LONDRA (İHA) - Avrupa'nın tüm gazetelerindeki gündemin ilk sıralarında, Moskova'daki rehine krizi ve ABD'deki seri katille ilgili gelişmeler konuları yer alıyor. AB zirvesi bu gelişmelerin gölgesinde kalırken Financial Times'ta Türkiye'nin Kıbrıs uyarısı dikkat çekiyor.
Moskova'da 48 saati geride bırakan rehine krizi bugün tüm Avrupa gazetelerinde geniş yer alıyor. Rus basını "tüm ülke rehin" "Savaş Moskova'da" "Dünya Savaşı" gibi manşetler atıyor. Rossiyskaya Gazata eylemi 11 Eylül saldırıları ile karşılaştırıyor:
"ABD, henüz geçen yılki terör saldırılarının etkisini atlatamadı. Kısacık bir sürede gerek ülkenin siyaseti gerekse psikolojisi tamamen değişti. Aynı süreç şimdi bizi bekliyor."
Vremya Novostey olayı, "Çeçen sorunu boyunca gelen an eğır darbe" olarak niteliyor. Bulvar gazetesi Moskovskiy Komsomlets olayın Putin'in siyasi kaderini belirleyeceği yorumunu yapıyor. İzvestiya ise Putin'in önündeki seçenekleri şöyle sıralıyor:
"Putin, Fransa'yı kurtarmak için Cezayir'den vazgeçen General de Gaulle mü olacak, yoksa farklı milliyetler sorununu 'zorunlu göçle' çözen Stalin mi? Stalin bu yöntemi Çeçenler'e de uygulamış ve bu sorunu Kremlin'deki haleflerine miras bırakmıştı."
Gazetede yer alan bir başka yorumda da olay medeniyetler savaşının bir parçası olarak gösteriliyor ve şöyle deniyor:
"Bundan böyle tek bir yaklaşım olabilir: Doğu'yu Batı'yı ve eski ittifakları bir kenara bırakıp tek ve sarsılmaz bir koalisyon yaratmak. Bunu dünya yüzündeki insanların varlığını sürdürmesi için yapmak zorundayız."
İngiliz Guardian gazetesi, "Savaş Putin'in kapısına geldi" başlığını kullanırken, Daily Telegraph, "Putin, Rusları kanlı bir sona hazırlıyor" diye yazmış. Gazetede dün öldürülen 20 yaşında bir kadının beyaz gömlekli 2 görevli tarafından sürüklenerek olay yerinden götürülmesini gösteren bir fotoğraf var. Aynı fotoğrafı kullanan Independent olayı, "Rusya, savaşı kazandığı yalanının bedelini ödüyor" sözleriyle yorumluyor:
"İki yılı aşkın süre önce Kremlin'deki bir törende bir Rus generali kendinden emin bir gülümsemeyle Devlet Başkanı Putin'e Çeçenistan'daki savaşın kazanıldığını söyledi. Oysa bu doğru değildi... Şimdi asilerin Moskova'da bir tiyatro dolusu insanı rehin almasında şaşılacak bir yön varsa o da bunu daha önce yapmamış olmaları. Bu erken zafer ilanına rağmen Putin savaşı kazanamadı. Üstelik bu sorunu müzakereye açmayı da hiç düşünmedi. Bu son olayın ardından Çeçenler'e gösterilecek tepki gelecekte müzakereler yapılmasını da imkansız hale getirebilir."
Nezavisimya gazetesi de, "Çeçen sorununu çözmek için şu ana dek sadece siyasi müzakere seçeneği denenmedi" diyerek bu görüşü paylaşıyor. İspanyol El Pais yaşananları tehlikeli bir eğilim olarak niteliyor:
"Bu olaylar terörün, gerçek ya da hayal ürünü anlaşmazlıkların çözümü için masum sivillere karşı ne kadar yaygın biçmde kullanılabileceğini gösteriyor. Moskova'daki olay, masum insanların sözde demokratik olan bir ülkenin askerlerinden zulüm gördüğü, bitmeyen bir savaşın yarattığı düş kırıklığının yansıması."
Alman Frankfurter Rundschau gazetesi eylemcilerin Çeçenistan için barış anlaşması sağlamak bir yana, böyle bir ihtimali bile yok ettiğini savunuyor. Die Welt, "Eylem, teröristlerin hayal gücünün boyutlarını ve daha neler beklenebileceğini gösteriyor" diye yazarken Fransız Liberation olayın kansız çözülebileceğine fazla ihtimal vermiyor:
"İslamcılığın en radikal biçimlerinden birini savunan teröristler Putin'e Kremlin'den birkaç kilometre öteden meydan okuyor ve onu aşağılıyorlar. Bunun sonunda Putin güce bir kez daha en vahşi biçimiyle başvurmak durumunda hissedebilir kendini."
