LONDRA (İHA) - Avrupa basınında bugün; 'Çanakkale Savaşı'nın sonucu farklı olabilir miydi?' sorusuna yanıt, İsrail'de Ermeni Kırımı tartışmaları, Irak'taki yeni hükümet, Suriye'nin Lübnan'daki askerlerini çekmesi, Washington'un Rusya ikilemi ve İngiltere Premier Ligi lideri Chelsea'nin 'küresel hakimiyet' planı yer alıyor.
Daily Telegraph Gazetesi'nin başyazılarından birinin başlığı, "Çanakkale'nin anlamı". Dün ve önceki gün, Çanakkale Savaşı'nın 90. yıldönümü nedeniyle anma törenleri düzenlenmişti. Daily Telegraph, dönemin Denizcilik Bakanı Winston Churchill'in Karadeniz'e ulaşma planının esasında başarılı olabileceğini söylüyor.
"Eğer müttefikler, Gelibolu Yarımadası'nı kontrol etmeye çalışmadan önce Çanakkale Boğazı'nı zorlasalardı, kötü korunan İstanbul'u alabilirlerdi. Ancak, Boğaz'a rasgele yerleştirilmiş bir mayın onları aldattı. Kanalın çok sıkı korunduğunu zannedip, büyük bir güçle, sürpriz bir şekilde karaya çıkma şansını kaybettiler. Çok yavaşlardı. Kemal Atatürk onları yendi. Kıyıdaki kritik tepeleri ele geçirdi. Sonra da müttefikler, yokuş yukarı savaşmak zorunda kaldı."
İSRAİL'DE SÖZDE SOYKIRIM TARTIŞMALARI Independent'ın iç sayfalarındaki haberin başlığıysa, "İsrail'deki Ermeniler diğer soykırımı hatırlıyor". Haberde, Kudüs'te, sözde 1915 soykırımında öldüğü iddia edilenler için Ermeni mezarlığında bir tören düzenlendiği belirtiliyor.
Törene katılanlar arasında, 1921'de, yazıdaki ifadeyle, 'etnik temizlik'ten kurtulduğu belirtilen Karekin Çekmeyan (89) da var. Çekmeyan, Independent'a, beş yaşındayken Maraş'ta yaşadığını iddia ettiği olayı şöyle anlatmış:
"Davul ve zurna çalarak gelen kalabalığı gördüğümde, onların arasına karıştım. Kalabalığa, ne olduğunu sordum. Biri, bazı Ermeniler'i asacaklarını söyledi. Darağaçlarını ve ipleri gördüm. 19 ya da 20 yaşlarında üç erkeği, başlarına geçirilmiş kukuletalarla görebiliyordum. Orada kalmadım. Korkmuştum ve eve koştum. Annem beni, kalabalığa karıştığım için dövdü."
İsrail Dışişleri Bakanı Silvan Şalom, Amerika Birleşik Devletleri'ndeki Yahudi örgütlere çağrıda bulunarak, 1915'te yaşananların, Amerikan Kongresi'nce soykırım olarak tanınmasının önlenmesine yardımcı olmalarını istemişti.
Ancak İsrail'de, Açık Üniversite'nin profesörlerinden Yair Aroun, Ermeniler'in sözde soykırımın tanınması için çalışmalarını inanılmaz buluyor ve ekliyor:
"Türkiye'nin bu konudaki politikası, Almanya'nın hala Yahudi soykırımını reddetmesine benziyor."
İsrail'in eski eğitim bakanlarından Yossi Sarid de, sözde Ermeni soykırımını tanımayan ülkesini eleştiriyor. Sarid'e göre İsrail'in bu politikasının iki nedeni var:
"Bunlardan biri İsrail'in, Türkiye'yle mevcut ilişkilerini koruma arzusu. Diğeriyse, başka bir soykırımı tanıyarak, kendi soykırımının 'eşsizliğini' kaybetme korkusu."
