HABER

Avrupa basınında bugün

LONDRA (İHA) - Bu sabahki İngiliz gazetelerinde, dünkü mahalli idareler ve Avrupa seçimlerinin ardından genel hava aktarıldı.
Avrupa sonuçları ise, yayın yasağı kapsamında. Bu yasağı delen Hollanda için, Daily Telegraph 'Hollanda doğru yolu gösteriyor' dedi.

"Siyasi depremler genelde büyük jestlerdense ufak meydan okumalarla başlar. Hollanda'nın dün akşam Avrupa seçimlerinin ilk sonuçlarını açıklaması da Brüksel'i felce uğrattı.

İngilizler böyle bir şey yapsa, AB yetkilileri aşağılayıcı bir tavır takınıp geçerdi ama bunu yapanlar bir süre öncesine kadar örnek AB vatandaşı olarak görülen Hollandalılar.

Avrupa'daki yeni hava, bürokrasiden duyulan rahatsızlıktan daha derinlere iniyor, sadece sağla sınırlı da değil.

Bir kültürün parçalanışına tanık oluyor olabiliriz. Avrupa Komisyonu'nun tepeden bakan felsefesi başarısız bir ekonomik model oluşturdu ve halkın bir iktidar sınıfına hizmet etmesine dayandırıldı. Bu idealler çok kapsamlı ancak anlamsızdı. Şimdi yavaş yavaş ilerici Hollandalılar tarafından bile reddediliyorlar"

Seçimlere katılımın düşük olacağı yaygın bir kaygı. Times'ın dış haberler editörü Bronwen Maddox, Avrupa kurumlarına yönelik ilgisizliğe değinirken, Avrupa Komisyonu Başkanı Romano Prodi'yi suçladı.

"Parlamento'nun yetkileri gitgide artarken Komisyon'un gücü azalıyor. Komisyon'da hiç olmadığı kadar yetenekli insanlar var ancak itibarı tüm zamanların en düşük düzeyinde.

Londra merkezli Avrupa Reformu Merkezi'nden Charles Grant'a göre Prodi ekibini koordine edemediğini, dosyaların ayrıntılarını takip etmediğini ve yanlış öncelikler belirlediğini gösterdi. Böyle bir ortamda göreve başlayacak yeni parlamento, bunu reform ve ekonomik liberalleşme için bir fırsat olarak kullanabilir"

Financial Times ise, 'Parlamento'nun çabaları, önyargı bulutları arasında kayboluyor' derken, Strasbourg'daki milletvekillerinin kendi çıkarlarını gözettiği ve kurumu soyulacak 'yağlı kuyruk' olarak gördüğü düşüncesinin acilen giderilmesi gerektiğini belirtti. Gazete, şunları yazdı:

"Milletvekili maaşları her ülke milletvekili için kendi parlamentosundaki kadar. Ancak bu gelire 100 bin euroyu bulan ek harcırahlar eklenebildi.

Bunlar arasında günde 262 euroluk, oturuma katılım bedeli var. Avusturyalı milletvekili Hans Peter Martin, gizli kamerayla oturum olmayan günlerde bile, milletvekillerinin sadece kayıt defterini imzalamak için binaya geldiklerini kaydetti.

Parlamento başkanı Pat Cox, kamuoyunun gözünde daha fazla itibar kaybetmemek için sistemde reforma gidilmesini ve sabit bir maaş düzeyi belirlenmesini savundu"

İngiltere'de mahalli idare seçimlerinin sonuçları, gazeteler baskıya girerken henüz belli değildi. Ancak kısmen postayla yapılan seçimlerin başarısı ve suistimale ne kadar açık olduğu tartışılmaya devam etti.

Financial Times, 'usülsüzlük suçlamaları, postayla oy verme uygulamasının başarısını gölgeledi' derken Guardian , postayla kullanılan oyların katılımı beklendiği kadar arttırmadığını savunuyor. Gazeteye göre sağlanan artış yüzde 5-10 düzeyinde.
Independent, 4 yaşında olmasına rağmen seçmen kartı gönderilen bir çocuğun durumunu işliyor haberlerinde. Jamie Gribbon kayıtlara girince, partilerden kampanya broşürleri, bankalardan ve otomobil satıcılarından da mektuplar alır olmuş.

ABD'de tamamlanan G-8 zirvesinin sonuçları da irdeleniyor gazetelerde.

