taşımacılığının sadece yüzde 2'si, yük taşımacılığının sadece yüzde 4'ü demiryoluyla yapılıyor. Türkiye bu nedenle her yıl trafik kazlarında, binlerce insanını, ve yaklaşık 10 milyar dolar kaynağını yitiriyor.
Rapora göre, karayollarının yük taşımacılığındaki payı yüzde 94. Oysa, Avusturya, İsveç ve İsviçre ise yük taşımacılığının yüzde 50'sini demiryoluyla gerçekleştiriyor. Avrupa'da yolcu taşımacılığının yüzde 25'i demiryoluyla yapılıyor. Bu oran Amerika'da yüzde 40, Japonya'da yüzde 50'ye kadar çıkıyor. Türkiye'de ise yolcu taşımacılığının yüzde 96'sı karayolu ile yapılıyor. Son 40 yılda demiryolu yük ve yolcu taşıma payı ise yaklaşık 8 kat azalmış durumda.
Rapora ilişkin değerlendirmelerde bulunan ATO Başkanı Aygün, Türkiye'nin demiryollarına ağırlık vermeden kalkınmasını tamamlamasının imkansız olduğunu belirterek, "Son iki kazaya bakarak demiryollarını linç etmeyelim" dedi. Demiryolunda yaşanan son iki kazanın gerçek nedeninin, altyapıya gerekli yatırımın yapılmaması olduğu vurgulayan Aygün, "Eğer Türkiye demiryollarına her yıl yapılmasını gereken yatırımı yapsaydı, eksiklerini tamamlasaydı bu kazalar meydana gelmeyecekti. Demiryolu gelişmeden kalkınma olmaz. Eğer Atatürk'ün yaklaşımı devam ettirilebilseydi bugün Türkiye'nin onbinlerce kilometrelik demiryolu ağı olurdu. Türkiye'de tüm Avrupa Birliği ülkelerinin sahip olduğu kadar kamyon ve otobüs bulunuyor. Her yıl 500 bin dolayında yeni araç trafiğe katılıyor ve karayollarımız artık bu yükü kaldıramıyor. Türkiye'de her yıl yüzlerce trafik kazası oluyor, yüzlerce insanımız yaralanıyor ve hayatını kaybediyor" dedi.