HABER

Avrupa basınında bugün

LONDRA (İHA) - Times, birinci sayfasında Hindistan'da seçimleri kazanan Kongre Partisi lideri Sonya Gandi'nin başbakanlık görevini üstlenmekten vazgeçtiği açıklamasına yer veriyor.

Gazete, baş yazısında, "Gandi, başbakanlığı reddederek akıllıca davrandı" diyor.

Times, şu anda halkın desteğine sahip olan Sonya Gandi'nin bir süre başbakanlık yaptıktan sonra bu desteği kaybedebileceğini; o zaman da bunun Gandi ailesinin siyasi mirasını sürdürmesi beklenen oğlu ve kızının politik şansının azalmasına yol açabileceğini belirtiyor.

Gazete, yazısında "Sonya Gandi, siyaset sahnesinde yer almakta başından beri gönülsüzdü. Ancak onun başbakanlığı reddi, sinirlerinin bozulmasından ya da sorumluluktan korkmasından kaynaklanmıyor. Tam tersine bu, onun kendisine muhalif olan siyasi güçler ile başkanı olduğu Kongre Partisi içindeki havayı dikkatli bir şekilde değerlendirmesinin sonucudur. Sonya Gandi'nin bu kararında tabi ki bazı kişisel düşünceler rol oynadı. O hem kayınvalidesinin hem de kocasının suikaste kurban gittiğine şahit oldu. Çoğunluğu Hindu olan halkı İtalya doğumlu bir Katoliğin idare etmesine karşı olan radikaller, onu ölümle tehdit ettiler" açıklamalarına yer verdi.

Times, iç sayfalarında Irak muhabiri Antony Loyd'un Irak polis güçlerinin Necef ve çevresindeki isyancılar karşısında etkisiz kaldıklarını bildiren haberine yer vermiş.

Amerika liderliğindeki koalisyon güçleri, 30 Haziran'da yönetimi Iraklılar'a devrettikten sonra, Irak'ın güvenliğini kendisinin sağlamasını istiyor. Habere eşlik eden silahlı bir isyancı fotoğrafının hemen altında, "Silah yasası; Şii din adamı Mukteda es Sadr'a sadık isyancı el Mehdi ordusunun maskeli bir üyesi" yazıyor.

Times muhabirinin görüştüğü Iraklı polislerden biri, "Saddam yönetimi kötüydü. Bunu hepimiz biliyoruz. Fakat Saddam'ın devrildiği gün, polise olan saygı da sona erdi. İşlerini kaybeden Necef halkı, fakir ve öfkeli bir hale dönüştü. Amerikalılar sivilleri yaraladı. Mukteda geldi ve isyan başladı. Şimdi halkın yüzde 50-75'i, bir dereceye kadar direnişi destekliyor. Biz ne yapabiliriz ki? Bir polis olarak benim bu halkla savaşmak yerine ona hizmet etmem gerekir" diyor.

Financial Times, Uluslararası Kızılhaç Komitesi Başkanı Jakob Kellenberger'in "Hiç bir savaş uluslararası hukukun üstünde değildir" başlıklı yazısını yayınlamış.

Kellenberger, Iraklı esirlerin işkence ve kötü muameleye tabi tutulmasına da değindiği yazısında, savaş kurallarını düzenleyen Cenevre Sözleşmesi'nin korunmasından sorumlu olan Kızılhaç Komitesi'nin," silahlı çatışmalarda esir düşenlerin haklarının azaltılmasını asla kabul etmeyeceğini" söylüyor.

Gazete yazısında, "Irak'taki Ebu Garip Hapisanesi'nde bulunan esirlerle ilgili şok edici olaylar, uluslararası hukukun ve değerlerin ihlal edilmesinin örneklerinden yalnızca biridir. Terörizme karşı savaş silahlı bir çatışma noktasına vardığında devletler, güvenlikleri tehlikede olsa bile uluslararası insani hukuk kurallarına uymakla yükümlüdürler. İnsan hayatı ve haysiyetinin korunmasının herkesin meselesi olduğu ve bunun için harekete geçilmesi gerektiğini anlamak için dünyanın esirlere işkence ve kötü muamele edildiğini gösteren fotoğraflara ihtiyacı olmamalıdır" şeklinde görüş belirtti.