"IRAK, JACQUES CHIRAC İÇİN TANRI'DAN BİR LÜTUF" Times, Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac'ın her konuda, ısrarla Amerika ve İngiltere liderlerinin aksi tavır takındığını belirtti. Gazete; 'Beceriksizliklerle geçen ilk görev süresinin ardından Irak, Chirac'a bir dünya lideri olduğunu gösterme yolunda, tanrının lütfu gibi göründü' dedi.

Independent, G-8 zirvesi için 'kısa süren bir birlik gösterisinden sonra Irak savaşının görüş ayrılıkları yeniden ortaya çıktı' yorumunu yaptı.

Gazete, Fransa Cumhurbaşkanı Chirac'ın gündeme getirdiği itirazlarda haklı olduğunu belirtti.

"NATO'NUN IRAK'TAKİ ROLÜ İSTANBUL'DAKİ NATO ZİRVESİNİN KONUSU" Demokrasinin dışarıdan dayatılamayacağı görüşüne katılan gazete, 'NATO'nun Irak'ta rolü olacaksa bu da G-8'in değil, İstanbul'daki NATO zirvesinin ele alması gereken bir konu' dedi.

"Irak'ta bir NATO gücüne yetki verilmesi, Türkiye'nin müdahil olması gibi hassas bir konuyu da gündeme getirecek.
Şimdiye kadar herkesi rahatlatan bir şekilde, Türk kuvvetleri sınırlarının kendi tarafında kaldılar ve burada da kalmalılar.
Türkler olsun olmasın, NATO da tartışmalı bir askeri faaliyet için zaten kıt olan kaynaklarını daha da zorlamaya itilmemeli. NATO bir ittifak ve gücünü Pentagon'ın bir kolu olmadığı algılamasından aldı"

Independent, Irak ve Orta Doğu konularında anlaşamayan liderlerin uzlaşmaya varacak konu ararken, neyse ki asıl misyonlarını bularak Afrika'da yoksul ülkelerin borç yükünün hafifletilmesi üzerine odaklandığını yazdı.

"ELVEDA IRAK" Times yazarı Simon Jenkins G-8 zirvesindeki çabaları ve Birleşmiş Miletler'de alınan kararı, Irak'tan hızla çıkıç çabası olarak niteledi.

"Koalisyon 'Elveda Irak' deyip ülkeden ayrılarak, başından bir derdi atmış olacak", diyen Jenkins; bu şekilde ülkedeki sorunların kötüye gidebileceğini belirtti.

"Bir süre Irak'ta dostane yüzler olacak. Sonra yine batılı müdahaleye uğrayan Lübnan ve Afganistan'da olduğu gibi Irak da siyasi olarak sıfır moktasına ve anarşiye dönmeye mahkum görünüyor. Kurtuluşu ararken ortaya yeniden bir başka Saddam da çıkabilir.

Tüm bunlar olurken Blair ve Amerika'daki yeni muhafazakarlar, 'biz Irak'a bir şans verdik, kullanamadılar. Bu onların suçu" diyecekler.

Daily Telegraph, Başkan Bush'un Orta Doğu çabalarına destek veriyor.

'Bush'un Orta Doğu ile ilgli arzuları, Sovyet imparatorluğu ile varılan 1975 Helsinki anlaşmalarını ve daha da geride 1941'de imzalanan Atlantik şartı'nı anımsatıyor.' yorumunu yaptı.

Financial Times ise 'istikrarsızlık ve terörizm ihracı eğilimini azaltmaya yönelik' diye tanımladığı Arap demokrasisi planları konusunda biraz daha şüpheci. 'Irak ve Filistin sorunları çözülmezse sözcükelr hiç bir şey ifade etmeyecek' dedi gazete.
"Washington en son Orta Doğu'daki ilerici güçlerin yanında yer almaya soyunduğunda amacı, 1956'da Süveyş Kanalı'na İngiliz, Fransız ve İsraillilerin ortak saldırısına karşı durmak içindi.