IRAK'TA SAVUNMA BAKANLIĞI SÜNNİLER'İN Financial Times'in iç sayfalarındaki bir haberde ise, Irak'ta, yeni hükümette savunma bakanlığının Sünniler'e verileceği belirtiliyor. Bu kararın gerekçesi hakkında ise şu yorum yapılmış:
"Savunma bakanlığının Sünniler'e verilmesiyle, onların en temel taleplerinden birinin yerine getirildiği düşünülüyor. Zira Sünniler, Saddam Hüseyin döneminde, ordu ve iktidardaki Baas Partisi içinde çoğunluktaydı. Şimdi de Irak'ta isyancıların önemli bir bölümünü onlar oluşturuyor. Sünniler'in savunma bakanlığını alması, iki yıldır süren gerilla savaşına karşı uzun süredir aranan siyasi çözüme yönelik bir adım olabilir."
Haberde ayrıca, Sünniler'in yeni hükümette başbakan yardımcılığı dahil altı bakanlık istediği de belirtiliyor.
Times ise bugünkü başyazısında, Suriye'nin işgalinin bugün son bulmasıyla, Lübnan'da yeni bir yaşamın başlayacağını söylüyor. Gazete, güvenlikle ilgili önemli bakanlıkları muhalefete veren Başbakan Necip Mikati'yi de övüyor.
Times, Lübnan'da Suriye yanlısı en üst düzey güvenlik yetkilisi Cemil es-Sayid'in istifasından memnun. "Bu iyi bir başlangıç" denilen başyazı, şöyle noktalanıyor:
"Her şeyden önce, Mikati görevi, Lübnan'da genel seçimlerin planlandığı gibi 31 Mayıs'tan önce yapılması. Bu, tüm Lübnanlılar'ın etrafında birleşmeleri gereken bir hedef. Zaten ülkede çeşitli partiler ve platformlar da kuruldu. Şimdi, 'Sedir Devrimi'ni demokratik köklerine bırakmanın zamanı geldi."
WASHINGTON'UN RUSYA İKİLEMİ Guardian'da bugün yayımlanan bir yazının başlığı, "Arka bahçesindeki isyan, paranoyak Moskova'yı savunmaya çekiyor".
Yazar Simon Tisdall, Ukrayna, Gürcistan, Azerbaycan ve Moldova'nın geçen hafta oluşturdukları 'Demokratik Güçler Birliği'ne dikkat çekiyor. Tisdall'a göre bu gelişme, bir zamanlar sıkı denetlenen Soyvetler Birliği'nin arka bahçesine vurulmuş bir diğer darbe.
Simon Tisdall, Amerika Birleşik Devletleri Başkanı George Bush'un, 9 Mayıs'ta Nazi Almanyası'nın yenilgiye uğratılmasının 60. yıldönümü törenleri için Rusya'ya gideceğini vurguluyor. Ancak Bush'un bu dönemde ziyaret edeceği iki ülkenin de anlamlı olduğunu düşünüyor. Zira Gürcistan ve Letonya'nın Soyvetler Birliği'nin eski arka bahçeleri olduğunu söyleyen Simon Tisdall, Amerika'nın içinde bulunduğu durumu şöyle yorumluyor:
"Washington, 'Soyvet sonrası alan'daki demokratik devrimlerin, sonunda Rusya'ya da yayılmasını umuyor. Öte yandan, böylesi bir dönüşümün, felaket riski taşıdığını da biliyor. Bu da, Putin dönemi sonrası durumun kötüleşmesi, ülkede sınırsız bir otoriter yönetim ile Batı karşıtı kuşatma zihniyetinin ağırlık kazanması demek."
Independent Gazetesi'nin spor sayfasının manşeti, "Chelsea, en büyük sponsorluk anlaşmasıyla küresel hakimiyeti amaçlıyor".
Haberde, İngiltere Premier Ligi lideri Chelsea'nin, ülkede futbol tarihinin en büyük sponsorluk anlaşmasına imza attığı belirtiliyor. Elektronik şirketi Samsung'la yapılan anlaşma karşılığı, Chelsea beş yılda tam 50 milyon sterlinin üzerinde para kazanacak. Gazete, Chelsea'nin böylece, cep telefonu şirketi Vodafone'dan dört yılda 36 milyon sterlin alan Manchester United'ı geçtiğini belirtiyor. Chelsea yöneticisi Peter Kenyon ise, hedeflerinin çok açık olduğunu söylüyor ve ekliyor:
"10 yıllık bir vizyonumuz var. Bu vizyonun temeliyse, Chelsea'nin Avrupa'nın ve dünyanın en büyük futbol kulübü olması."