ANKARA (İHA) - Ankara Ticaret Odası (ATO) tarafından hazırlanan 'Misyonerlik Raporu' Türkiye'nin misyonerlik faaliyetlerinin hedefi haline geldiğini ortaya koydu. Rapora göre, başlangıçta Hıristiyanlığı yayma amaçlı görülen misyonerlik faaliyeti etnik ve dini ayrımcılığı körükleyerek devletin üniter yapısını hedef alıyor.
Rapora ilişkin ATO'dan yapılan yazılı açıklamada, misyonerlik faaliyetlerinin Güney Kore, ABD, İngiltere, Yeni Zellenda, Avusturya, Almanya, İsveç ve Romanya uyruklu 'mesih inananları' denen kişiler tarafından yürütüldüğü ve Adana, Edirne, İstanbul, Ankara, İzmir, Trabzon, Antalya, Hatay, Bursa ve Samsun gibi illerden yönlendirildiği belirtildi. Türkiye'de Hıristiyan cemaatinin sayısının 50-55 bin olduğuna vurgu yapılan raporda, misyonerlik faaliyetleri kapsamında 300'den fazla kilise, çok sayıda kitapevi, 1 kütüphane, 6 dergi, onlarca vakıf, yayınevleri, 5 radyo, çok sayıda manastır, 2 kafe, 1 acente, 1 mahfil, 7 şirket, 1 otel, 1 tercüme bürosu, 7 gazete, 1 tarihi eser, 2 müze, 4 harabe, 1 kale ve onlarca dernek bulunduğu kaydedildi. Sadece 2003 yılında 190 misyonerlik faaliyeti tespit edildiği, bunun 17'sinin Bahailik faaliyetine yönelik olduğu ifade edilen raporda, Türkiye'de ayrıca Yehova Şahitleri, Protestan, Katolik, Ortadoks, Süryanilik adları altında misyonerlik faaliyetlerinde bulunulduğu kaydedildi.
ANKARA'DA GEÇEN YIL 60 KİŞİ DİN DEĞİŞTİRDİ Rapora göre, Ankara'da özellikle Protestan topluluğu ve Yahova Şahitleri'nin faaliyetleri yoğunluk kazanıyor. Protestan topluluğunun faaleyetlerini Kurtuluş Kilisesi'ne bağlı Protestan Kilisesi yürütüyor. Burası her yıl Ağustos ayında Bala İlçesi Kesikköprü Beldesi'nde öğrencilerin katıldığı bir çadır kampı kuruyor. Yahova Şahitleri kapsamında misyonerlik faaliyetinde bulunan merkezi de ABD'de bulunan grup, Ankara'da cemaat adı altında bir oluşumla faaliyet yürütüyor, kendilerine yakın olan vatandaşlara kitap ve broşür dağıtmak suretiyle misyonerlik faaliyetlerinde bulunuyor. Ankara Protestan Kilisesi bünyesinde 2003 yılında 60 kişinin din değiştirdiği, 15 kişinin vaftiz edildiği, halen kilesinin 130 kişiden oluşan faal grubunun olduğu saptandı. Söz konusu grubun yüzde 10'u üst düzey grubuna, yüzde 40'ı orta gelir grubuna, yüzde 40'ı da alt gelir grubuna mensup.
Rapora göre, İstanbul'da halen 126 kilise, 4 dergi, 1 kafe, 36 dernek, 7 gazete, 12 internet sitesi, 1 müze, 1 otel, 6 radyo, 6 şirket, 44 vakıf ve 2 yayınevi bulunuyor. Gelir seviyesi yüksek semtlerde sinema, tiyatro, kafe ve benzeri eğlence merkezlerinde misyonerlik faaliyetleri kapsamında film gösterileri yapılıyor. İki yayınevi eliyle yurt genelinde Hıristiyanlık dinini tanıtıcı ve övücü kitap, kaset, broşür, CD ve VCD dağıtımı yapılıyor. Raporda ayrıca Fener Rum Patriği Dimitri Bartholomeos'un Ekümenlik vasfı kazanmak amacıyla toplantılar yaptığı, Moskova ve Kudüs Patrikhanesi'nin yetki alanını kısıtlamak ve Heybeliada Ruhban Okulu'nu açmak gayreti içinde olduğu belirtildi.
"UYUM YASALARI MİSYONERLİK FAALİYETLERİN HORTLATTI" Raporu değerlendiren ATO Başkanı Sinan Aygün ise misyonerlik faaliyetlerinin Haçlı zihniyetinin devamı olduğunu belirtti. Son yıllarda misyonerlik faaliyetlerinde gözle görülür artış olduğunu kaydeden Aygün, "Uyum yasaları misyonerlik faaliyetlerini hortlattı" ifadesini kullandı.
Misyonerlerin adeta cirit attığına, yaşanan ekonomik istikrarsızlıklar ve krizlerin bu işin tuzu biberi olduğuna dikkat çeken Aygün, "Türkiye şuan tam anlamıyla misyonerlerin istilası altında. Başkent Ankara'da her köşede örgütlenmişler. Piknik, gezi, ev toplantıları gibi sosyal faaliyetler ve ayin, kış okulu, seminer, konferans gibi eğitim amaçlı organizasyonlar ile sempatizan kazanıyorlar. Kimse 'siz kimsiniz, ne yapıyorsunuz?' diye soramıyor. Sorulsa bile 'uyum yasaları çıktı' diyorlar. Bu bir işgal değil de nedir? İşgal olması için ille de silahla mı girilmesi gerekiyor? Ellerinde din silahı var, başka silaha ne gerek. Ünlü bir Afrika özdeyişi var: Özdeyiş 'Hıristiyanlık Afrika'ya geldiğinde, Afrikalıların toprakları, Hıristiyanların ise İncilleri vardı. Hıristiyanlar bize gözlerimizi kapayarak dua ve ibadet etmemizi öğrettiler. Gözlerimizi açtığımızda onlar bizim topraklarımızı, biz de onların İncillerini almıştık' der. Böyle bir durum Türkiye'de yaşanmasın. Uyanık olalım" şeklinde konuştu.