O zamanlar bile Amerika'nın amaçları demokratik değil, sömürge karşıtıydı. Soğuk savaş ve petrolü göz önünde tutan ABD, daha sonra otoriter Arap rejimleri yanında yer aldı. Şimdi en azından kağıt üzerinde, Arap alemindeki demokratik muhalefet güçleri, şimdiye dek silah ve petrol sözleşmeleri için kendilerine omuz silken ABD ve diğer G-8 ülkelerinin kendileirne daha fazla kulak vermesini umabilir"

Bush'un samimiyeti ve Araplar'ın tepkisi üzerinde kuşkular olduğunu savunan gazete, şöyle devam etti:

"Mısır ve Suudi Arabistan gibi önemli ülkeler zirveye katılmazken, planın mülkiyetini üstlenmek ikinci ve üçüncü ligdeki ülkelere kaldı. Peki ya kendi başkentinin dışına çıkamayan Afgan hükümeti... Bölgede öğretmen yetiştirmeye yönelik okur-yazarlık girişiminin eşbaşkanlığını üstlenecek durumda mı?"

Financial Times ayrıca, 'Bush NATO'yu Irak'a getirmekten söz ederken, tam egemenlik sözü verdiği Iraklılar'a danıştı mı?' diye sordu.

Guardian'da Larry Elliott, 'G-8 hiç bir şey değiştirmiyor ama Bush ve Blair için zamanlama mükemmeldi' dedi.

Zirvenin önceki yıllara göre daha odaklanmış bir gündemi olduğunu belirten Elliott, bununla birlikte G-8'in asıl ele alması geren küresel ısınma gibi konuların yanından bile geçmediğini vurguladı.

G-8 üyeleri arasında Hindistan ve Çin'in hatta belki Brezilya'nın bulunması gerektiği çağrılarına katılan yazar, Kanada ve İtalya'nın ise masadan kalkabileceğini savunuyor, bu iki liderin G-8'i G-20'ye genişletme çabalarına; 'bu felaket olur, bu grup 8 üyeyle bile gereğinden fazla' diyor.

LİBYA, SUUDİ PRENSE SUİKAST Mİ PLANLADI? İngiliz gazeteleri, dün New York Times gazetesinde yer alan bir iddiayı sayfalarına taşıyor bugün. Libya lideri Muammer Kaddafi'nin Suudi Veliaht Prensi Abdullah'ı öldürtmek için hazırlıklar yaptığı haberi bu.
Independent, bu planları şöyle anlattı:

"Libya istihbaratınca kiralanan saldırganlar, Suudi Prens'in konvoyuna bazuka veya omuzdan ateşlenen füzelerle saldırmak için plan kuruyordu. Ayrıca Suudi liderinin Mekke'deki evine ateş açma planları da vardı.

Bu haberler özelikle Mart ayında Albay Kaddafi ile el sıkışan ilk batılı lider olma riskini alan Başbakan Blair açısından utanç verici. Blair Trablus'tayken, 2 zanlı suikasti gerçekleştirecek adamlar bulmak için Londra'daydı"

Türk işadamı suçlamaları reddetti

Financial Times ise, Libya yönetimine gizli nükleer programı için malzeme sağlamakla suçlanan bir Türk işadamının iddiaları reddettiğini duyurdu.

"Selim Alguadiş adlı işadamı Libya'ya sattığı öne sürülen gelişmiş elektrikli cihazların serbest dolaşımda olduğunu, aracılar ve taşeronlarca alınmış olabileceğini ve Libya'ya sevkedildikleri yolunda bir bilgisi olmadığını söyledi"

İşadamı, oşirketinin ürettiği teçhizatın son derece yaygın olduğunu, bu nedenle müşterilerine bu gereçlerle ne yapacaklarını sormadıklarını söyledi. Buna örnek olarak da yine doğrudan kendilerinden alınmayan bazı gereçlerin de Amerikan yönetimince Afganistan'daki elçiliklerinde kullanıldığını belirtti.

Gazeteye göre Türk işadamı, Libya'ya nükleer uzmanlık sağlayan Pakistanlı bilimadamı Abdülkadir Han ile pek çok kez görüştüğünü kabul ediyor ancak bunları "Sosyal ziyaretler" diye niteledi.

Independent, ünlü Fransız oyuncu Brigitte Bardot'nun Müslümanlara hakaretten dördüncü cezayı aldığını duyurdu. Bu seferki ceza, 5 bin euro ve gerekçesi yeni yayınlanan bir kitabında Bardot'nun Müslümanları barbar ve acımasız işgalciler olarak tasvir etmesi.

En Çok Aranan Haberler