Guardian ise, Irak'la ilgili olarak Londra Belediye Başkanı Ken Livingston'un "Çekilmeliyiz" başlıklı makalesini yayınlamış.
Gazete, Livingstone'nun, "Irak'ta çatışmaların sona ermesinin, hem siviller hem de İngiltere askerleri açısından ölüm-kalım meselesi olduğu belirtiliyor. Londra Belediye Başkanı'na göre, Amerika ve İngiltere'nin mevcut Irak politikasının başarıya ulaşma şansı yok ve İngiltere birlikleri mümkün olan en kısa sürede Irak'tan çekilmeli" yazısına yer verdi.

Guardian, Irak'a ayırdığı baş yazısında savaşta hayatını kaybeden Iraklı sivillerin sayısının bilinememesini eleştiriyor.

Gazete, "Ceset saymıyoruz" diyen Amerikalı Komutan General Tommy Franks'ın tersine İngiltere Dışişleri Bakanı Jack Straw, Irak savaşının başlamasından bu yana 10 bin Iraklı sivilin hayatını kaybettiğinin tahmin edildiğini belirtti. Bakan Straw, koalisyon güçlerinin sivil kayıpların kaydını tutmamasının garip olduğunu da kabul etti. Bu durum gerçekten de garip. Ne Amerikan ne de İngiltere birlikleri, Irak'ta öldürdükleri "düşman" ya da " isyancı" sayılarını açıklamakta hiç bir sıkıntı yaşamıyor. Sivil kayıplara ilişkin aynı şeyin yapılmasının bundan zor olması için herhangi bir neden yok" şeklindeki açıklamalara yer veriyor.

Independent ise, birinci sayfasını İsrail'in Gazze Şeridi'nde bulunan Refah Mülteci kampındaki Filistinliler'e ait evleri yıkmasına ayırmış.

Haberinde, Cenevre Sözleşmesi'nin bu tür saldırılara ilişkin 53. maddesi ile bir evin yıkıntıları arasında kucağında küçük bir çocukla oturan Filistinli bir kadının fotoğrafına yer veren gazete, "Savaş suçu mu?" diye soruyor. Independent, aynı konuya iç sayfalarında da yer vermiş ve İsrail'i savaş suçu işlemekle suçlayan Uluslararası Af Örgütü'nün raporundan bir bölüm yayınlamış.
Independent, bir baiam'ın devrildiği gün, polise olan saygı da sona erdişka haberinde Brüksel'deki Avrupa Anayasası görüşmelerinin tıkandığını yazıyor.

Gazeteye göre, İngiltere ve Fransa'nın veto hakları konusunsaki anlaşmazlıkları ile Avrupa Birliği'nin daha küçük üyelerinin bir kenara itildiklerinden şikayet etmeleri, görüşmelerin başarısızlıkla sonuçlanmasına yol açtı.

Independent, 4 hafta içerisinde üzerinde uzlaşmaya varılması beklenen anayasa konusunda Avrupa Birliği Dönem Başkanı İrlanda'nın önümüzdeki hafta acil gündemli yeni bir toplantı düzenleyeceğini belirtiyor.

Daily Telegraph ise, Avrupa Anayasası görüşmelerini konu alan baş yazısında, Dışişleri Bakanı Straw'ın, İngiltere halkını anayasa tartışmalarında ülkesinin çıkarlarını koruduğuna inandırmaya çalıştığını ama aslında geri adım attığını söylüyor.

Daily Telegraph, Blair hükümetinin aslında adi suç konusunda İngiltere'nin vetosunu kaldırmaya hazırlandığını belirtiyor ve "İngiltere'yi herhangi yabancı bir anayasaya tabi hale getirmek prensip olarak yanlıştır" diyor.

YORUMLARI GÖR ( 0 )

En Çok Aranan Haberler