ABD'DEKİ SERİ CİNAYETLER Avrupa gazetelerinin sayfalarını kaplayan bir diğer konu Amerika'daki seri cinayetler. Daily Telegraph, "Zanlılar yakalandı" manşetini kullanıyor. Baskıya girdiği sırada zanlının olayla bağlantısı netleşmemiş olsa da gazete, "Keskin nişancının yakalanmasıyla Amerikalılar normal yaşamlarına dönebilecekler" ifadesini kullanıyor.
Gazete ayrıca zanlının Müslüman olmasının Müslümanları bir kez daha önyargılarla karşı karşıya bıraktığına dair bir habere yer veriyor.
Independent, "Ordu, bir askeri daha katile mi dönüştürdü?" sorusunu ortaya atıyor:
"John Allen Muhammed Körfez savaşı da dahil olmak üzere 80 ve 90'lı yıllarda Amerikan ordusunda görev yapmakla kalmadı. Uzun yıllar batı sahilinde keskin nişancı eğitimiyle ünlü bir üste bulundu. Üssün düsturu 'bir atış: bir ceset'ti. Çok değil birkaç yıl önce de bir başka Körfez Savaşı gazisi Timothy Mc Veigh, Oklahoma'daki bombalı saldırıda kitlesel bir cinayet işlemek için askerlik eğitiminden yararlanmıştı. Muhammed de, Mc Veigh gibi savaşta yaşadığı deneyimler sonucu vahşileşerek hükümetin eğittiği bir savaş makinesinden hükümet karşıtı, Amerikan aleyhtarı bir radikale dönüşmüş olabilir mi? En azından ilk göstergeler bu yönde."
AB ZİRVESİ
Hem Moskova ve Washington'daki gelişmeler, hem de Avrupa liderleri arasındaki anlaşmazlığını büyümeden çözümlenmesi, Brüksel'de yapılan zirvenin geri planda kalmasına yol açmış görünüyor. Ancak merkezi Paris'te bulunan International Herald Tribune'un haberinde şu ifadeler dikkat çekiyor:
"Fransa ve Almanya, Birliğin dev tarım programı için yapılan harcamaları kısmak konusunda anlaştı. Bu, birliğin genişleme planlarında en önemli noktalardan biriydi. Tarım harcamaları genişlemenin en yüksek maliyetli boyutlarından birini oluşturuyor. Çünkü sadece adaylardan Polonya'da bile Almanya ve Fransa'nın toplamından daha fazla çiftçi var."
Guardian anlaşma doğrultusunda 2007-2013 arasında tarıma yapılacak harcamalara üst sınır getireleceğini bu durumun en büyük tarım teşviklerini alan Fransa'nın taleplerine uyduğunu belirtiyor.
Financial Times, Türkiye'nin Avrupa Birliği'nden sorumlu yeni daimi temsilcisi ile yapılmış bir mülakatı yayınlarken bir uyarıya dikkat çekiyor:
"Avrupa liderleri, bölünmüş bir Kıbrıs'ı Birliğe kabul ederse Akdeniz'de stratejik dengeler bozulur. Türkiye'nin AB nezdindeki yeni büyükelçisi Oğuz Demiralp bu uyarıyı dün gece Brüksel'de başlayan AB zirvesi öncesinde yaptı. Demiralp, 'Türkiye'nin bu durumda AB ile yapıcı bir ilişki yürütmesi çok zor olacaktır' derken, 'Kıbrıs da daimi olarak bölünecektir' diye ekledi. Diplomatlar Kıbrıs konusunnda BM öncülüğünde yürütülen görüşmelerin başarısının 3 Kasım'daki seçimlere ve Denktaş'ın sağlığına bağlı olduğunu söylüyorlar. Bu arada Washington ise kendi gündemini masaya sürüyor: Bir yandan Türkiye'ye müzakere tarihi verilmesi için başta Berlin olmak üzere Avrupa başkentlerine baskı yaparken, bir yandan da Kıbrıs'ta arabuluculuğa soyunuyor."
İngiliz gazeteleri Eğitim Bakanı Estelle Morris'in istifası ardından kabinede yapılan değişiklikleri tartışmaya da devam ediyor. Times'ın başlığı, "Blair ağır silahlarını cepheye sürüyor". Gazete Kuzey İrlanda'nın Londra'dan yönetilmeye başladığı bir dönemde kabindeki düzenleme nedeniyle Kuzey İrlanda'dan sorumlu bakanın da değiştirilmesini eleştiriyor. Finacial Times okurlarına düzenlemeyi, "Kabinenin Avrupa yanlısı karakteri güçlendi" yorumuyla veriyor.